
Ali BADEMCİ
MHP lideri sessiz, yönetim de aynı durumda, taban foku fokur kaynıyor. Hergün şayia ortaya atlıyor, suçlamaların haddi hesabı yok! Cevap veren de yok iddiaları üstüne alan da! Bir iddiaya göre Bahçeli “İrade ile geldim irade irade ile giderim,” diyormuş. Halbuki böyle bir şey çok sonraları konuşulacak bir şey! Şu anda böyle bir şey isteyen yok! Arzu edilen bu işin içinden sağlam olarak nasıl çıkılabilir, bu meselede Genel Başkan ve MKYK ne düşünüyor? Başarısızlık ortada, on beş seneden beri de herkes bekleyişte ve herhalde bu seçim kefeni yırtarız diye düşünüyordu. Anlaşılan hâlâ farkında değiliz! Seçimden önce Genel Başkan için tek kişi lâf etmiyordu, şimdi hezeyan sokaklara kadar düşmüş vaziyette herhalde durumu kabullenip ona göre çare aranması lazım! Fakat yukarıdaki iddia doğru ise demek ki sokak daha doğru düşünüyor. Kırk vekil ve dünya kadar kurmay var, bunlar düşünmekten aciz mi? Şimdi MHP sür’atle kaosa gidiyor!
Bu partinin en büyük handikabı üye ve delege yazılımı idi, şimdi başa mı dönüyoruz? Tüzük hükümleri de varmış! Her yerden engel ve mesele çıkıyor! Öteden beri Genel Başkan’ı çevresi aldatıyor deniliyordu. Şimdi onlar ne yapıyor, çukurdan çıkmak için marifetlerini göstersinler! Yoksa saltanat bitecek? Bunu da mı düşünemiyorlar! Hakikatten Kurultay’a karar verilmişse bunun önünü açmak lider ve yönetime düşer; böyle bir şey yoksa hesap verilmesi gerekiyor! Ağalar, babalar, telefona çıkmayanlar, kendini eleştirtmeyenler varsa savunlulacak bir şey savunsunlar! Daha doğru olmaz mı?
Anlaşılan Genel Başkan ve MKYK telâşa düşmüş ve kararsızlık içindedir. Hiçbir ülkücü durumu kabullenmiyor ve yüksek sesle konuşuyor. İradeden acaba 1200 delegeyi mi kasdediyoruz! Böyle ise mesele çok basite indirgenmiştir. Çünkü 1200 kişi 8 milyonun tersine düşünmez ve düşünemez? Fakat delegeler ülkücü değil de köle ise belki durum değişebilir. Biz sadece durumun çok kötü olduğunu savunuyoruz. Başımıza gelen belâ 12 Eylül depreminden daha büyüktür. Belki barajın aşılmaması bile böyle bir sonuç ortaya koymazdı. Anlaşılan mesele tam olarak kavranmamıştır. Ankara Merkez ve illerde dizi dizi toplantılar yapılıyor; hiçbir partili daha katılmış değildir. Sayın Bahçeli hakikatten çevresi tarafından etki altına alınmışsa güvendiğimiz dağlara kar yağmıştır. Kendi kendine acımıyorsa izinde olan bizleri neden hesaba katmıyor? Şöyle açık açık ortaya çıkıp tatlı tatlı konuşsa ve çözüm arayışına girse daha iyi olmaz mı? Şöyle veya böyle ülkücülük toparlanacaktır; tartışma yerine tıoparlanma şerefini paylaylaşmak bilgeliğe girmez mi?
Bu tutumu devam ettirmek ve sorumluluğu yüklenmemekle bıçaklar biraz daha bileniyor. Her kim bu aklı veriyorsa gerçek hain odur. Elbette merkez görevini yapmazsa iş sokağa dökülecek ve çok büyük tartışmalar yaşanacaktır. İşte o zaman seçilenlerin de ipliği pazara çıkacaktır. Herkes mahallinden hesap soracaktır. Toplayın şu İl Başkanlarını, Genel Kurul delegelerini bir danışma yapın ve ondan sonra direnmeye karar verin! Tepkilerin direnci ancak böyle kırılabilir? Başımıza belâ açan o restleri devam ettirmenin anlamı var mı? Kovmakla da gitmeyecek derece bağlı insanlarız. Yıllardan beri canlı başla çalıştık ve reyimizi verdik! Ahir ömrümüz de bu günleri yaşamak istemiyoruz!
Camia huzur istiyor hiç kimsenin makam mansıp talebi yoktur. Fakat bu kadar çaresiz de kalınacağını da hesap eden yoktu. AKP’nin niyeti MHP’yi baraj altında bırakmakmış, fakat bu kadar yeminli çıkacağını kestirememişler. 7 Haziran sonrası AKP’de başlayan “Bahçeli’ye Savaş” kampanyasının da sebebi bu imiş.
MHP, Genel Başkan, MKYK gün geçtikçe daha fazla yıpranıyor, mesele büyüyür ve kaosa doğru gidiyor. Artık herkes AKP’ye geçip canını kurtaramaz! Bay Tuğrul baba ocağındaki yangına üzüleceğine seviniyor. Hataları görüp de itidal tavsiye edenlerin canı yanıyor, yetmez mi artık?
Muhabbetle.