Ali BADEMCİ
Seçimlere tam bir ay kaldı; fakat memlekette seçim havası olmadığı gibi insanlarda da istek yok, hiç merak ettiniz mi? Bugüne kadar ne böyle bir seçim gördük, ne de seçimlerden ikrah eden insanlar! Artık eskisi gibi kahvehanelerde toplantı ve konuşmalar da yok, hiçbir parti dinleyici toplayamıyor! Sokaklarda araç konvoyları da yok, her adayın altında parti afişleri giydirilmiş bir minibüs ve bir kırık hoparlör! “Şunu vereceğim bunu vereceğim” vaatlerine karşılık “Kaynağınız nerede” diye soruyorlar. Bu kaynak lâfını artık vatandaşlar da kavramış ki, Başbakan’ın ağzı ile adaylara soruyor, “Kaynağınız var mı” diye! İşte memleketteki seçim manzaraları!
Acaba vatandaşta bu istekliğin sebebi nedir? Cumhurbaşkanı siyasi parti sözcüleri gibi meydan mitingleri yapmaya devam ediyor! Vatandaşa “Başkanlık Sistemi istiyor musunuz” diye sorup “Evet” diye cevap almak suretiyle kendini kaptırmış gidiyor. Başbakan’ın emanetçi olduğu belli ve kendini zorlayarak konuşuyor. Hocanın yazımı güzel, lâkin hatipliğinde hayat yok! Tabii yazımı güzel derken bakalım kitaplarını kendi mi yazıyor, öğrencilere mi yazdırılmış, bilmiyoruz! Bizim Akademi dünyasında gelenek öğrenciler hocalardan donanımlıdır! Bilgisayarları da, lisanları da hocalardan iyi durumda; bu da ayrı bir mesele!
Gerçekten şimdi Türkiye’de “Başkanlık” yok, fakat Cumhurbaşkanı o sistemlerdeki Başkanlar’dan daha etkili ve yetkili! Ne yapacak sistemi anlaşılmış değil, zaten fiilen fazlasiyle bu işi yapıyorsun; asayişten yargıya kadar herşey iki dudak arasındadır, belânı mı arıyorsun da muhalefetin diline düşüyorsun! İşine gücüne bak Sayın Cumhurbaşkanı, ama dünya kimseye kalmamış, yetkilenmenin de sonu yoktur ve krallığa kadar dayanır! Elbette insanların yetkileri arttıkça sorumlulukları azalır ve başları belâya girer!
Sanırız halk da bu işlerden hoşlanmıyor ki seçimlere rağbet etmiyor! Aynı şeylerin telefon kısa mesajları gibi tekrar edilmesi artık usanç vermiştir. Şahsen politik ve reklâm SMS’lerinden ötürü cep telefonundan çok müştekiyim ve hattımı iptal ettirmeyi bile düşünüyorum. Çünkü gece gündüz vızıl-vızıl sivrisinek gibi ötüyor; ne yapalım daha ne kadar katlanalım!
Maşallah hiçbir partinin adayı para harcamıyormuş; “Benim bir emekli maaşım var, param yok, nereden bulayım” diye bahaneler ileri sürüyormuş! Hayret doğrusu parası olmayan neden aday olur da fakir fukaraların eline bakar. Partiler hazineden dünya kadar yardım alıyor, ya adaylarını finanse etmeli veya aday yapmamalıydı. Bir anlaşılmayan husus da budur; eskiden en küçük sokaklar bile afiş, bayrak, posterlerle dolup taşardı, Belediyeler bunları günlerce temizleyemezdi! Demek şimdi para olmayınca bu renkler de ortaya çıkmıyor! Yani bu seçimde yoğun çöplükler oluşmayacak. Vay fukaranın haline bunları almak da toplayıp geri dönüşüm için satmak da yoksulun ekmek kapısıydı!
AKP işin ciddiyetin anlamış durumda; anket şirketleri çalışıyor ve rapor veriyor! Vatandaşın isteksiz olduğunu ve sandıktan çoğunlukla iktidar oyları çıkmayacağının da tabii olarak biliyor. İşte bu telâş Cumhurbaşkanı’nı meydanlara çekmiş durumda; sanırız son günlere doğru küçük merkezlere kadar inecek ve geçen seçimlerde olduğu gibi sesi kısılıncaya kadar konuşacaktır. Durum değişecek mi? Hiç sanmıyoruz, bu ülkede daha seçim yapılmadan millet kanaatini ortaya koyar ve durum böylece devam eder. Yani başta ve ortada ne ise sonuç da o olur. Çünkü ülkede hiçbir şey değişmiyor, her şey yerinde sayıyor, ne için iktidara oy versinler ki!
İşin garibi muhalefete de güven yok, isteksizlik de işte buradan geliyor! Mahalli seçimler ve Cumhurbaşkanı seçimi daha coşkulu idi ve halk istekliydi. Demek ki artık sandık başına gitmeyi de istemiyoruz! En iyisi şu demokrasiye biraz ara verelim de morallerimiz düzelsin. Doğru değil mi? Bunu da ancak Başkanlık Sitemi’ne geçmekle hallederiz, hoş geldin başkanlık, ama tam başkanlık, yarım veya çeyrek istemiyoruz. Paramız varken tam alalım da dolar artmasın ihracat artsın!
Hoş geldin Başkanlık! Muhabbetle.
________________
Karikatür: New York Times