Ali BADEMCİ
Evvelki akşam Deniz Baykal, CNN TÜRK’de Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programındaydı. Sabırla sonuna kadar izledim; belirtmek lâzım ki, deneyimli politikacı, Türk siyaset hayatını biliyor, o acemi CHP’liler gibi MHP için ileri geri konuşmuyor; bunun sebebi mutlaka MHP’yi iyi tanımasından kaynaklanıyor. Türk siyaset hayatında Deniz Baykal’ın gençliğinden beri özellikle sağ seçmenin iyi tanıdığı bir resmi var; kendine göre doğru, başkalarına göre yanlış olan bu çizgiyi ülkenin bugün içinde bulunduğu şartlarda tartışmaya veya kurcalamaya gerek yoktur. Türk Milliyetçileri 1960-80 dönemini tarihe havale etmiştir. Bu bakımdan elbette Sayın Baykal 55 yıldan beri politika hayatımızda öne çıkmış bir isimdir.
Türk Pravda Sözcü’de CHP’lilerin MHP’ye yönelik linç hareketi bütün ağırlığı ile devam ediyor. Buna karşılık Kürt hareketi ile ilgili görüşleri belli olmayan CHP sür’atle HDP’ye yaklaşıyor. HDP umduğunu bulamadığı eski patronu AKP’ye sırt dönerek CHP’nin Hükümet olması ve Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile şubeleri PYD’ye destek sağlamak istiyor. Cumhurbaşkanı ile Başbakan bu durumu son anda farketmiş ve devlet politikası ile bu duruma karşı vaziyet almıştır. BDP Gaziantep Milletvekili eski CHP’li Celâl Doğan’ın alelacele köşke çıkarak dil dökmesinin sebebi kendisine verilen görev gereğidir. Elbette Baykal’ın Köşk ile görüşmelerinde böyle meseleler konu edilmemiştir; yani Hükümet meselesi konuşulmamış, herhalde Meclis Başkanlığı sınırlı biçimde söz konusu olmuştur. Görüşme isteğinin Tayyip Bey’den gelmesi de bu hususları doğrulamaktadır. Şimdi Baykal’ın son açıklamalarını takip edelim:
Meclis Başkanlığı seçimlerde MHP’nin Deniz Baykal’a rey vereceği biliniyordu; ancak Sayın Bahçeli ortaya bir şart koymuş ve “HDP Baykal’a verirse biz vermeyiz” demişti. Bunu başka taraflara çekmek için Grup Başkanvekili olmaya gerek yoktur. Programa telefonla katılan MHP Gurup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu ve CHP Gurup Başkan Vekili Levent Gök’ün beyanlarında yer yer çelişkiler ve acemilikler var. Halaçoğlu, “Grubu serbest bırakacağımız mesajını vermedim. Bizim kendi adayımızın İhsanoğlu olduğunu aktardım. Hiç bir şekilde grubumuzun serbest bırakılacağına dair hiç bir mesajım olmadı. Bunu ya Levent Bey, yanlış aktardı kendisine ya da etik olmayan bir davranış söz konusu” dedi. Levent Gök ise programda, “Yusuf Halaçoğlu’nu ziyaret ettim ve Devlet Bahçeli’nin Baykal’a destek vermeyeceğine dair sözlerini hatırlattım, kendisi de bana, “Açıklamasını dikkatlice okumadığınızı, Sayın Bahçeli’nin eğer HDP, Deniz Baykal’ı desteklerse biz Baykal’a oy vermeyeceğiz dediğini” ifâde etti.
Burada enteresan bir incelik var; Bahçeli’nin kesin talimatına rağmen eğer doğru ise Halaçoğlu’nun HDP’nin destek hususunda açıklama yapmaması hususu çok zayıf bir savunma şeklidir. İstediği kadar HDP açıklama yapmasın Meclis ve Halk bunu görmüyor mu? Sayın Bahçeli’nin beyanı çok açık ve nettir. Halaçoğlu’nun, “HDP, hiç bir şekilde Baykal’a desteğini açıklamasın, eğer tavrını açıklamaz ise biz Baykal’ı destekleriz.” sözleri tam bir acemilik ve iki anlamlılık manasına gelmektedir. Burada mesele iki Gurup Başkan Vekili arasında düğümlenmektedir. Elbette HDP destek vermezse Baykal AKP’ye rağmen nasıl seçilecektir? Demek ki Başbakan’ın da yeşil ışık yaktığı Cumhurbaşkanı-Baykal görüşmesi tam bir hikâyeden ibarettir. Meclis Başkanlığı az çok Milli Mutabakat’a dayanmaktadır. HDP’nin desteği ile seçilecek Baykal onlara diyeti nasıl ödeyecektir!
Belli ki CHP bu konuda hayal görmekte; başarısızlığın faturasını, ebedi ortağıymış gibi MHP’ye kesmektedir. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün müdür? Eğer MHP’nin niyeti İsmet Yılmaz’ı desteklemek olsaydı bunu açıkça ortaya koyardı ve en azından partiyi ziyaretlerinde onunla uzun uzun konuşulurdu. Halbuki gazeteler İsmet Yılmaz – Bahçeli görüşmesinin iki dakika bile sürmediğini yazdılar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu en büyük hatayı “% 60 blok oy” açıklaması ile yaptı. AKP karşısındaki partileri, âdeta kendi gurubu gibi düşündü. MHP de haklı olarak böyle bir guruba girmeyeceğini ilân etti. Yani burada anormal olan ne var? Mutlaka HDP’nin arkasına takılmak mı gerekiyor! Bugüne kadar MHP iyi idi de şimdi silâhlı örgüt karşısında dik duruyor diye kötü mü oldu?
Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ı samimiyetle Meclis Başkan adayı gösterdiğine dair kamu oyunda kuşkular vardır. Baykal açıklamalarında bütün çalışmaları ile ilgili olarak Genel Başkanına bilgi verdiğini söylüyor. Acaba AKP ile bir mutabakat hakkında da bilgi vermiş midir? Verdi ise neden bu görüşmelerden hiç bahsedilmiyor! Demek ki tam örgütvari bir oldu bitti ile Meclis Başkanı seçilecekti; Türkiye siyaseti bunu kaldırır mı? Ne yazık ki tecrübeli politikacı Baykal da buna inanmıştır! Başka anlamı yoktur; Kılıçdaroğlu HDP’ye dayanıp AKP’yi yok farzetmekle Baykal’ın işini bitirmiştir.
Şüphesiz ki MHP ve MHP’lileri CHP’nin tasarruf ve kararları hiç ilgilendirmez. Ancak MHP Türk siyasetinde Türk Milliyetçiliği ve Devlet’in varlığı için elbette dik duracaktır. Bu hususta MHP’nin iç işlerine karışmaya kimsenin hakkı yoktur. Türkiye Pravdası Sözcü’nün ciddiyetine kimse inanmadığı gibi, CHP’nin yeni yolu, yani örgütlerle beraber olmak onun tarihi kişiliğine de yakışmıyor. Göreceksiniz daha ne kadar eriyecek ve %20’lerin altına düşecektir. Böylece MHP de CHP ile yollarını ayırmış olacaktır.
Hoşçakalın.