
Ali BADEMCİ
Bu satırların yazarı eline kalem aldığından beri ülkücülük yazar; bu düşüncelerle yatar, aynı düşüncelerle kalkar! Yirmili yaşlarda ortaya koyduğu “Korbaşılar” adlı eserinde de ülkücülüğü öne çıkardığı için tenkid edildiği halde kitabın yeni baskılarında bile tek satırı ile oynamamıştır. Rahmetli Nevzat Kösoğlu da “Enver Paşa” adlı eserinin önsözünde “Ülkücü olan Enver Paşa’yı ülkücü olan Ali Bademci’den okumalısınız” tavsiyesinde bulunuyor! Gerçekten bizim hayatımızın en büyük kazanımı “Ülkücülük”, müşterimiz de ülkücülerdir! Bu ifâdeyi tam siyasi bir kalıba oturtmak gerekirse, varlığımız MHP; diriliğimiz ve dirliğimiz de MHP’lilerdir; var mı ötesi! Bizleri ıvır-zıvır katiyen alâkadar etmiyor! İyi de olsa kötü de olsa MHP’liyiz ve ülkücüler olarak MHP’nin gerçek sahibiyiz! Biz MHP’nin tarihini kanla yazdık; böyle bir mürekkebi hiçbir kuvvet silemez! Çünkü Allah’dan onaylıdır ve kan şehid kanıdır! Bu sözler bir hamaset değil gerçektir, gerçek!
Eh malımız ülkücülük müşterilerimiz de ülkücüler olduğuna göre yukarıdaki satırları önce onlara hatırlatacağız! Dünkü yazımızla ilgili 61 e-mail, 23 SMS ve sayısız telefon aldık! Kimler yok ki! Aramızdaki Doğu ve Batı Türkistan liderleri bile var! İkisi de ağlamaklı bir seda ile konuştular! E-mail’lerin aşağı yukarı hepsi aynı; ülküdaşlarımıza özelden cevap verdim ve teşekkür ettiler! Almanya’da ikâmet eden bizim kuşaktan değerli bir dâvâ adamının mesajını ilginç buldum; iznini almadığım için adını vermeyeceğim, ama değerli büyüklerimiz(makam olarak) mutlaka okumalı! Ülküdaş, dünkü yazımızı okuduğundan bahisle bakın neler söylüyor:
“Yazınızı okudum. Sadece konuyu tam anlamak için sorum var. Cevaplarsanız sevinirim. DSP ile kurulan koalisyon Ecevit’in geçmişteki hatalarına ortak olmak anlamına geliyor muydu? Sayın Bahçeli o dönemde hiç bir görüşme yapmadan Refah Partisi ile hükümet kurmam dedi. Neden acaba? MHP’nin tabanı Erbakan’ı mı yoksa Ecevit’i mi tercih ederdi? İttifak seçiminde Türkler her ilde heyecanlanmıştı, Kürtler üzülüp Refah’a oy vermekten kaçınmışlardı. Ecevit ile kurulan hükümette MHP’nin aldığı bakanlıklara bir bakın. Ülkücü hareket için en önemli bakanlıklar İçişleri ve Milli Eğitim değil mi? Bu bakanlıklar niye alınmadı da, Sağlık, İmar vs. Bakanlıklar alındı. O hükümette ANAP’ın aldığı bakanlıklarla MHP’ninkileri kıyaslayın, hatta MC hükümetlerindeki MSP’nin bakanlıklarını kıyaslayın. Yine bugün MHP’nin tabanı AKP-MHP koalisyonunu tercih etmez miydi? Bugün terör belâsının dalga dalga üzerimize geldiği günde İçişleri Bakanlığı bir ülkücünün elinde olsaydı kötü mü olurdu? Senelerden beri MHP Kürt meselesiyle alakalı idiyse damağa dokunur hiç bir şey yapmıyor! İyi hatırlıyorum, Fatih Terim GS takımını çalıştırırken maç sonrası yorum yapmayıp, o günkü şehitler meselesine dikkatleri çekmişti. Kaç kere günde 10-15 şehit geldi. Bekledim ki birileri, önderim diye ortada olanlar ayağa kalksın, biz de arkalarından yürüyelim. Ama maalesef, kimsede bir kıpırdanma yok. Adam canlı bomba oluyor, hayatını, rahatını terkediyor, dağa çıkıyor, biz de tatil beldelerinde keyf yapıyoruz. Allah sonumuzu hayreyleye. Bunların sebeplerini sorgulamak, bence bütün milliyetçilerin görevi, herkes vebal altında. Muhabetle.”
İşte müşterimizin mesajı, belli ki malın ambalajını beğenmiyor! Şimdi ne yapacağız? Bir kere dâvâ arkadaşımız elbette haklı; geçmişte hatalar varsa sorumluların kabul etmemesi diye bir şey yok! Sonra ve en önemli husus bugünkü Türkiye ile o zamanın oyuncularını karşılaştırmak mümkün mü? Erbakan, biz “Milliyetçi”ye dönerken partisinin adını “Milli” diye başlatmıştı, ama bugünkülerle karşılaştırmak imkânı var mıdır? Zaten böyle birşey vaki olsa Hoca hayatta iken onları ihanetle itham etmez ve Saadet Partisi de ortaya çıkmazdı! Elbette MHP Ecevit’li koalisyonda hata yaptı ve hatasının bedelini de Meclis dışına itilerek ödedi! Fakat unutulmamalıdır ki öyle bir kapkaç devrinde bile Sayın Bahçeli’ye kimse “Hırsız” demedi! Yani aramızda bir takım mayası bozuklar varsa bunun müsebbibi Bahçeli midir? Böyle insanlar şimdi MHP’nin iktidar olduğu Belediyeler’de de elbette var! Bu kişiler kendiliğinden tasfiye ediliyor! Bakınız o Koalisyon döneminde bir ilimizde mülk bir MHP binası yapılmış; Bahçeli’ye de o binanın kaynağı belli olmayan bir para ile yapıldığı ihbarı gitmiş; bu sebeble Sayın Bahçeli açılışa gelmeyi reddetmiştir. Günümüzde devlet adamları “Haramdan” bina yaparken, MHP Genel Başkanı bir iddiayı dahi hoş karşılamamıştır! Ama insanoğlunun sütü bozuk olanı çoktur; bunları suçlamak yerine Genel Başkan’a bildirmek gerekiyor!
Şu internet ne kadar güzel bir şey, basılı yayın matbaadan çıkana kadar İnternet Medya dünyanın her tarafında okunuyor. Okuyucumuz ve dâvâ arkadaşımızın Almanya’da bulunduğunu söylemiştik. Belli ki şu andaki Türkiye’yi yakından tanımıyor. Bir kere daha baştan beri AKP, MHP ile Koalisyon işinde samimi değildi! Tabanın aynı olduğunu iddia edenleri oldu ama, bu adamları iktidara getirenler hiç sizin düşündüklerinize müsaade ederler mi? Müsaade etseler bile İçişleri Bakanlığı’nı MHP’ye verecekler de yıllardan beri beslemelerini ezdirecekler! Nasıl böyle şeylere inanıyorsunuz? CHP, MHP’nin gözü kapalı AKP’yi destekleyeceğini düşünüyordu da, sonradan bu göreve kendiler soyundular; fakat AKP’nin niyetinin Koalisyon kurmak olmadığını anlayınca “Nezaketen” geri çekildiler ve şimdi MHP’den daha hızlı hâle geldiler! MHP daha baştan beri dört şart ileri sürdü ki, seçim çalışmalarında da bunları söylemişti! Şimdi bunlar için CHP Yüce Divan istiyor! Yani bu dönemde MHP’nin CHP veya AKP’nin arkasına takılmamasına neden takılı kalıyorsunuz?
Efendim MHP haklılığını ifâde edemiyor veya halka götüremiyormuş! Elbette bunu anlayabiliriz ve tartışabiliriz! Girişte söylediğimiz gibi bu iş mal sahibi ve müşteri ilişkisidir! Yani “Müşteri Memnuniyetini” sağlayamıyoruz! Bu işte hepimizin görevidir.
Dua ile.