Ali BADEMCİ
En son yazıyı üç gün önce yazmıştık; aslında hiç yazı aksatmayız; lâkin birkaç gün gerçekten yoğun iş bastırdı. Biliyorsunuz kitap çalışıyorum; bu ürünler 2016 başından itibaren elinizde olacak! Ayrıca, eş ve dostlar ile bazı yayınevlerinin ricasını yerine getirerek hazırladıkları kitap, tez gibi basılacak çalışmalarda kanaat beyanında da bulunuyoruz ki, bu iş hepsinden zor ve sorumluluk isteyen bir şeydir. Bazen böyle çalışmalar günlere sığmıyor; halbuki çok da aceleci davranıyoruz! Ehh ne de olsa ömür de bitiyor, belki kısa süre sonra bu enerjiyi bulamayacağız, diye de düşündüğümüz oluyor! Ötüken Genel Yönetmeni Kadir Yılmaz “Bu iyi bir psikoloji değil” dedi ama insanoğlu alışkanlıklarından ve içinde bulunduğu halet-i ruhiyeden hemen sıyrılamıyor! Vallahi açık söylemek gerekirse son bir yıl içinde bu dünyada tamamen emanet yaşadığımız bizde tam bir şuur haline geldi!
Yazılar da yeterince okunmadığından zaman zaman şikâyet ettiğimi biliyorsunuz; özellikle sizlere fikir verecek ve düşünmeye sevk edecek yazıların yüzüne bakmıyorsunuz! İyi bir şahsi ekiple çalışıyorum; etrafımızda doktora, tez, lisans üstü veya serbest çalışan iyi bir gurup var! Zaman zaman bir araya gelip uzun sohbetler yapıyoruz! Üslup benzerliğinden belki merak ediyorsunuz, Ali ve Hamza Alparslan kardeşler, benim yeğenlerim ve en iyi yardımcılarımdır. Âilede Ali çoktur, ama Ali Alparslan son yıllarda kendini çok geliştirdi! Özellikle fikir yazılarında karşılıklı faydalanmanızı tavsiye ediyoruz!
Siyaset de başımızın belâsı; çünkü siyasete dönüşmeyen fikir ve düşüncelerin hikmeti harbiyesi olmuyor! Fakat bunu da usulüne göre yapmak gerekiyor; her meseleye bu açıdan bakmak elbette iyi bir şey değildir. Şahsen Alevî değiliz ama “Her Türk bir miktar Alevi meşreptir” diye çok önemli bir darbı meselemiz vardır. Bu sebeble bizim Anadolu Alevileri’nin “İdeoloji”ye ihtiyaçları olmadığı, çünkü bu düşüncenin bir ideoloji olduğu kanaatindeyiz. Bunun gibi “Turan-Kızılelma-Şaman” gibi Türk düşünce ürünlerinin siyasi platforma ideoloji olarak takdimini de hiç uygun görmüyoruz. Alevîler ve ülkücülerin mevcut konumları ve ifâdelerinin Siyasi İslâm söylemleri ile hiç farkı kalmamaktadır. Halbuki her iki gurup da bu yönden Siyasi İslâm’ı suçlamaktadır.
Fikir, düşünce ve özlemlerimizden bu konuda ürettiğimiz günlük politikalar ancak siyaset tarafından kullanılabilir. Olgunlaşmamış, tarihi ve sosyal derinliği tartışılan kavramlardan slogan bile olmaz. Dikkat edin geçmişte ve bugün, hangi siyasi gurup kullanırsa kullansın sloganların çoğu anlamsızdır. Toplum olarak fi tarihindeki düşüncelere ve ifâde şekillerine de çok takıntılıyız. Elbette Tanzimat devrinde tarif edilen milliyetçilik ile günümüzde milliyetçilik anlayışları çok farklıdır. Çünkü sosyal bilimler gibi bunların ürünleri de sürekli olarak tekâmül halindedir. Milliyetçiliğin 1944’de dondurulması çok büyük hatâdır. Bakın bizim Alevilik bile 1400 yıl önceki Kûfe’de duruyor; o günden bu zamana kadar hiç mi bir şey veya anlayış değişmedi.
İslâmiyeti Arap istilâhlarla ifâde ediyoruz; belki ilk İslâmi dönemler için bu zaruretti; fakat şimdi İslâmın ortaya koyduğu ilimlerin mükemelliyetinde hiçbir sıkıntı yoktur. Konu üzerinde çalışan yabancı ürünler böyledir; lâkin biz hâlâ Arap milliyetçiliğinin “Kutublar”ı ile uğraşıyoruz. Bakınız “Allah’ın dili Arapçadır” diye bir uydurma söz var! Bu doğru mu? Kur’an’’ın vahiy yolu ile geldiğini biliyoruz, fakat Arapça lisanının kullanıldığı çok malüm değildir! Buna karşılık Hz.Muhammed’in Allah’ı anlayamadığını da iddia edemeyiz! Allah’ın emirlerinde Arap ve Arap lisanının üstünlüğünü açıklayan bir hüküm yoktur. Ancak Peygamber Allah’tan aldıklarını Arapça ifâde etmiştir, çünkü ilk İslâm toplumunun lisanı Arapça’dır. Bu kadar açık bir meseleyi dahi bizim din tacirleri ile konuşmanız mümkün değildir.
Ülkemiz aydınının batılı anlamda ilme yönelmesi ve ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. Bu sebeble Türk insanının azami değerine inanmaktayız. Siyaset bir tarafa ilin bir tarafa! Lâkin ilmin ortaya koyduğu ve koyacağı ürünler siyasette mutlaka kullanılmalıdır.
Esen kalın.