
Ali BADEMCİ
Bizler arık ihtiyar sınıfına çoktan girdik; şu ülkücülük dediğimiz şey biraz gençlik ve bitmez-tükenmez enerji istiyor! Zaten bu husus ülkücülüğün karakterinde vardır. Bana göre genç olmaya tamam da enerji meselesinde ülkücü kardeşlerimiz çok gerilerde! Boş laf üretenleri, sahte isimlerle ona buna sataşanları, sürekli hareketi tenkid edenleri, zaten ülkücüden saymıyorum! Çünkü ülkücü herşeyden evvel düşüncede ve harekette disiplin adamıdır; hiyerarşiye uyar; bu onun milli terbiyesi gereğidir! Bilmediği halde bilmiş görünenler, sürekli ahkâm kesip de hüküm vermeye gelince kaçanlara hiç aldırmayın! Ülkücülüğü gece kulüplerine gitmek sanan sosyete devrini çoktan atlattık; boş vaktimizi çok düşünmek ve okumak, arkadaşlarımızı da bilgilendirerek değerlendirmek zorundayız!
Peki böyle bir görevi hakkıyla yapabiliyor muyuz? Şahsen 50 yıldan beri bu hareketin içindeyiz ve 45 yıldan beri de yazarız! Okuduğumuz söylenemez; hatta “Kitap okuyamıyoruz, derslerimiz ağır basıyor” diyen çok ülkücü var! Elbette dersler herşeyden önemlidir; fakat boş vakitlerden bahsediyoruz, bunu değerlendiremez miyiz? Kitap okumadık diye düşünelim; bugün iletişim teknolojileri sizlere geniş ufuklar açmış! Üniversitelerin Siteleri, Bloglar, İnternet Medya gibi imkânlar ellerinizin altında! Hemen hemen her konuda telif ve tercüme makaleleri bulabilirsiniz! Bunlar ele geçmeyecek imkânlardır! Daha geniş bilgiler için Doktora ve Yüksek Lisans Tezleri de elinizin altında; elbette bu imkânları doğru kullanarak çok kaliteli bilgilere ulaşabilirsiniz!
Ülkenin durumu neden kötüdür; merak ettiniz mi? Milliyetçiler hâlâ neden emekliyor düşündünüz mü? Yetişmiş ve bilgili donanımlı insan sayısı çok az da ondan! Bu açığı nasıl kapatırız, tabii ki fırsatları değerlendirerek! Milliyetçi eserlerin tirajları bellidir; 1000 rakamının üzerinde satan başarılıdır! Halbuki karşıt yayınlar en az 10 bin tirajdan başlamaktadır! Hatta dostlar işbaşında görsün diye bir çok ülkücü de bu eserleri para verip okumaktadır. Elbette okumak lâzım; lâkin önce kendi fikriyatımızı tanımamız ve bünyemizi sağlamlaştırmamız gerekiyor. Ben olsam Dede Korkut ve Oğuz Destanı okumadan “Besmele” bile çekmem; Türkistan tarihi ve Türk Vatanı’nı tanımadan roman okumam! Roman okuyacaksam Atsız Beğ kitapları ile başlar, önce ufkumu oluştururum! Fikir kitaplarına da Necip Fazıl ile değil Köprülü ve Erol Güngör ile başlamak gerekiyor. Sosyoloji mi okuyacaksınız işte Hilmi Ziya – Mümtaz Turhan! Tarih mi okumak istiyorsunuz Faruk Sümer – Osman Turan ile başlamalısınız! Uyduruk adamların kitapları ile sakın vakit kaybetmeyin! Siyasi muzurluk için yazılmış Atatürk ve Cumhuriyet ile hesaplaşan namussuzların kitaplarını yırtın ve okumayın! Hakiki İslâm mı öğrenmek istiyorsunuz; işte Kur’an, işte Hadis Kitapları, işte Gölpınarlı, işte Ethem Ruhi Fığlalı, işte Yaşar Nuri! Siyasi İslâmcıları okuyup da kafanızı karıştırmayın!
Bunlar tavsiyeler; bakalım bu yazıyı kaç kişi okuyacak, vallahi 500’ü geçmiyor! Size o gün taş gibi bir Enver Paşa yazısı yazdım; iki sitede toplam 383 kişi okumuş! Hadi aynı IP’den alanları da hesaba katın 500-600! Emeklerimize yazık değil mi? Fikir yazıları için söylüyorum! Çünkü bazı popüler siyaset yazıları hiç de emek taşımadığı halde 10.000 okuyucu buluyor? Hani vaktiniz yoktu, hepiniz siyasetçi mi olacaksınız? Bu milletin fikir adamına ihtiyacı yok mu?
Hülâsa olarak okumuyoruz arkadaşlar, vallâhi okumuyoruz; onun için siyasette de dökülüyoruz! Türkiye genelinde en az okuyan bizler, yani ülkücülerdir! Kardeş Özbekler sizden fazla okuyor; bana gelen “Mesajlar” dan biliyorum; yurt dışındaki ülkücüler de öyle! Halbuki bizler fikirlerimizle onlara yol gösterecek ve “Ağabey”lik görevi yapacağız! Yapabiliyor muyuz?
Hayırlı Cumaalar Efendim.