Ali BADEMCİ
Ah şu aydınlarımız! Dünya gelsin de bunlardan demokrasi öğrensin! Yıllarca AKP’ye hava bastılar da şu eni boyu belli olmayan “Süreç” işini pompaladılar! Artistlerle ve imam bozuntuları ile yollara döküldüler; terörizmi 7 Haziran kahramanlığına taşıdılar! Ne oldu terör sustu mu, adi vur-kaç eylemleri durdu mu? Daha beter oldu; devlet içinde fiilen bir devlet daha ortaya çıktı! Terörü ile siyaseti ile ve tehdidi ile! Bu da yetmedi toplama güçlerle Suriye’ye yayıldılar! Artık bağımsızlık noktasına gelen Barzani’i bile tanımaz ve yanlarına yaklaştırmaz oldular! Halbuki o Barzani bunlara 30 seneden beri yer-yurt vermişti; Kandil’i Alamut Kalesi gibi onlara kiralamıştı! Ne oldu yüz bulunca onu da tanımaz oldular ve Türkiye’ye yaptıkları nankörlüğü onlara da yaptılar!
Öcalan İmralı’da Devlet adamları gibi konuşmaya başladı; Kandil Terör Genelkurmayı olduğunu ilân etti. KCK gölge devlet, HDP kendini devlet sandı! Allahım o ne burnu büyüklük; millet bir şey demedi, sineye çekti sineye! Aleviler rey vererek ara bulmaya çalıştı, marksistler aynı cepheye yüklenerek müşterek duruş sergilediler! Ne oldu kan durdu mu, kalleş saldırılar hafifledi mi! Pisliği yiyip yiyip “TC yaptı” diyorlardı ama, güya seçim zaferinden sonra uyuyan güvenlik görevlilerini hunharca katledip de kabullenmeye başladılar! Böyle bir komedi hangi tiyatro da var; hangi dünya ülkesinde görülmüş! Böyle aydın sefaleti akıl kârı mıdır? Eline kalem alan imamlar, müzmin eski tüfek solcular durmadan reçete yazmaya başladı! Ne oldu Allahaşkına, ne oldu?
Muhteşem Cumhurbaşkanı adaylarımızdan Selahittin Demirtaş şimdi yelkenleri indirmiş, “Ben devlet silâh bıraksın demedim, tetikten elini çeksin dedim. Bunlar aynı şey mi?” diyormuş! Çevir, çevir de kaz yanmasın! İmralı ve Kandil’den habersiz adım atamıyordun, ağabeyin hâlâ terör saflarında! Böyle kaz çevirmek olur mu? Ne yana çevirirsen çevir işte böyle yanar!
1990’ların yanlış olduğu bir sürü uydurma hikâyelerle romanlaştırıldı! Hiç kimse takdim edilen nahoş hadiselerin güvenlik kuvvetlerine ait olduğunu ispat edemiyor! Tamam böyle bir söylenti var; hangi devlet anlayışı vatandaşına pislik yedirirmiş! O günün sorumluları hayatta, ispat edin ve yargılayın; fakat Ergenekon gibi komedyaya dönüşmesin! Bu işi AKP’nin imam silâhşörleri de kabul etmiş, hatta temellerinin Mustafa Kemal’a kadar dayandığını iddia edecek kadar hayasızlaşmış ve devlete özür bile diletmişlerdi! Hâlâ savunan koca kafalar, terörizmin yanında yer alan güya Kemalistler var! Hakikatten kendinden bir şey vehmettiğimiz Kılıçdaroğlu da fetvâ vermeye devam ediyor!
Bakınız çok pahalıya mal oluyor ama şu bir haftalık operasyonlar hain siyaseti ne hâle getirdi? Nasıl yelkenler indi? Elbette suçlunun ve kamu düzeninin bozulmasına sebeb olanlar hizaya çekilmeli! Böyle bir şey var mı, bilmiyoruz ama katiyyen vatandaşa eziyet edilmemeli! Devlet olmanın en önemli şartı budur! Türk Ordusu’nun geleneğinde vatandaşına eziyet yoktur; 1000 yıl önce Sultan Tuğrul şimdiki bölge halkına eziyet eden birkaç askerini olay yerinde astırmış, daha dün günahsız bir sürü insan güya Ermeni eziyetinden ipe çekilmiştir? İşte Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey trajedisi!
Terör ancak böyle önlenir; başka çaresi yok! Hükümet etki altında kalmadan, Ordu’yu kendi haline bırakarak şu pislikleri temizletsin! Birkaç güne Demirtaş PKK ve KCK’ya da karşı çıkacaktır! Sabırlı olun o noktaya geliyor! Hükümet bölge halkının gönlünü hoş tutsun bu yeterlidir! Gecikmeden halk kendi haline gelecektir; dindar olan bölge halkı hiçbir surette bu cinayetleri kabullenmez! Hafta sonunda 4 şehit için Türkiye kan ağlıyor! Bir güvenlik görevlisi şehidi de Siirt’li, yani bölge insanı! Bunlar canavarların ve özellikle aydınların gözünü açmıyor mu?
Ağlayarak, üzülerek, dövünerek rahat olmaya çalışın!