
Lejyoner ne demek hiç düşündünüz mü? Çark eden, kıvıran demek! Daha doğrusu kendini dâvâsını ve ordusunu bırakıp, karşı ordularda kendi milletine ve devletine karşı pusu kuran ve bilgilerini satan demek! Tabii olarak kötü durumda olan ve yabancı ordular bünyesinde kendi milleti menfaatı için karşı tarafa geçenlere denir
Ali BADEMCİ
Bazı kendini bilmez, bir şey okumaz, günlük yazılara gözünün ucu ile bakan ve durumdan vazife çıkarmak isteyen şahıslar, parti ve ocaklar gibi benim için kudsiyet arzeden yerlerde Ali Bademci muhalif derlermiş! İşte eski ülkücü, yeni ülkücü, muhalif gibi tamamen bölmeye yönelik nitelendirmeler yanında, unutulan hâin lâfı yerine bir takım mecnunlar da Lejyoner diyerek yeni bir şey daha icâd etmişler! Kendi adıma konuşurum, bunları kim uyduruyorsa, ülkücü kardeşine böyle bir sıfatı kim yakıştırıyorsa şerefsiz ve maksatlı, alçak ve haysiyetsiz bir insandır. Ali Bademci Muhalif ha! Öyle mi? Ne yazık ki Devlet Bahçeli’nin yalâkası diyenler de var, bunlar da şeref ve haysiyetten yoksundur. Ülkücülüğün yanından bile geçmemişlerdir, böyle kişi ülkücü olmaz!
Lejyoner ne demek hiç düşündünüz mü? Çark eden, kıvıran demek! Daha doğrusu kendini dâvâsını ve ordusunu bırakıp, karşı ordularda kendi milletine ve devletine karşı pusu kuran ve bilgilerini satan demek! Tabii olarak kötü durumda olan ve yabancı ordular bünyesinde kendi milleti menfaatı için karşı tarafa geçenlere denir. Biz de Malazgirt gibi savaşlarda böyle çok olay olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda Hitler tarafına geçen Türkistanlılar da öyledir. Bunlara hiçbir diyecek yok. Fakat olur olmaz adamların şimdi böyle bir muzurluğu MHP’ye uygulamasının haysiyetli adamla bağdaşır yanı yoktur.
Evet 1 Kasım sonrası ortaya çıkan sıkıntılar var; bu sıkıntılar karşısında bunalanlar olabilir. Çünkü seçim sonuçlarının böyle olacağını kimse tahmin etmiyordu. Bunların sebeblerini nezaket kuralları içinde ortaya koymak ne yalakalık ne de muhaliflik diye nitelendirilemez! Türkeş Bey’in rahmetli olmasından sonra da Devlet Bey seçilirken bir takım sıkıntılar oldu! Fakat bizler o zaman bile karşısndaki adaylardan birine çekil dedik! Kötülük mü ettik! Ne yapalım erken doğmuşuz ve MHP’nin ilk kuşağıyız! O zamanlar çocuktuk şimdi koca adamlar olduk, torunlara boğulduk! Elbette çeklip gidenler oldu, fakat biz gitmedik, başka partilere gidenler oldu ama kaçmadık, referandumda bir çok ülkücü evet dedi, bizler adam gibi hayır dedik! Kimseden makam mansıp istemedik! Yani kötü mü ettik? Yoğun münakaşalarda müteharrik olmadığımız için muhalif mi oluyoruz! Şahsımız için böyle düşünenler var mıdır bilmiyorum ama Genel Başkana bağlılığımız sorgulanmaktadır, bunu şiddetle redderiz..
Şahsen ve iyi ki delege değilim; politika yapacak kadar zengin ve varlıklı da değilim? Elimde bir kalemim var; 1968’den beri yazarım; Hergün’de olduğu gibi bazan günde bir kaç yazı yazarım. 3000 sayfa neşredilmiş ürünüm vardır ve bunlardan ilki 1974 tarihini taşımaktadır. Şimdi de aynı çalışmaları yapıyorum da, bu yazılar biraz mola yaptırıyor! Öyle muhalif diyen yetkili varsa yarından itibaren yazmam! Elbette partiden bir görev verilirse genel başkandan icazet alırız! Fakat günlük yazılar veya konferanslar için de izin mi isteyelim, çocuk muyuz biz? Evet yazı yazıyoruz ama bunların başlıklarını değil lütfen tamamını okuyun! Parça bölük okuma ile değerlendirme imkânı yoktur. Kitaplarımıza bakın, ne yazılmış ne yapılmak isteniyor? Genel Başkan tarafından görev verilmedikten sonra parti Teşkilâtlerı ve Ocak şubelerine konuşmaya gitmem! Gittiğim yerler bellidir, Üniversiteler, Türk Ocakları, Belediyeler, Vakıflar vs. Mesele bundan ibaret! Buralarda da particlik yapılmaz binlerce ilgili geliyor.
Artık boş işlerden vazgeçmek gerekiyor; Genel Başkanı ilk ziyaretimde icazet istiyeceğim de elimizde bulunsun. Zaten böyle tartışmaların olacağı ortamlara girmem ama şahsen muhalif lâfından alınıyorum. Elbette şahsıma terbiyesini bozan yok. Fakat ülkücülere o lejyoner lafını takanları şiddetle bütün ülküdaşlarımız adına reddediyorum. Her ülkücü liderine bağlıdır, aksini düşünmek fahiş hatadır. Lâkin bizler gibi eli kalem tutanlara müsaade edin de yanlış ve yolunda gitmeyen işleri de görsün ve ortaya koysun. Usulünce ve nezaket kuralları dahilinde konuşalım ve kendi aramızda halledelim. Böyle işleri uyduranlar ülkücü değildir. Bazı kendini bilmezler teşkilât yöneticilerini, bazı çaylak yöneticiler de genel kurul delegelerini tehdid ediyor ve şu belgeyi imzalayın da Kurultay’da kime oy verirseniz verin derlermiş. İsimleri bizde saklıdır, böyle şey olur mu? Genel Başkan kendini savunmaktan aciz mi? Hadi seçimlerde kandırdınız bir daha mı aynı yalan! Ne olacak yani!
Teşkilât terbiyesi görmüş, ülkücülüğü sindirmiş, insanlıktan nasibi almış kimse böyle bir şey yapmaz. İşte gerçek hain ve muhalif onlar bunlar! Kimse alınmasın, kişi duruşundan bellidir. Ya ülkücüyüz yahut değiliz! Bizleri yine uykuya terketmeyin! Ayaklarınızı denk alın! Muhterem Bahçeli hiçbir zaman böyle mülevves işleri tasvip etmez. Tabii olarak özellikle teşkilât mensubu olanlar da bu displine uymak zorundadır.
Muhabbetle.