
Ali BADEMCİ
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli daha 7 Haziran seçiminin mühür izleri kurumadan partisinin gelecek hakkındaki düşüncelerini açıklamış ve muhalefet olarak kalacaklarını üstüne basa basa söylemiştir. Peki bugünkü şartlar altında ülke Hükümet’siz mi kalacak? Elbette hayır; fakat böyle düşüncelere karşı da MHP tavrını açıkça ve erkekçe belirtmiştir. AKP ile hesaplaşması olan ve katiyyen ülkeyi düşünmeyen bazı gazeteci artıklarına hiç de MHP kalleşlik yapmamıştır. BDP herkesle görüşebileceğini beyan ediyormuş da MHP kaçıyormuş! BDP diğer partilerle neyi görüşecek, gerillalarını mı, cinayetlerini, İmralı’yı mı, yoksa şu muhayyel Süreç işini mi? Bunların bilinmesi ve bu şahısların rejim içinde bulundukları beyan etmesi gerekiyor! Var mı böyle bir şey? Yok da, o zaman neden köpekçe MHP’ye saldırıp intikam silâhı dilenciliği yapıyorsunuz? Yüreğiniz atıyorsa sahaya siz buyurun beyler! Yani sizden başka akıl verecek adam yok mu? Saldırmayı biz daha güzel yaparız; daha zonturlu Adana küfürlerimiz de var; fakat terbiyemiz ve ülkücülüğümüz müsaade etmiyor! Kalın kafa değil lâzım olan herşeyin zonturlusu ve kalını bizdedir; herkes aklını kendine saklasın, elinin hamuru ile erkek işine karışmasın! Örgüt evlerinde elli kendirden boşanmış viski mezeleri, gitsinler de kendilerini gerillaya peşkeş çeksinler!
MHP elbette CHP ve AKP ile Hükümet konuşabilir; bunlar arkalarında terör gücü olmayan ve rejimin içinde bulunan partilerdir. Biz de bir CHP-MHP koalisyonu istiyorduk, ama olmadı sayı yetmiyor! İlle de BDP’nin diyet karşılığı desteğinin altına mı yatmak gerekiyor! O zaman MHP BDP’nin bütün günahlarını yüklenmiş veya kabullenmiş olmayacak mı? Hükümetine destek verenleri nasıl eleştirecek ve hangi yüzle ihanetlerini ortaya koyacaktır? Atarı satarı varsa BDP, PYD’nin Kürt Koridoru savaşını desteklemediğini söylesin! Kılıçdaroğlu bunları tasvip diyor mu? Ediyorsa zaten söylenecek bir şey yok al birini vur ötekine! Ne olacak?
Tabii ki ülke bu şartlarda Hükümet’siz bırakılmayacaktır; lâkin böyle bir oluşum silâhlı hareketi görmemezlikten gelip, kim kimin kucağına çekiliyor meselesini düşünmek gerekiyor. MHP, AKP ile görüşmek ve Hükümet olmak için çok hevesli değildir; lâkin onlarla bir oluşumun şartlarını da mertçe ortaya koymuştur. Yolsuzluklar, Cumhurbaşkanı Konumu, Açılım Hikayesi ve seçimlerde vatandaşa vaad edilenler, işte bu kadar! Ne derseniz deyin herşeyden evvel AKP tabanı BDP gibi vatansız değildir! En azından o tabanın arzuları doğrultusunda ve millet huzurunda tavanla görüşülebilir! Tabanda zaten bir ayrılık mevcud değildir; AKP tavanında da bu mutabakat sağlanırsa neden olmasın? Kimsenin ülkeye düşmanlığı yoktur; hele MHP’nin asla! Kılıçdaroğlu AKP ile Koalisyon için söylemlerini askıya aldığını ifâde etmiştir; bu neden kalleşlik sayılmıyor! Fakat MHP’nin böyle bir tutumu yoktur. Paşa paşa AKP bu şartları kabul eder ertesi gün güçlü bir Hükümet kurulur! Buna kim ne diyebilir, demokraside hesaplar açıktır; 340 gibi bir sayı ile memlekette bir İcraat Hükümeti kurulursa ne olur, bunun adı mı kalleşliktir! Tel iplikle bir ucu İmralı, diğer uçları Kandil ve ABD’ye bağlı çürük bir formülden daha iyi değil midir? Sizi gidi MHP düşmanları, ömür boyu oturduğunuz kazığa ülkücüleri çekmek istiyorsunuz!
MHP geçmişte hep ülkenin âli menfaatleri diyerek tabanına karşı hata üstüne hata yaptı! Millet noktai nazarından hareket etti, hepimizi karşısına aldı; şimdi belki de tarihinde ilk olarak tabanın sesini dinliyor ve güçleniyor; üstelik buyurun millete gidelim de diyebiliyor. MHP yönetimi geçmişteki hatalarının faturasını çoktan ödemiştir; artık boşa geçirilecek zaman yoktur ve herkes son şansını kullanıyor. Devlet, Hükümeti ile ya ülkesinin sınırlarına sahip çıkacak yahut bugünkü karanlık ortam belki biraz daha devam edecektir. Sevr’de istediklerini yaptıramayan canavarlar sınırlarımız dibine yerleşmiştir, nefes alışları bile duyuluyor. Elbette bu oyun, arkasında muazzam bir Meclis desteği olan Hükümet ile ancak bozulabilir. Bizler geçmişteki gibi zayıf ve Hüsamettin-Mesut Yılmaz-Koray’lı Koalisyon istemiyoruz. Hükümette yer alacak hiçbir MHP’liye kimse söyleyecek söz bulamamalıdır: Dürüst, akıllı, çalışkan hırsızlığa prim vermeyen, başı dik bakanlar ve bürokratların temsil ettiği MHP! Başka hiçbir arzumuz yoktur; ne iş ne güç, ne aş ne ekmek, önünü gören bir ülke, attığı adımı hesap eden bir Devlet istiyoruz! AKP varsa buyursun, işte meydan!
HDP durmadan iç savaş diye fısıltılar yayıyor; ne iç savaşı bre adamlar? Siz savaş görmemişsiniz; vur-kaç eylemleri savaş değil terördür! Ne derseniz deyin IŞİD bunu yapıyor, El-KAİDE yapıyor! Çıkın ortaya görelim! Suriye’de devlet yok, yıllardan beri Kürd’e kimlik bile vermediler, Türkiye’de ne eksiğiniz var da iç savaş deyip durursunuz! Irak da yaptınız da elinize Yahudi uşağı olmaktan başka bir pislik geçti mi? Ne Devleti kurulmuş Irak’da; her türlü kanunsuzluğun; uyuşturucu, sigara, kadın ticareti yapan, kendi devletinin petrolünü çalan bir otonomi! Erbil’e gidin, bir otele yerleşin, beş dakika sonra telefonunuz çalacaktır ve “Kahbe ister misiniz” diye soracaklardır, bu mu otonomi? Herkes tarihteki ve kültüründeki yerini bilmeli; Türk Milleti ordusu gel diyene kadar sabreder, ondan sonra iç savaş mı – dış savaş mı olduğunu görün aziz çığırtkanlar muhterem köpekler! Ya insan gibi, çağdaş insanlar gibi birlikte yaşamayı öğreneceksiniz; şovenlikten, ırkçılıktan, yol kesmekten, çocuk öldürmekten, adam kaçırmaktan vazgeçeceksiniz veya böyle takla atmayacaksınız! Savaş hı!
Gidin de, İran’da yapın bu pislikleri; Suriye kolay; devlet yok, müdahale eden yok, yukarıdan uçakla korunuyorsun da zavallı insanları yerinden yurdundan atıyorsun! Türkiye demokratik bir ülke İran’ın yaptığını yapmaz, Saddam gibi kimyasal atmaz, Kürtler bu ülkenin insanıdır, bizim milletimizin ve devletimizin bir parçası, asli unsurudur, Lozan da bile azınlık olarak ifâde edilmemiştir. Öyle ikide bir iç savaş, iç savaş diyerek kimi tahrik ediyorsunuz! Devleti mi, ordusunu mu, ülkücüleri mi? Ülkücülerse buyurun savaşa bakalım ne olur? Cehennemin dibine kadar ne olacaksa olsun birader; biz savaşmayı da barışmayı da biliriz! 12 Eylül öncesi için Marksistlerle cezaevlerinde kucaklaştık; sizinle ancak bu pisliklere girmeme, iç savaş sözü etmeme, terörden uzaklaşma, yol kesmeden vazgeçmedikten sonra görüşmeyiz! Görüşürsek de nasıl görüşeceğimizi biliyorsunuz; Türk Milleti ya sabır çeke çeke sabırtaşı oldu!
Bizde, yine ufak ufak kıpırdanmaya başlayan bazı arkadaşlar ve hayasız aydın bozuntuları Bahçeli’nin sesini iyice dinlemelidir: “Ne ibretliktir ki, HDP’yi yok saymamızdan rahatsız olanlar bizi eleştiri yağmuruna tutmaktadır. Herkes meşrebine ve mayasına uygun konuşmaktadır. Ekranlarda, gazete köşelerinde, uzatılan mikrofonlarda bize demokrasi dersi vermeye cüret edenler önce vicdan, aidiyet ve ahlak imtihanından geçmeyi denemelidir. Bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yoktur.”
İşte bu kadar.