
Ali BADEMCİ
Semih Yalçın, Hoca ve keskin bir siyasetçi; MHP Genel Başkan Yardımcısı! Herkes Gaziantepli bilir ama Hoca Sivaslı, Antep’de önce mühendislik okumuş ve sonra tarihe dönmüş. Ülkücülüğü sağlam, teşkilâttan gelme; Hocalığını bilmiyorum bizden çok küçük! Rahmi Turan ve Ahmet Hakan gazeteci; başka bir iş de yapmamışlar! Rahmi Turan bizim kuşak gazetecilerinin ağabeyi yüksek öğrenimi İ.Ü. İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’dür; Ahmet Hakan sanırım Lise mezunu! Rahmi Turan devrine damgasını vurmuş bir şahsiyettir. Hakan’ı tanıyorsunuzdur Cumhurbaşkanımız gibi İmam Hatip Mezunu, bu görüşleri savunan medya organlarında tanındı! Biraz solculuğu da söylenir, ama kesin olarak görüşlerini bilmiyorum, en azından zamane İslâmcılar’ı gibi bu görüşler üzerinde hovardalık yapmıyor. Rahmi Abi adam gibi Atatürkçü, bizim MHP’liliğimiz gibi, sanıyorum doğuştan beri CHP’lidir.
12 Eylül’de bana işkence yapan bir komitacı “Siz gazeteciler Masonlar gibisiniz, birbirinizden hiç ayrılmazsınız” demişti. Gerçekten bu görüş bizim kuşak için tereddütsüz doğrudur! Bizim zamanımızda camiada hemen hemen hiç “İslâmcı” yoktu; ülkücü de pek göze çarpmazdı; işte birkaç kişi bizler Rahmi Abi gibi Atatürkçü bilge adamların gölgesinde gezindik! Tabii bu konuda Türkeş Bey’e bağlılığı dolayısiyle milliyetçiliği herşeyin üzerinde olan bir meslek büyüğümüz de Ergun Kaftancı idi. Ergun Abi’ye hiç aklıma gelmedi de bugüne kadar Türkeş’e bağlılığının zamanını ve mekanını sormadım; ama Atsız Beğ çevresine mensubiyetten olma ihtimali yüksek! Ergun Abi’nin, Bizim Anadolu – Orta Doğu – Hergün yıllarında üzerimizde bir hayli emeği vardır!
Rahmi Turan ve Ergun Kaftancı’nın keskin görüşleri belli olmasına rağmen meslek hayatında bunu hiç belli etmezler ve herkesle dostluk yaparak, belki ara sıra birer kadeh içerler, ama içmeyene de kesinlikle kötü gözle bakmazlar! Çünkü o kuşak Atatürkçülüğü iyi hazmetmiş insanlardı! Ne zaman iktidar destekli mütareke gazetecileri çıktı mesleğin tadı tuzu kalmadı! Kimse birbirini tanımaz oldu! Bunlar Atatürk’e küfrederek şahsiyet olmaya kalktılar ama pislikleri her yandan akıyor! Şu Abaza’nın oğlu gibi!
Semih Yalçın sanırım Rahmi Turan’ın bu yönlerini bilmez; geçen günlerde Ahmet Hakan’ı savunarak Ağabey’e bindiriyordu! Sanırım bir seferde de Abdülkadir Selvi ile kapıştılar! Olacak ya geçen gün de Ahmet Hakan’a veryansın ediyordu! Öyle sanıyorum ki Hoca’da gazeteci düşmanlığı kronikleşmiş! Halbuki gazeteciler toplumun en mülayim insanlardır; çünkü bugün kötüyü görmüşlerdir, yarın iyiye şahid olduklarında hemen değişirler! Bu kötü bir alışkanlık değildir; doğru olandır. MHP ve ülkücülük ile organik bağı olmayan, fakat bizleri seven ve kucaklayan dünya kadar ağabeyimiz ve meslektaşımız var! Bunların içinde kesinlikle bizleri ve camiayı sevmeyen sadece İslâmcılar veya böyle görünenlerdir. Bizler bunları yaşayarak gördük! Meslekte hiç de eziyet çekmediler ve iktidar imkânları ile “Fetvacılık” ile işe başladılar, ki şimdi adamların azametinden geçilmiyor!
Semih Hoca neden böyle yapıyor anlamak mümkün değildir; elbette MHP, Ülkü Ocakları değil; kendileri de mes’ul bir mevkiidedir; Genel başkan Yardımcısıdır; siyaset üretmesi gerekirken gazetecilere çarşaf gibi mektuplar yazarak onları haşlamanın ne faydası var! Elbette gazetecilik ve bu meslek mensuplarının ne kadar önemli olduğunu biliyorlardır, daha kibar bir üslupla hitap etmek veya görüş bildirmek şık düşmez mi?
Konuyu bilmiyorum ama mesele Genel Başkan’ın tenkidi ise bırakın yapsınlar! Yarın Ahmet Hakan’ı da arayacaksınız; çünkü hepsi bir ağızdan MHP’yi kötülemek için görev almışlardır ¸bu işe bir çare bulunsa daha iyi ve daha güzel olmaz mı?
Muhabbetle.