
Ali BADEMCİ
Tatarlar bizim kültür tarihimizde büyük bir Türk Ulusu’dur. Yani birçok Türk, hattâ bir miktar da Moğol’u devasa bünyesinde bulundurmuştur. Biraz da efsanevî yönleri bulunan Türk yurdu Ötüken’de çok dağınık bir sahaya kadar yayılmışlardır. Diğer Türk kavimlerinin aksine Kuzey Çin ve Mançurya’nın her yanında, muharip bir kavim olarak Çin Seddi’nin dibinde, Türk milliyetinin hudut bekçiliğini yapmışlardır. Önce Dağ Tatarları olarak tanınıyorlardı; sonraki medeniyet devrinde Ak ve Kara Tatar diye adlandırıldılar. XII-XIII. yüzyılda Cengiz Han hareketi ile dünya tarafından tanındılar. Moğollar’a içe içe bulundukları için yıllarca onlarla mücadele ettiler. Belki de Moğol’un en büyük düşmanı Tatar’dır. Her Moğol Türkçe bildiği halde her Tatar Moğolca bilmez. Cengiz Han ortaya çıkınca onlarla çok kanlı mücadeleler yaptı ve çok Tatar öldürdü. Elbette kendisinde de Tatarlık vardı ve bu yüzü ile ancak onun Türklükle ilgisi anlatılabilir.
Uzun mücadeleden sonra Cengiz Han kalan Tatarlar’ı iknaa etti ve batı yürüyüşüne başladı. Cengiz Ordusu’nun miktarını bilmiyoruz; lâkin Sıpti gibi uzak İslâmi kaynaklar bir milyon kişi gibi bir sayıyı ima eder. Elbette ordunun çoğu Tatar’dır En önce talân ettiği Türkistan ve yıkılan Harezmşahlar’dan intikal eden böyle bir kayıt bulunmamaktadır. Ancak Merv’e son yaptıkları saldırıda 750 bin çift Müslüman Türk kulağı topladıkları bilinmektedir. Bununla Türkistan katliamının boyutlarını az çok tahmin edebiliyoruz. Rusya istilâsında, Cengiz Han’ın talimatı ile Kıpçaklar’a ve Bulgarlar’a “Biz aynı milletiz” dedikleri için onları Rus saflarından çekmişler, Ruslar yenilmiş atlılar Moskova’ya kadar gitmişlerdir.
Cengiz Han Türk müdür? İşte bu husus çok tartışmalıdır. Elbette fikir ve kültür olarak Türk’tür, lâkin neslen bunu isbat etmenin birçok zorlukları vardır. Biraz istediği için literatür Cengiz’in Türklüğünden ziyade Tatarlar’ın Moğolluğunu kabul etmiştir. Fakat Deşti-i Kıpçak’da Tatar-Kıpçak-Bulgar kaynaşması, herşeyden evvel, bir sonuç olarak karşımıza yüzde yüz bir Tatar Ulusu çıkarmıştır ki, bunun canlı delili Altınorda ilk Müslüman Türk İmparatorluğu’dur. Medeniyet ve kültür tarihimiz Tatar’ı Kazan olarak tanır; siyasi varlıklarına Rusya son verdi; Kırım Tatarları ise Osmanlı olarak her bakımdan bizlerle beraber oldu. Daha Selçuklular devrinde Tatarlar Türkmenler’i kendinden bildiği bir Türk Ulusu oldu. Birçok Tatar veya Kıpçak esir ticareti yolu ile Saray’dan Ortadoğu’ya geçince Mısır Memlukları Türk Devleti olarak ortaya çıktı. Çünkü Orta Doğu’ya daha evvelce Fergana yolu ile Karluk ve Kıpçaklar bu bölgede Tolunoğulları ve Ihşidlar adlı iki Türk Devleti kurmuşlardır. Bugün Ukrayna ahalisi elbette Tatar ve Kıpçakları’n vaftiz edilmişleridir. Fakat Kazan Tatarları üç beş milyon nüfus ve derin bir kültürel yapı ile kendini muhafaza etmektedir. Onları Türkistan’a Başkurtlar bağlar; fakat Galiyev örneğinde olduğu gibi Tatarlar Başkurtlar kadar Türkî değildir. Aksine kendilerini Rus Devleti’nin sahibi görürler ve Türk tarihinin Ruslar’la tecellisine inanırlar. Bunun dünya kadar örnekleri vardır. Bunların teferruatına girmek istemiyoruz. Merak edenler 1916 Türkistan halk hareketi ve 1934’e kadar devam eden Basmacılar isyanına bakabilir. Bütün bunlara rağmen Stalin’in kıyım ve kırımından kurtulamadılar. Kırım Tatarları’nın başına gelenleri ise ülkemizde herkes bilir, elbette onlar daha temkinli ve akıllıdır; çünkü hep Anadolu ile birlikte hareket etmişlerdir.
Emir Timur’a gelince o Tatar mıdır? Asla, çünkü devlet kayıtlarında bu isim bile geçmez. Bunlar İslâm dünyasının izafeleridir. Emir Timur Moğol da değildir. Barlaslık üzerinden gidilerek onu Moğol saymak mümkün değildir. “Ben Türk’ün Emiri Moğol’un küregeniyim” demiştir. Ordusu da tamamen Türkmen’dir ve Tacikleri de muhtelif zamanlarda aşağılamıştır. Timur’un hayatı Maveraünnehr’den Moğollar’ı temizlemekle geçmiştir. Anadolu, Altın Orda, İran, Horasan, Hindistan Müslümanlarına saldırı ve kıyımları ise tamamen hakimiyet ve İmparatorluk ideolojisi ile izah edilebilir. Altınordu’yu yıkarak onların Türkistan’a inmelerini engellerken Anadolu ve İran’da Türkmenler’i mahvetmiştir. Fakat ne yazık ki Toktamış ve Bayezid birer Karakoyunlu Karayusuf olamamışlardır. Bunlar Türk tarihinin en nazik mevzularıdır. Fakat geriye dönüp baktığımızda Cengiz ve Timur Türklüğü en az birer asır geriye atmıştır. Bunları kabul etmeli ve öyle çalışmalar yapmalıyız. Ezbercilik ve olay tarihi ile gerçeği yakalamamız mümkün değildir.
Hocam Mustafa Kafalı, Oğuzların Türk dünyasındaki sayılarının fazla olduğu asırlar Türklerin huzur asırlarıdır diyor. İşte bugün bu ideoloji etrafında birleşmeliyiz. Elbette Türk kavim ve uluslarının siyaseten bir arada olması “Umumi Türklük” ü ifade eder. Boy soy olmadığı gibi, soy hiçbir şekilde millet değildir.
Muhabbetle.