
Ali BADEMCİ
“Ağabeylik” kurumu gerçekten mevta oldu; fakat şu “Aksakal” geleneğini devam ettirmek lâzım. Tabii olarak bu adla ortaya çıkanların da çok dikkatli olması ve aralarına, “Kirlisakallar”ı, popülistleri, muhbirleri, kimlik problemleri olanları, ırz düşmanlarını sokmamaları gerekiyor! Şu ana kadar böyle bir hatâ yapılmış değil! Bütün bildirilerini gördüm; haklı da olsalar Bahçeli’ye bu kadar yüklenmeleri gerekmiyor. Elbette şu fakir de bir “Aksakal”dır ve fiziki anlamda da bu doğrudur, Cumaa günü toplantıları varmış, Kurul adına Prof. Dr. Gürol BANGER dostum şu fakiri de davet buyurmuşlar; fakat gelemem, çünkü herkesten çok değişik bir anlayışla Sayın Bahçeli’nin yanındayım ve ona dua ediyorum. Yukarıdan beri anlattıklarımda bazıları hariç herkesi de çok seviyorum. Elbette ülkücü hareket bu girdabı da aşacaktır. Fakat hedeflerinizi mutlaka notlarınız arasından seçin; çünkü artık yanılmamamız gerekiyor; ömrümüz bitiyor, yaşımız geçiyor! Tam “Aksakal ve Ağabey” hakkını vermeliyiz.
Arasıra gereksiz işleri olsa da milliyetçilik ve ülkücülük tarihinde “Ağabeylik” kurumunun ortaya koyduğu pek önemli işler olmuştur. Bunlar ilk milliyetçilerdi; onlara baştan beri saygı duyulurdu. Bu müessese bir devr-i daimdi. “Aksakallar” ise ülkücü hareket içinde saçlarını ağartan ilk ülkücü şefler anlamına geliyordu. Sağolsun Devlet Bahçeli 19 seneyi deviren Genel Başkanlık döneminde “Ağabeylik” müessesini kaldırdığı gibi kendi kuşağı “Ağabeyler”i ve akranlarını da çevresinden sildi attı. Bu işi bilerek mi yaptı, yaksa siyaset böyle mi gerektirdi, elbette çok iyi bilmiyoruz. İşte geldik aha gidiyoruz! Birçoklarımız göçtü bile! Elbette kendilerine âcil şifa diliyoruz ama bizim yolumuz mezara kendinden daha yakın! Ondan fazla eziyet çektiğimiz malûmdur! Yanındakiler ise hiç ölmeyecekmiş gibi koltuklarına yapışmış da dünya omurlarında değil! Elbette öte tarafta Türkeş ile buluşup hesap vereceğiz; ama Sayın Bahçeli bizleri bozuk para harcadığı için çok sıkışacağı şimdiden belli ve karnesi kötü! O tembel, hilekâr, haylaz sınıftan bir türlü çıkamadı! Yıllarca seks manyaklarına, hırsızlara, üç kağıtçılara nasıl dayandı bilmiyorum! Maalesef bizler hâlâ ona toz konduramayız! Ne yapalım ne de olsa hem kuşağımız hem de toprağımız! Müsaade edin de bu konuda sizlerden ayrı düşünelim; sakın ha yalâka falan demeyin; çünkü artık yalayacak bir şey yok, bir daha da zor ele geçer!
Bizim “Ağabeyler”in çoğu kariyer sahibi ve MHP’li Hükümetler’de başta bakanlık olmak üzere çok yüksek devlet görevlerinde bulundular! Şükür Allah’a işim düşmedi ama çok insan kapıdan giremedik diye şikâyet eder! Doğru mu, bilemiyoruz ama iddialara ait hâtıralar böyle! Mutlak olarak bunların hepsi adam gibi “Ağabey” değildi, birçoğu da maalesef hırsızdı; “Yüce Divan” da yarım yamalak hesap verenler de oldu! İlginçtir ki Sayın Bahçeli bunları “Aklandı” diye yanına alırken ötekilerinin keskin kılıçla kafalarını uçurdu! Bunlar yazan, çizen ve hâlâ fikir üreten insanlardı; çoğu da kendisi gibi “Hırka” giymiş “Akademisyen”di! Dolayısıyla fikir adamı kalmadı ve çözülmesi gereken meselelere sahip çıkan da olmadı! Hayret ediyoruz ki Genel Başkan’ın 300 “Hırkalı”sı varmış, bunlar ne yapar? Ülkenin ve milliyetçiliğin devâsa meseleleri hakkında ne düşünürler? Hükümet teşviki ile şu akademisyenler bildirisine karşı bir bildiri geldi ama önceden neden düşünmediler de PKK beyannamesini beklediler? Bu hususu anlamak mümkün mü? Böyle bir durum Türkeş Bey zamanında olsaydı yer yerinden oynar, dünyanın yazısı yazılır, nümayişler yapılır, “Cüppeli Haydutlar” diye ülke inletilirdi! Şimdi ülkücülük bu işin neresinde? Maaşallah MKYK hep akademisyen, bu arkadaşlar ne yapar? Partide çocuklarını ders mi çalıştırırlar! Ne yapar ne? Bir anlatın bakalım?
Vallâhi iktidar işini biliyor, ülke meselelerinde karıncadan bile yararlanıyor, hemen ziyaret edip değişik görüşleri alıyorlar. Onlar fikir üretenin kimliğine bakmıyorlar! Yeter ki kafası boş politize adamlar olmasın! Bizim eski ağabeyler yazıyorlar, mutlaka takdirle karşılamak gerekiyor! Fakat siyasetin iç meselelerinde çok tabana vuruyorlar! Buna gerek var mı? Yan kuruluşlara da karşı vaziyet almışlar; dolayısıyla fikirleri kitlelere ulaşamıyor! Maalesef kadre uğradıklarının hıncı ile çok hatâ yapıyorlar! Bazen kendileri, ile barışıyorlar ama yine de üzerlerine vazife olmayan konularda öte beriyi kırıp dökmekten vazgeçmiyorlar! Allah aşkına 19 yıllık Bahçeli idaresi yıllarında kadre uğramayan var mı? Kim ne derse desin siyaseten çok kızdık ve eleştirdik ama Tuğrul’un söylediklerini bir daha düşünün? Bize mevcut problemin çözümü için baş vuranlara aman birbirinizi kırmayın demekten başka bir şey yapamıyoruz! Fakat MHP’nin baykuşları kendi aralarında anlaşmazlığa çözüm bulacaklarına birbirini döğdürüyorlar! Bu döğme işine girenlerin “Serserilik”le nasıl sonuç alınacağına akıl erdirmek mümkün mü? Hiç ülkücülükte böyle bir şey yazar mı? Sayın Bahçeli’ye aynı şey yapılmıştı da “Koca Başbuğ” a tepki koymadık mı? Ve kendileri de sonunda yapılan yanlışlığı anladılar!
“Ağabeylik” kurumu gerçekten mevta oldu; fakat şu “Aksakal” geleneğini devam ettirmek lâzım. Tabii olarak bu adla ortaya çıkanların da çok dikkatli olması ve aralarına, “Kirlisakallar”ı, popülistleri, muhbirleri, kimlik problemleri olanları, ırz düşmanlarını sokmamaları gerekiyor! Şu ana kadar böyle bir hatâ yapılmış değil! Bütün bildirilerini gördüm; haklı da olsalar Bahçeli’ye bu kadar yüklenmeleri gerekmiyor. Elbette şu fakir da bir “Aksakal”dır ve fiziki anlamda da bu doğrudur, Cuma günü toplantıları varmış, Kurul adına Prof. Dr. Gürol BANGER dostum şu fakiri de davet buyurmuşlar; fakat gelemem, çünkü herkesten çok değişik bir anlayışla Sayın Bahçeli’nin yanındayım ve ona dua ediyorum. Yukarıdan beri anlattıklarımda bazıları hariç herkesi de çok seviyorum. Elbette ülkücü hareket bu girdabı da aşacaktır. Fakat hedeflerinizi mutlaka notlarınız arasından seçin; çünkü artık yanılmamamız gerekiyor; ömrümüz bitiyor, yaşımız geçiyor! Tam “Aksakal ve Ağabey” hakkını vermeliyiz.
Selâm, sevgi, muhabbet ve bereket beklentisi ile.