
MHP’li Yalçın, Namık Kemal Zeybek’in MHP lideri hakkında attığı iftiralara cevap verdi. Yalçın “Bu iddiaları ortaya atan ve bir “oyun uşağı” olan mezkur şahsı ispata davet ediyor aksi takdirde kendisini “at uşaklığı” ile itham edeceğimizi alenen ilan ediyoruz.” dedi.
Yalçın’ın açıklamaları şu şekilde:
Kapı kapı dolaşmaktan artık siyasi rengini ve kimliğini yitirmiş Zeybek soyadlı bir eski bakan, birkaç gündür televizyonlara çıkıp gazetelere demeç vererek MHP Lideri hakkında tümen tümen iftiralar sıralamaktadır.
Bu asılsız ve temelsiz iddialar, yeni değildir. Daha merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in MHP Davası yüzünden hapiste olduğu ve Mevki Hastanesinde tutulduğu dönemde, 80’li yılların başlarında bir mektup dolaştırılarak bu iddia ortaya atılmıştır. Ancak çamur duvarda tutunamamıştır. Bu iddiaları ortaya atan ve bir “oyun uşağı” olan mezkur şahsı ispata davet ediyor aksi takdirde kendisini “at uşaklığı” ile itham edeceğimizi alenen ilan ediyoruz.
Sayın Bahçeli’ye yapıştırılmak istenen MİT ajanı yaftası; kamuoyuna öyle sunulmaktadır ki Genel Başkanımız gayri meşru ve terörist bir örgütün, bir ihanet şebekesinin, bir suç örgütünün mensubuymuş sanırsınız.
Bu iddianın asılsızlığı kadar, onu yeniden gündeme getiren kimsenin kişiliği ve hedefi de önemlidir. Konuyu medyaya taşıyan eski bakan, vaktiyle mensubu bulunduğu Ülkücü Hareketten büyük bir maharet ve kıvraklıkla sıyrılmış ve kendine başka partilerde, başka oluşumlarda çıkar ve mevki aramıştır. Nitekim bulmuştur da… Hatta hükûmetlerinde bakanlık yaptığı partinin yıldızı sönünce daha sonra küçük bir siyasi partinin genel başkanlığına da soyunmuş ancak başarısız olmuştur.
MHP’deki geçmişini mübalağalı cümlelerle anlatan bu eski siyasinin tıyneti hakkında kamuoyunun hafızasını tazelemekte fayda mülahaza ediyoruz. Bu eski bakan, şimdi misyonuna sahip çıkıyor gibi göründüğü MHP ve Alparslan Türkeş’ten 12 Eylül Darbesi’yle ilk uzaklaşan isimlerdendir. Hareketin fikriyatını yeterince benimsememiş ve inancı yeterince sağlamlaşmamış olmalı ki bu şahıs, daha MHP davası Mamak’ta görülürken rahmetli Alparslan Türkeş’e isyan etmiştir. Yargılamalar sırasında tutuklu arkadaşlarımızdan sonra mahkeme salonuna giren Türkeş’e her seferinde tezahüratta bulunulması, sadakat gösterisinde bulunulması üzerine, mahkeme heyeti tedbir almıştır. Merhum Başbuğ, tutuklu arkadaşlarımızdan önce salona alınarak tezahürat yapılması ve slogan atılması önlenmek istenmiştir. Bu durumu protesto eden Alparslan Türkeş de bir süre mahkeme salonuna girmemiştir. Bunun üzerine o sırada Mamak’ta hapiste bulunan bu eski bakan, “Lidersen herkes gibi sen de salona gireceksin!” diye saygısız ve hoyratça isyan bayrağı açmıştır. Tahliye edildikten sonra da başka denizlere yelken açmış, başka kulvarlarda siyasi faaliyetlerini sürdürmüştür. Ülkü pınarının ana kaynağından hızla uzaklaşarak dokusuna, genlerine ve mayasına başka akarsular karıştırmıştır. Bu tiplere başkaca örnek verilebilir. Bunlar parti parti gezdikten sonra tutunamayıp her seferinde yeni arayışlara giren kimselerdir. Buna rağmen bunların defoları Devlet Bahçeli ve camiamız tarafından hoş görülerek zaman zaman MHP’de yeniden siyaset yapma fırsatı da verilmiştir. Ama bunlarla MHP arasında doku uyuşmazlığı yaşandığı görülmüştür.
Hâl böyleyken bu tiplerin kendilerini MHP’nin bir parçasıymış gibi görüp MHP’yi ve Liderini karalayarak konum almaya, yer tutmaya çalışmalarının, yıllarca önce konuşulup gündemden kaldırılmış konuları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp yeniden kamuoyu önüne getirmelerinin elbette bir sebebi vardır.
Hedefleri; “Çamur at izi kalır.” ve “Bir yalanı sürekli söylerseniz bir süre sonra o yalan gerçek sanılmaya başlanır.” gibi klasik yöntemlerden yola çıkarak MHP seçmeninde ve teşkilatlarında olumsuz algı oluşturmak, eğer becerebilirlerse kurultayda karışıklık çıkarmaktır.
Bu başarılabilirse, bir türlü Milliyetçi-Ülkücü Hareketin dokusunun kabul etmediği insanlar suni yöntemlerle MHP’ye monte edilecek ve parti yeniden dizayn edilecektir. MHP rayından çıkarılıp tarihî misyonundan uzaklaştırılacak; renksiz, ilkesiz, içi boşaltılmış, liberal, inançsız ve yüzeysel bir milliyetçilik anlayışı partimize yerleştirilecektir.
Bu gibiler, daha önce görev yaptıkları partilerde ve oluşumlarda Türk milliyetçiliği yaptıklarını iddia etmektedir. Elbette Türk milliyetçiliği kimsenin, hiçbir partinin tekelinde değildir. Ancak şurası unutulmamalıdır ki Milliyetçi-Ülkücü Hareket; Türk milliyetçiliğini, tarihî misyonuna uygun olarak kendine özgü şekilde yorumlamaktadır.
Ülkücülük, Türk milliyetçiliği idealini ahlaki değerler ve Türk töresinden beslenen ilkelerle süsleyen bir siyasi yapılanmadır. Ülkücülük aynı zamanda dünyaya farklı bir pencereden, Türkiye’nin meselelerine farklı bir zaviyeden bakıştır. Bir medeniyet inşası iddiasındaki Türk milliyetçiliğinin gerektirdiği vazgeçilmez değer ve ilkelere iman ölçüsünde sadık kalanlara Ülkücü denir. Ülkücü adı, prensipleri bizzat Alparslan Türkeş tarafından ortaya konmuş bir siyasi mensubiyetin simgesidir. Bu mensubiyet, anlamını ve yerini MHP’de bulmuştur. Ulusalcılık ise milliyetçiliğin maneviyattan yoksun hâlidir. Ülkücü değerlerin içinde kuvvetli bir İslam vurgusu vardır.
Böyle bir siyasi misyonun 46 yıldır temsilcisi olan siyasi parti dururken başka kapılarda gelecek arayanlar, kendi kaplarınca veya bulundukları partinin misyonu elverdiği ölçüde milliyetçi olabilirler ancak asla Ülkücü olarak kalamazlar. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in partisi MHP’dir. Zaten merhum Başbuğumuz da bu gerçekten hareketle “Ülkücü MHP’de olur.” demiş, böylece MHP’den ayrılıp başka parti ve oluşumlara kapılananların Ülkücü Hareketle ilgilerinin kalmadığını vurgulamak istemiştir.
Şu anda AKP’ye alternatif tek köklü siyasi oluşum MHP’dir. 1 Kasım Seçimlerinin olumsuz sonuçlarına rağmen MHP, belirleyici ve dominant siyasi konumunu muhafaza etmektedir. MHP’ye rağmen ülkede rejimi ve Cumhuriyet’i dönüştürmenin mümkün olmadığı görülmektedir. O bakımdan bu gibiler, önce MHP’yi ele geçirmeyi, bunu başaramazlarsa yeni bir siyasi oluşum etrafında toplanmayı hedeflemektedir. MHP Lideri Devlet Bahçeli daha önce, 5. bir siyasi partinin teşekkül edebileceği ihtimalinden söz ederken bu hususu öngörmüştür. İşte şimdi MHP Liderinin isabetli öngörüleri gerçekleşmektedir. Yeni oluşum peşindeki bazı çevreler harekete geçmiş, kendilerine ilk hedef olarak MHP’yi seçmişlerdir.
Nitekim dün bir gazetede yer alan haberde, MHP’yi hedef alan siyasi senaryolara değinilmiş; yeni oluşum peşindeki kimselerin arasında AKP’li üç dönemliklerin de yer aldığı iddia edilmiştir. Gazetenin dillendirdiği senaryolara göre, Anayasa değişikliği ve Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin gerçekleşmesi için AKP’nin ihtiyacı olan en az 14 milletvekili desteği de MHP’de planlanan dönüşümü hayata geçirerek sağlanmak istenmektedir.
Bu vesileyle, MHP’ye sızmaya heveslenenlere hatırlatalım: Milliyetçi-Ülkücü Hareket, içine yabancı kaynakların karışmadığı bir pınar suyudur. Bu pınarın suyuna her akarsudan karıştırıldığı takdirde, menbaındaki hâlinden giderek uzaklaşacak, bozulacaktır. Kaynağı, yapısı ve dokusu değişen bir pınar suyunun yeniden eskisi gibi olması mümkün değildir. Ayrıca Milliyetçi-Ülkücü Hareket, dokusuna uymayan yama ve ekleri de reddedecektir.
MHP’yle ilgili ütopik planlarını hayata geçirmek için gayret sarf edenler, meydanın boş olduğunu sanmaktadır. MHP yönetiminin, teşkilatlarının ve camiamızın da elleri armut toplamamaktadır. Partimiz; siyasi oyunlara karşı her zamankinden daha hazırlıklı, daha uyanık ve teyakkuzdadır. MHP hem kendi sorunlarını çözecek hem de dışarıdan gelen hamleleri savuşturacak güçtedir. MHP’yi darı ambarı, özgül ağırlığını da yorgan zannederek koltuk ve ikbal rüyasına yatanlar; uyandıklarında ellerinin boş kaldığını görecekler; kendilerine, maya ve kursaklarına uygun yemlikler bulmak zorunda kalacaklardır.