Ali BADEMCİ
Bir partinin sağlam taraftarı olmak elbette iyi bir şeydir; bu yüzden 75 yıldan beri CHP hiç kaybetmez ve hep ayakta durur. 12 Eylül partileri yaşamadı, Demirel gittikten sonra DP zihniyeti de gitti ve piyasada satılık gibi duruyor, adı var sanı yok! Cumhuriyet tarihimizde partileşmeyi tamamlayan en önemli diğer parti ise MHP’dir; bu da hiç batmaz ve CHP %25, MHP %15 civarında hiç çalışma olmasa bile oy alır. Her ikisinde de müzmin hastalık “Biz iktidara gelemeyiz” cümlesi ile ifâde edilir. Dışarıda daima tenkid eden ve kendi kendine tevatür dizenlerin sayısı da maaşallah bir hayli fazladır. Eh biraz da karşı partiler aleyhte çalıştığı gibi işler kesat oluyor! Hele aleyhte çalışan iktidar partisi ise bütün imkânları ile bu hedefe yükleneceklerdir. İşte bugün de yapılmak istenen budur!
Şu boş tenkitlere akıl erdirmek mümkün değildir; âdeta hariçten gazel okunmaktadır. Bir kere partili olmasını bilmek lâzımdır. Maalesef parti dışında kalıp da partisini ağır tenkitlere tabi tutmak MHP’de bir hastalık halindedir. Üstelik kararsız ve kayıtsız durularak potansiyel zaafa uğratılmaktadır. Elbette her ferdin keyfine göre parti ve particilik olmaz. Böyle bir şey mümkün değildir. Tenkit edebilmek için evvelâ partinin içinde olmak şarttır. Yıllardan beri değişen şartlara uyum sağlayamayıp marifet icat etme hastalığı bir türlü son bulmalıdır.
Her aklı başında ülkücü önce partili olacak ondan sonra konuşmaya başlayacaktır. Böyle bir şey yapamıyorsak o zaman konuşmayacağız ve ağzımızı tutacağız. Herşeyin dört dörtlük olması insanların elinde olan bir husus değildir. Mutlaka hayallerin realize olması zaman ve zemin meselesidir. O zaman geldiğinde de işi mekânında tartışmak gerekiyor. Şahsan AKP’li ile MHP meselesi hiçbir şekilde konuşulamaz. O zaman böbürlenmenin ve yiğit durmanın anlamı kalmayacaktır.
Son zamanlarda yeni bir şey daha çıktı “Ya MHP ya da CHP”! Olur mu, böyle bir şey! O zaman partileri birleştirelim! Bir MHP’linin CHP’ye oy vermesi AKP’nin işine yarar! Çünkü CHP’nin %26’yı hiçbir şekilde aşması mümkün değildir. Böyle hedefleri küçültmemek ve yanlış yollara başvurmamak gerekiyor.
Bir kere besmelesini çeker çekmez her ülkücü kendi partisini şartlar ne olursa olsun kabullenmek zorundadır. Ondan sonra teferruatı kendi aramızda tartışacağız. Her partinin meseleleri vardır; ufak şeyleri büyütmenin zararını hareket çekecektir. MHP vekil çıkaramayacak yerlerden bile evvela ülkücü sonra da halk desteğini almak zorundadır. “Buradan milletvekili çıkmaz” zihniyeti de sakattır önemli olan reyleri artırmaktır. Bu noktadan bakarsanız Şanlıurfa’nın çok büyük sürpriz yapacağı kanaatindeyiz; Gaziantep zaten şaha kalkmış durumdadır. Büyükşehir Belediyesi MHP’de olan yerlerde elbette ufak tefek iç sıkıntılar olacaktır; bunları da iki taraflı olarak mutlaka aşmak lâzımdır.
MHP ancak politize olmuş tam anlamı ile partici ülkücüler tarafından ayağa kalkacaktır. “Ülkücülükle politika yapılmaz” diyen hain zihniyet demirlemiş oyları onların verdiğinin farkında değildir. İşte bu gerçeğin bütün camiaya teşmil edilmesi gerekiyor. Politika yapanlar afaki konuşabilirler bu politikanın tabiatında vardır. Fakat dost ve düşman MHP potansiyelinin yüksek olduğunu haber veriyor. Hiç olmasa bu sefer bunları sandığa tahvil edebilirsek en zor iç meseleleri dahi hallederiz. Varsın kendi partilerine ve anlamayanlara da “ülkücülüğü ispat ettiler desinler” bu şeref bize yetmez mi? Şu adam vekil olacak bu olmayacak tartışmaları bir handikaptır. Mutlaka listelere giren herkes en azından bu havayı teneffüs etmiştir! Yetmez mi?
Ülkücü olmak, politize olmak, zamanıdır. Ya bu işi başaracağız yahud bu elden varsa başka bir yere gideceğiz.