
Ali BADEMCİ
Figen Yüksekdağ, 2014’den beri HDP Eş Genel Başkanı; bu partiden sesiz sedasız Van Milletvekili de seçildi ve birkaç günden beri TV ekranlarında boy göstermeye başladı. Çok ilginç bir kişilik; henüz 44 yaşında, hayatı siyaset içinde geçmiş birçok defalar da cezaevine girmiş, bir sürü tutukluluk ve mahkûmiyet halleri de var; eğer seçilmemiş olsaydı Yargıyay’da bulunan bir dosyasından ötürü bir daha cezaevine girmesi mümkündü. Paçayı kurtardı; kalabalık bir ailenin çocuğu; bir ana ve babadan 10 kardeşten dokuzuncusu; Ceyhan’da doğmuş ama (1971) Karataş’ın köylerinde teyze ve amcaları geniş aileler halinde yaşamaktadır. Âile Türkmen, hatta baba tam bir Yörük; anne Dörtyol’lu ve çok eski zamanda Ağrı’dan geldiklerine inanıyorlar. Burası doğru mudur çok bilen yok! Etnik olarak Kürtlük ile ilgileri yok; hatta bir âile ferdi bile Kürtçe bilmez. Âilede kökten sürme birçok MHP’li var; Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün eşi Zeynep Sözlü de Figen’in amca kızı. Figen Kürt ve hele hele Kürtçülük saflarında hiç bulunmamış, hayatı sosyalist ve marksist hareketler içinde düzgün bir çizgi tâkip etmiştir. Adana’da mahalli seçimlerde Sözlü için kapı kapı oy istediği söyleniyor. Yörükler arasında çok bir etkinliği olduğu söylenemez, siyaseten de ideolojik olarak da! İşte sizlere bir Çukurova gerçeği!
Figen Yüksekdağ 2002’de HDP’nin, Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) oluşumu içerisinde yeralmış ve Adana’dan bağımsız milletvekili adayı olmuştur. Ancak bu oluşumun 2009’da partileşmesinden sonra HDP’nin Eşbaşkanlığı’na seçilmiştir. Marksist ve sosyalist eylemlere katıldığı için herhalde 7-8 sene de tutukluluğu vardır. Cumhuriyet Gazetesi’ne göre HDP ile tanışması ve yeni oluşum içinde yer alması böyle bir süreçten geçmiştir. Değerlendirmeye göre onun için nihai olarak, “Hareketin içinden, mutfaktan gelmesi, biraz da dişli olması, politik enerjisi ve duruşu etkili olmuş olabilirdi. Ama HDP eş başkanlık sistemi zaten kadınlara otomatik olarak alan açıyordu. Onun bu mücadelede ana motivasyonu devrimci romantizm, HDP ise bir istekle, hayalle, reel politikanın yaşamdaki gerçek ilişkilerin buluştuğu yer.” bilgileri cidden çok ilgi çekicidir.
Yüksekdağ tabiî olarak, liseden sonraki yılları hep cezaevlerinde geçtiği için yüksek eğitimi yoktur. Gençlik yıllarında gazetecilik tecrübeleri daima siyasi çalışmalarının merdiveni olmuştur. Yani sosyalist bir gazeteci hatta dergicidir. Yüksekdağ zamanını İstanbul’da geçirmiş ve âilesinin dışında Örgüt Evleri’nde barınmıştır. Adana’da da Kürtler’den ziyade Türkmenler arasında yaygın bir ismi vardır; eğer Adana’dan aday olsaydı mutlaka seçilmiş olacaktı. Âilede ve 10 kardeş arasında yegâne aksi kanaat ve sol uçta ondan başka kimse olmadığı konuşulmaktadır. Kendi dâvâsında samimi, doğru bildiği yoldan ayrılmayacak bir karaktere sahip olduğu iyi tanıyanlarca ifâde ediliyor. Şarlatan veya provokatör değildir; Aleviler’e yakınlığını bilmiyorum; âilesi Sünnî, hayatı tam bir “Baba İlyas Horasani” veya “Pir Sultan Abdal” serüvenine benziyor, Deniz Gezmişler’in devamı!
Adana’da Arapça konuşan Aleviler yıllardan beri varoşlarda Kürtler’le çok sıkıntı yaşadılar. Mahalli Seçimler’de MHP’ye rey verdiler ve “MHP’nin herşeyine evet fakat Kürt himayesine hayır” diyorlar! MHP’lilerden hesap bile soruyorlar. Elbette bu görüş çok doğru değildir; şimdi yeni HDP’nin bu durumu düzeltmesi gerekiyor. Türkmen Aleviler şüphesiz HDP lehinde oy kullandı. Bu sebeble MHP’liler gibi düşünenler iki arada bir derede kalmış durumda. Hadi toplumsal barış; ideoloji zamanı ise Arapça konuşan Aleviler’in Kürt baskıları karşısında normale dönmesi lâzım. Bu noktada Adana’nın üç toplumunu da iyi tanıyan Figen’e iş düşüyor. Telebyad’dan başlayacağına şu Adana’nın kanayan yarasına parmak bassalar ne olur?
Göreceğiz ve tâkip ediyoruz; HDP’nin nereye kadar uzanırsa uzansın Şovenizm’den sıyrılmış Marksist duygularına Evet, fakat Kürtçülüğe Hayır diyoruz. Bu husus Adana’da hâkim kanaattir ve toplumun arzusudur. Geriye kalan meseleleri kendileri düşünsün. Kürt seçmen Marksiszm’i onaylar mı onaylamaz mı elbette bilmiyoruz! Fakat masum sosyalist ve Marksist istekler mutlaka etnik terör hareketlerinden iyidir ve ülkeye çok şey kaybettirmez; hele HDP seçimlerde olduğu gibi kârlı çıkar.
Hoşçakalın.