Ali BADEMCİ
PKK ve siyaseti kendilerini büyük göstermek için sürekli olarak “Savaş” deyimi kullanıyorlar; bu nitelendirme sizce doğru mudur? İşin dikkate değer yanı bir kısım yazar ve çizerler de, bilerek veya bilmeyerek aynı sözü kullanarak yanlışlığa iştirak ediyorlar. Halbuki çok açıktır ki savaş devletler arasında olur; TSK’nın karşısında bulunan güç bir devlet değil terör örgütüdür. Diğer yanlışlığımız ise ulu-orta “İki taraf da silâh bırakasın” sözleri ve yazılarıdır. Elbette PKK taraftarları bu işi bilerek yapıyorlar! Son zamanlarda iktidarın söylemleri karşısında geri adım atan HDP Eşbaşkanı, “İki taraf da elini tetikten çeksin” demeye başladı! Görev sınırları Anayasa’da belirtilen TSK, nasıl silâh bırakacak veya elini tetikten çekecektir? Dünyanın bütün düzenli ordularında silahlı kuvvetler için kanunların verdiği ilk emir “Eller”in tetikde olmasıdır; buna karşılık terör örgütleri için de meseleleri varsa bu işi silâhsız çözmeleridir! Batıda “Devlet” ve “Terör” deyimlerinin tanımı budur. Bu sebeble bütün dünya IŞİD’i bir terör hareketi olarak gördüğü halde hiç farkı olmayan PKK için tereddütlü davranmakta ve bu anlayışı ihanet içinde bulunan Türkiye aydınlarına ihraç etmektedir! Elbette böyle bir düşünce şekli çifte standart diye ifâde edilmektedir. Sana göre “Terör” olan bir hareket bana geldiğinde neden masum hareketler olarak gösterilir, de biz bunu anlamakta zorluk çekeriz!
İkinci bir hatayı da herkes yapıyor; efendim iç savaş varmış veya iç savaşa doğru gidiyormuşuz! Allahaşkına böyle bir mantık olur mu? İç savaş bir ülkenin halkları arasında yaşanır; Türkiye’de böyle bir durum var mıdır? Evet ülkede ağırlıklı olarak bir halkın çocukları dağlara çıkarılıyor ve eğitilerek terör yapıyorlar! Bunların özellikle siyasi kademesinde dünya kadar onlardan olmayan ve Eşbaşkanlık, vekillik seviyesine kadar ulaşanlar var! Sınırlarımız dışından desteleyen diğer gurupları da bunlara katmamız gereklidir. Dolayısiyla bugünkü PKK hareketini sadace bir halka, yani Kürtler’e mal etmek ne derece doğrudur? Üstelik Kürt halkı bu olaylara katiyyen tam olarak taraftar olmuyor ve durumunu da açıkça ortaya koyuyor! CHP-AKP hatta MHP içinde dünya kadar Kürt var; bunları iç savaş taraftarı görmek çok yanlıştır. PKK’nın yaptıkları karşısında evinden çıkmaya utanan geniş Kürt aileler vardır, asıl endişe içinde olan bunlardır!
Ülkemizde PKK hareketine karşı derin bir öfke var; lâkin kimliği ne olursa olsun diğer halklardan silâh kuşanan ve meydana çıkan yoktur! İşte böyle bir şey vaki olursa ancak iç savaştan bahsetmek mümkün olur! Ülkenin kuvvetli bir ordusu var; bu orduyu, milleti oluşturan bütün kimliklerin çocukları meydana getirmiştir. Dolayısiyla terör olayları karşısında halkın bir çarpışmaya iştirak etmesi en az terör suçluluğu kadar kanunlar tarafından men edilmiştir.
PKK hareketinin ayrılıkçı bir terör hareketi olduğu ülke insanlarının tamamı tarafından kabullenilmiş ve bunlarla mücadele için devlet görevlendirilmiştir. TSK ile PKK hareketine “İç Savaş” gözü ile bakmak mümkün değildir; gerek günlük konuşmalarımızda ve gerekse sosyal medyada bu deyimi kullanmak çok yanlıştır. Elbette güçlü olan devletimiz ve ordumuz yapılan hataları görmüş, meselenin üzerine kararlıkla gitmektedir. Görevimiz çok acı olan şehid toplamak ve toprağa gömmek değil, sabırla olayları takip ederek Kürt kardeşlerimizi aydınlatarak bu çirkin yoldan geri dönmelerini sağlamak olmalıdır. Şimdilik “İç Savaş” lafı etmeden sabır ve metanetle, askerlerimize dua etmeli, onlara moral vermeli, provakasyonlara gelinmemelidir. Millet olarak nice zorlukları aşmışızdır, Allah’ın izni ile bunu da aşacağız! Önemli olan devletin geçmişteki gibi hatalı yollara başvurmaması ve “Şüheda”nın cansiperane mücadelesini hebâ etmemesidir.
Dua ile.