Ali BADEMCİ
Bütün bunlara karşılık en tutarlı sözleri Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylüyor. Çünkü milli olan yegâne söylemler bunlardır. Netice alınır veya alınmaz fakat Türkiye’ye karşı başka bir tercih bırakılmamış ve bütün güçler Rusya’da dâhil ABD projeleri üzerinde ittifak etmiştir. Aslında akıllı solcular ve Türkiye’nin bağımsızlığını savunan milliyetçiler açık bir şekilde bu görüşleri desteklemelidir.
Ülkemizdeki ayrılıkçı PKK terörü sınırlarımız dışında açtığı şube ile uluslararası duruma gelmiştir. Herhalde bu işin çıkış yolu aynen Irak’ta olduğu gibi ya mevcut durumu kabullenmek yahut da kendimize göre tamamen bağımsız politikalar ortaya koymaktır. İkinci şık Türkiye’nin dünyaya meydan okuyarak Suriye’ye tek başına müdahale etmesidir. Ülkede kamuoyu, başta aydınlar olmak üzere, savaş anlamına gelecek müdahaleye şiddetle karşı! Kamuoyu genel olarak sanki PKK’nın siyasi temsilcisi HDP’nin yolundaymış gibi; bilerek veya bilmeyerek savaş karşıtlığı bu duruma gelmiş bulunmaktadır. Ayrıca iktidar partisi içinde çıkarılan münakaşalar da elbette böyle kararsızlığın göstergesidir. CHP ve MHP teröre karşı hükümetin yanında olduğunu açıklamıştır; fakat bu açıklama hiçbir şekilde Suriye’ye müdahale anlamında bir destek değildir. Kaldı ki iki muhalefet partisi açık açık “Savaş vatanın kaybıdır” gibi açıklamalarda bulunmuştur.
Aslında ABD Minsk’de Suriye politikasını değiştirerek Türkiye’den ayrılmış ve Rusya’ya yanaşmıştır. Dolayısiyle dünya devletlerinde Suriye’nin geleceği ile ilgili olarak Türkiye’den başka değişik düşünen devlet bulunmamaktadır. ABD’ye PYD’nin terör örgütü olduğunu kabul ettiremememizin gerçek sebebi budur. Bizim hükümetin restleri de çok inandırıcı bulunmuyor, çünkü dış destekten tamamen yoksundur. Türkiye herşeye rağmen Suriye’ye girerse elbette örgüt militanlarının düzenli ordu karşısında başarılı olması mümkün değildir. Rusya’nın hava desteği de bu işte insan kaybına rağmen önleyici olamaz; bir dünya harbine de kimse cesaret edemez! Rusya’nın Türkiye’ye karşı olağanüstü bir savaşa girmesi de olası görülmüyor!
İşin gireceği mecra bellidir; PYD gibi düşük profilli bir güç karşısında sessiz kalan IŞİD gibi uluslararası bir güç Türkiye gibi bir güç ortaya çıktıktan sonra bütün gücü ile bu tarafa yöneltilecek ve ABD tarafından işleri kolaylaştırılacaktır. Dünya öteden beri IŞİD – ABD kurgusundan şüphe etmektedir. En azından ABD koalisyon uçaklarını durduracaktır. ABD’nin öteden beri istediği budur ve o safhada Suudi de devreye girecektir! İşte o zaman artık PKK ve PYD tıpkı ilk dünya savaşında olduğu gibi arkadan vurmaya başlayacak ve Türk askerinin kazanımlarını yeni vatan diye sahiplenmeye çalışacaktır! Esad böyle bir duruma dünden razıdır, çünkü kolaylıkla Kuzey Doğu Suriye’yi Kürtler ve IŞİD’e kendiliğinden teslim etmişti.
Şu anda dikine Afrin ve Halep Ovası bomboştur; burada yüzlerce Türk köyü var, hafif bir IŞİD hakimiyeti; Kuzey Batıda ise Afrin Kürt hareketi bulunuyor. Şu anda bile rahatlıkla Cilvegözü – Halep arasında gidip-gelebilirsiniz! Herhangi bir tehlike olacağını sanmıyoruz! Halep içinde zaman zaman tıpkı Türkiye’de olduğu gibi mahalle savaşları var! Bu savaşlar Türkmenler ve Kürtler arasında yerli halk veya aile savaşlarıdır! Buralarda köy desteğini de düşünürseniz Türk çoğunluğu olduğunu ve basit bir yardımla PYD güçlerini yendiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz!
Şu anda ABD ve Rusya desteğinde Kürtler ne yapacağını şaşırmıştır. Bir veya birkaç cephe Türkiye’de var, Afrin’e doğru ikinci cephe, elbette Halep olayları üçüncü cephedir. Bu bölgede bu kadar Kürt bulunmuyor; o sebeble ABD de 8000 kişilik yardımda bulunmuş! Sırp nişancılar da işte buralardan geliyor! Türkiye Suriye’ye müdahale etmezse senaryo zaten ilk yazılıma uygun olarak devam ediyor ve dünyaya kafa tutan IŞİD Kürtler karşısında nasılsa aciz kalıyor ve Kuzey Suriye’de daha evvel ele geçirdiği yerleri bir bir PYD’ye devrediyor!
Şu yazılarda kurgu yok, komplo teorileri de bulunmuyor; fakat aşikar bir tarzda oyun devam ediyor! Bu oyun dünyanın oyunu; hiç kimse Türkiye’nin yanında olduğunu açıklarken samimi hareket etmiyor! Yapılmak istenen şey bellidir; Irak’da Barzani’yi nasıl kabul ettiyseniz şimdi de PKK’nın yan kuruluşu PYD’yi kabul edeceksiniz! Eski Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanlarından Abduıllah Gül tam bir Amerikan ağzı ile Türkiye’nin cumhuriyet tarihinin en ağır bunalımından geçtiğini ifâde ediyor ve Hükümet’e karşı da aba altından sopa göstermekten geri kalmıyor. Dolayısiyle on beş seneden beri bu ülkeyi idare edenler de bunalımdan bahsederken sorumluluk kabul etmiyor.
Bütün bunlara karşılık en tutarlı sözleri Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylüyor. Çünkü milli olan yegâne söylemler bunlardır. Netice alınır veya alınmaz fakat Türkiye’ye karşı başka bir tercih bırakılmamış ve bütün güçler Rusya’da dâhil ABD projeleri üzerinde ittifak etmiştir. Aslında akıllı solcular ve Türkiye’nin bağımsızlığını savunan milliyetçiler açık bir şekilde bu görüşleri desteklemelidir.
Devlet ve Ordumuz’a dua ile.