
Ali BADEMCİ
8 Haziran günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ortaya çıkan tabloya göre muhalefet olarak kalmak istediklerini, fakat memleketin kendilerine ihtiyacı olduğu durumda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır bulunduklarını net olarak ortaya koymuş takip eden zamanlar ve en son olarak da Başbakan Davutoğlu’nun vaki ziyaretinde aynı görüşlerini tekrar etmiştir. Belli ki CHP, MHP’yi Gençlik Kolları gibi görüyor ve yanında düşünüyordu; aynı zamanda BDP ile de böyle ilişkilere girmişti, işte o zaman MHP ile ipler koptu. Gerçekte MHP’nin elbette sadece CHP ile değil AKP ile de özellikle tabanda örtüşen görüşleri bulunuyordu. Her ne kadar bu fikirler farklılık gösteriyorsa da en azından genel algılanış biçimi böylededir. Elbette MHP’nin Cumhuriyet ve Atatürkçülük görüşleri ile CHP anlayışları çok farklı olduğu gibi, AKP’nin İslâm anlayışı ile de çok büyük ayrılıklar bulunuyordu. Fakat yapılacak bir şey yok; çünkü genel değerlendirme budur. Hâlbuki MHP’nin Cumhuriyet ve İslâm anlayışlarının temeli Türk Milliyetçiliğine dayanırken CHP’nin ve AKP’nin benzer düşüncelerinin böyle bir kaynağı mevcut değildir. Tabii MHP’nin Milliyetçiliğini bizim CHP’li teorisyenler Faşist İslâmcılar da Kafatasçılık olarak gördükleri için bu partilerin sağ ve sol aydınlar olarak nitelendirilen cahilleri ile bir noktada buluşmak mümkün değildir.
Şu anda ciddi de olsa, şaka da olsa AKP ve CHP Koalisyonculuk oynamaktadır. MHP’nin Koalisyon şartı, “Cumhurbaşkanı’nın Konumu, Yolsuzlukların Yargıya Taşınması, Sürec’in Rafa Kaldırılması, HDP’li Formüllere Hayır” gibi dört ana başlık altında toplanmıştı. İlk iki teklifi CHP de benimsemişti; son iki teklif iste şu anda Devlet politikası olarak benimsenmiş, geniş çaplı iç ve dış operasyonlar yapılıyor. MHP ilk iki teklifini hâlâ dillendirdiği halde CHP şimdilik askıya aldığını ifâde ediyor. CHP içinde zaten bugün Devlet politikası ve uygulaması olan son iki madde çok önemli değil! Çünkü CHP’nin bölücülüğe karşı olması yapaydır ve marksist operasyonlardan da memnun olması mümkün değildir.
Çok ilgi çekicidir ki CHP aydınlarının bombardımanı ile MHP sanki kendini taca atmış veya kendi kendini dışlamıştır. Kamuoyunda böyle bir manzara var ve hükümetsiz kalmanın faturası MHP’ye kesilmek üzeredir. Bu sebeble teşkilat çalışmaları ve medya açıklamaları ile bu durumun önüne geçilmesi şarttır. Bir süre daha geçerse saklambaç oyununa dönen hükümet çalışmaları dışında kalmak siyasetin dışında kalmak gibi bir sonuç ortaya koyacaktır. Kendi camiamıza bu işi anlatmak yeterli değildir, kamuoyunun aydınlanması ve MHP tavrının tutarlı olduğunun kabul edilmesi gerekiyor.
Şu andaki devlet siyaseti Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın açıklamaları ile AKP’ye hizmet etmektedir. AKP ve sözcüleri vatanseverlik anlamında muazzam bir milliyetçilik atağına kalkmışlardır. En azından “Demedik mi Ey Millet” diye söze başlanmalı ve AKP’nin zik-zaklı politikaları millete anlatılmalı ve yeniden iktidara geldikleri zaman eski durumlarına dönecekleri geniş bir şekilde açıklanmalıdır. Bu rüzgar basında arkası olmayı bırakın birçok düşmanı bulunan MHP’yi çok mağdur duruma düşürür. Elbette MHP her zaman seçime hazırdır ve şartlar ne olursa olsun ideolize olmuş bir miktar yeterli olmayan oyu vardır. Bu reyle yetinmek iç muzurlar ve dış düşmanları azdırıyor. 1999 Koalisyonu dağıldığı zaman ortaya konan hatalar tekrarlanmamalıdır.
Seçim istemekle seçim kazanmak mümkün değildir. Genel Merkez ve Genel Başkan’a karşı beklentisi olanlar her zaman açık konuşmuyor; bu sebeble sanki Sayın Bahçeli aldatılıyor gibi bir kanaat de var; bunun da silinmesi şarttır. Yazdığımız sıradan yazılara dünya kadar mail geliyor, dün birisi partiye değil “Üç Hilale Rey Veriyoruz” diye yazımıza yorum düşmüş. Mutlaka Sayın Genel Başkan, Vekiller ve Yöneticiler’e de böyle mesajlar geliyor. Bunlara kulak vermek ve cevap teşkil edecek strateji geliştirmek gerekiyor. Rahmetli Demirel gibi, “Ben Verdim – Ben Yaptım” demekle olmuyor. Mesela benim elimde ülkücü geçmişi olmayan hiçbir asker kökenliyi partinin kapısından sokmam, çünkü ayaklarımızda sopa ve ip izleri duruyor. Bunlardan gelecek hayır Allah’tan gelsin. İstihbaratçılar’ı da kapı dışarı ederim, ikiyüzlüdürler hava basıp bizi kandırıyorlar; dedikoducuları ve kendini “Ağbi” sananları da görmek istemiyorum, çünkü moralimizi bozuyorlar. Şahsen Allah için çalışmayan hiç kimseyi de sevmiyorum. Var mı ötesi?
Hoşça kalın.