Ali BADEMCİ
Çok doğru, elbette “Şehitler Ölmez”; fakat ölüyor ve inançlı insanlarımız, bir bir elimizden ve dünyamızdan uçup gidiyor! Her doğru, yanan yürekleri ikna etmeye yeter mi? Cumhurbaşkanı’ndan sonra MHP’nin ufak tefek kalem erbabı da aynı edebiyata devam ediyor! Elbette sönen ocakların resimleri gösterilmeli, lâkin çare bulunmalı çare! ”Süreç rafa kaldırılsın” demekle oluyor mu? Bunun açıklanması lâzım ki edebiyat veya “İnat Adam” olmaktan kurtulalım! AKP, TV’lere verdiği reklâmlarla yaptıkları ihaneti “Devlet Sabrı” olarak nitelendiriyor ve yeni bir kandırmacanın pususuna yatıyor!
Azizim şu “Operasyonlar”ın millet olarak tarafı MHP’lilerdir; çünkü hâin pusunun avladığı insanlar sondan da saysanız baştan da hesap etseniz “Ülkücüler”dir! Elbette askerin ve polisin siyasi görüşü olmaması lâzımdır; fakat Allahaşkına hangi iktidar torpillisinin çocuğu terör bölgesinde görev almıştır! Şehid cenazelerinde atılan sloganlara bakın, şehidlerin kara toprağa verildiği mekânlara bakın da ondan sonra konuşun! MHP’de sevdiğim adamlardan basın müşaviri Şükrü Alnıaçık’ın bugünkü yazısına bakın, açık söyleyeyim hiç tad alamadım! Bizim 80 öncesi edebiyatın sıradan bir tekrarı ve trajedik hikâyesi! Demek Ankara’dan manzara iyi görülmüyormuş! Kaatillerin siyasi temsilcileri veya avukatlar her gün güney doğuda, yollar bizim siyasetçilere kapalı mı? Şehid cenazelerini taşıyan ma’şeri kalabalığın tamamı ülkücülerdir! Bunları da mı göremiyoruz! Herhalde göremiyoruz ki edebiyatımız bile Nâzım’ın devrik cümleli şiirlerine dönüyor!
Ben Ankara’da, Genel Başkan sorsa da sormasa da her gün bu meseleyi anlatırım ve çare isterim, boşu boşuna şak şakçılık yapmam! Twit atmakla mesele halledilmez, vekillik de bu değildir! 80 öncesi elim hadiselerde Rahmetli’nin başını ellerinin arasına alıp ağladığını ilk kuşak olarak hep gördük? Mutlaka Bahçeli de kan ağlıyordur, bundan şüphe etmek mümkün değildir! O zaman çareyi de 80 vekil bulmalıdır!
Çare nedir derseniz benim söyleyeceklerimi hesaba katmaz belki de inanmazsınız! Kızabilir, eski tüfek de diyebilirsiniz! İnsanımızı bunlar hükümet kurmayı engelliyor diye kandırmıyorlar mı? Kilit göreviniz olduğunu ve kapıları açmadığınızı bühtanlamayorlar mı? Yarından tezi yok Cumhurbaşkanı, Hükümet ve Ana muhalefetin durumu geniş geniş açıklanarak istifa edin kardeşim! Nasıl olsa hiçbir oluşuma katılmamakta kararlıyız ve bu fikir de doğrudur; o zaman Mecliste kalmanın ne anlamı var! Hükümeti kursunlar da kanı durdursunlar! Fakat taviz vererek, pazarlık ederek, muhatap alarak değil işi kökünü kazıyarak halletsinler! Veya bu işi kim halledecekse, MHP ile sayısı da yetiyorsa bir toplumsal mukavele ile onlara iltihak edin; şart şurt ortaya koymadan!
Zaten böyle olmazsa dünden itibaren yandaş medya ve AKP reklâmları MHP’nin altını oymaya başladı! Seçime kadar bekleyip hayal edilen sonucu görmeden tek tek kendimizi ipe çekelim! Vatanımızı ve Devletimizi elimizden almak için intihar saldırıları yapanlar bizden çok mu cesur! Üstelik devletin yıkılması için değil güvenlik kuvvetlerimize moral vermek ve devleti kurtarmak içi her günkü şehid sayısı kadar ülkücü genç kendini yakabilir. Tabii olarak bizim kuşağın adamı olarak Sayın Devlet Bahçeli bunu duymasın, hareketin başı olarak çok canı sıkılabilir! Fakat inanın ki daha 1968’lerde ülkücülüğe itibar edilmesi ve kamuoyunun dikkatini çekmesi için bugün 70’li yaşlara yaklaşmış Av. Mehmet Sakarya benzer bir çıkış yolunu Ülkü Ocakları Genel yönetim kuruluna gayet inançlı biçimde teklif etmiş ve bir numaranın da kendisi olduğunu ifade etmiştir.
Bunlar şaka veya hamaset değildir; ciddi şeyler olması da mümkün değildir. Amma çare, çare, çare! İlle de çare! Ve bu çareyi de MHP bulmalıdır!
Sağlıcakla kalın.