
Ali BADEMCİ
İnanın ki çok değişik bir camiayız; önümüzü daha iyi görelim diye öteden beri hesap yapma gereğine inananlardanız. İsterseniz daha 1 Kasım gelmeden bayrağı çekip iktidar ilân edebiliriz! Şimdi teşkilâtlarımız %50 rey alınacakmış gibi bölgelerinde yarı yarıya vekil çıkaracaklarını sanıyorlar. Böyle bir işi istemeyen ülkücü bulabilir misiniz? Öyle öteberiyi kırıp dökmenin faydası yok! Ülkücüler her zaman ortaya konan iradeye elbette saygılı olmuşlardır ve olmaya da devam edeceklerdir. Fakat bazı çatlak sesler çıkıp da “Dediğimiz oldu, vesayetten kurtulduk, Genel Başkan dediğimizi yaptı.” gibi afaki düşüncelerle ortaya çıkıp hakikaten olmayan şeylerden bahsederse bundan bir fayda sağlanmaz. Genel Başkan’a bizler gibi teşkilat savunanlar sürekli olarak “Teşkilat”a uymak gerektiğini tavsiye etmişlerdir. Bu sebeble artık bazı yerlerin problemlerinden usanan Genel Başkan da kerhen belki de listeleri tam görmeden teşkilata uymuştur. Bunda hiçbir yanlış yoktur. Bu şartlarda daha önceki aday ve adaylara karşı çıkmayı ideoloji haline getirmek gerekmiyor. Böyle bir yol çıkmaz yoldur ve öncekileri defterden silmek anlamına gelir. Kimsenin hizmeti başkasından az, ülkücülüğü de yanındakinden veya karşısındakinden küçük değildir.
Şimdi aday olamayanlar köşesine çekilip oturacak mı, böyle bir şey olur mu? O sebeble aday olanların ve destekçilerin havaya girmesini gerektirecek bir şey yoktur. Ne kadar havalı olursan o kadar kaybedersin ve dışlanırsın.. Her insan kendi omuzlarına yüklenen yükü taşıma gücüne sahip değildir. Fakat ülkücülerin böyle bir idraksizlik gösterecek lüksleri yoktur. Biz hepimiz birbirimizi gayet iyi tanımaktayız. Şimdi plân proje yapılacağına olmayan zaferi kutlamak ülkücülüğe de yakışmaz. Bu seçimler hakikatten bir varlık- yokluk meselesidir. Nerede görev verilirse orada çalışacağız, başka çaresi yoktur. Lâkin teşkilatların görev vermesi gerekiyor. Böyle bir işaret almadan yapılacak çalışmalar faydalı sonuç vermez. Daha seçilmeden veya başarının altına imza atmadan telefonları kapatmak, seçildiğini ve başarılı olduğunu görmeden havaya girilirse inanın havası da pili de tez biter!
Şahsen bayramdan sonra Genel Başkan huzuruna çıkıp görev isteyeceğim. Çünkü benim mensup olduğum teşkilat havaya girmiştir. Başlangıcından beri sade ülkücülüğü bırakmadan ve hiçbir makama talip olmadan ömrünün sonuna gelmiş bizlere karşı terbiye hudutlarını aşan böyle hareketlere söylenecek laf bulmak mümkün değildir. Bir takım ikazlara karşı “Seni zehirlediler” gibi çok basit söylemler ortaya koymak teşkilat terbiyesine de sığmaz. Hangi şerefsiz listeye girememiş diye aleyhte çalışırsa o insanın bırakın ülkücü olmasını insan bile olamaz. Herkes adam gibi Genel Başkan ve teşkilâtın emrine girmek zorundadır. Eğer teşkilat bu zorunluğu taşıyamıyorsa meselenin halli mutlaka bulunur.
Hesap mı, mutlaka yapacağız; fakat bu hesapları yaparken insanları ümitsizliğe düşürmek gibi tasarruflardan kaçacağız. Bu hesapları yaparken işi şahsiyete dökmek, kendi kendine fetvalar ortaya koymak, hizip yaratmak kimsenin işine yaramaz. Siyaset deneme yayılma mesleği değildir; oturup matematik yapmak gerekiyor; şöyle yapsak kazanırız böyle yapsak kaybederiz! Bu hesapları yaparken kat’iyen içe dönük mesajlar vermemek ve ileriyi görmek gerekiyor. Dünkü hesaplarımıza bozulanlar çıkmış; varsın bozulsunlar da daha evveli başarısızlıklarının sebeblerini araştırsınlar! Daha düzgün netice alırlar! Öyle yeni yeni düşmanlar yaratarak seçim kazanılmaz! Şu kadar vekil çıkaramazsak “İstifa ederim” demek de tutarlı bir davranış değildir. Böyle düşünenlere Allah akıl ve izan versin! Hiç kimse ülkücülüğün üzerinde bulunmayan Hint madeni değildir.
Akıllı teşkilât toparlayıcı olan, hiç kimseyi yabancılaştırmayan teşkilâttır. Bizim insanımız genetik olarak parçalanmaya müsaittir; fakat bu husus bir kader değildir. Muhalefet ve suçlu aramak heveslerini bir yana bırakıp yapılan ihsanlara lâyık olmak gerekiyor.
Muhabbetle.