
Ali BADEMCİ
Türkiye Rıza Zarrab ve âilesini adam gibi korumak zorundadır; bizim yasalarımıza göre suçu varsa elbette yargılanmalıdır ve bu iş bizim iç meselemizdir. Bu hususta “Cemaat” gibi ABD’den talimat almaya ve onların siyasetini uygulamaya gerek var mıdır! Ecevit haşhaş ekimini ABD’ye uyarak ve üç kuruş da para alarak yasakladı; fakat aynı sözü veren İran, Afganistan, Hindistan, Pakistan ve terör örgütleri bu işe devam ediyor! Bu yönü ile Ecevit ABD’nin kıymetlisidir; o namerdin bağımlıları da bizler değil batılı veya ABD’lilerdi! Devletlerarası münasebetlerde asabiyet olmaz, daima öfke ile kalkan zararla oturur, daha sakin düşünmeliyiz’
Şu günlerde Türkiye’nin gündemi Tebriz’li ve Türk asıllı Rıza Zarrab! “Paralel Yapı” denilen uluslararası dini örgütün bir numaralı düşmanı! Bir kere şu Cemaat denen, bizim merhamet duygularımız ve temiz dindarlığımızın ortaya çıkardığı kara yumak, uluslararası her dini hareket gibi Türkî’yi “Irkî” sayan bir siyaset didişmesinde Zarraf’ı deşifre etti ve adam Türk kamuoyunun düşmanı olarak ilân edildi! 2010 yılından beri babası ve kardeşleri ile birlikte Türkiye’de yaşıyor ve âile çifte vatandaşlık taşıyor! Bakan çocukları ile herşeyden evvel yaşıt olduğu için arkadaşlık yapmış, aralarında bir muamma olan para ilişkileri de mutlaka vardır! Fakat bütün bunlardan önce, İran Devleti’nin her Azerbaycan Türk’ü gibi bu aileyi de ağır cezalarla ülkesinden tecrit ettiği bir gerçek! Herhalde İran’ın Şiî Halifesi Humeyni’ye karşılık Türkiye Sünnî Halifeliği gibi uluslararası bir kurgunun baş aktörü Fethullah Gülen’in ilk düşmanlığı da buradan geliyor. Şimdi ABD çok sinirli; herhalde siyasetinde aksaklıklar oldu! Bu kadar incelikleri bilemiyoruz!
Öyle sanıldığı gibi Cumhurbaşkanı Zarrab’ın âile dostu falan değil; kendi kendimize laf icad ediyoruz. Çünkü 19 Mart 2014 günü MİT’den Zarraf âilesinin Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgili geniş bir rapor istemiştir. Bu haber gazetelerde yer aldı; fakat Kılıçdaroğlu’nun bağırtı ve çığırtıları arasında çok anlaşılamadı. Habere uluslararası basın da yer vermiş ki erişim mümkün! Rıza 1983 Tebriz doğumlu, âile yıllardan beri İran ve Arap ülkeleri arasında altın ticareti yapıyor; Dubai’de faaliyet göstermişler; öyle bir noktaya gelinmiş ki aileyi artık İran’ın şerrinden korumak mümkün olmayınca Türkiye’ye gelmişler ve birkaç uluslararası firma kurarak işlerine devam etmişler! İran’da ne yapmışlar bilmiyoruz adam hiç olmazsa bize göre suçlu olup olmadıklarına karar vermek için İran’ın tavrı yetmiyor mu? Âile hâlâ idamlıklar listesinde; bu yönü ile cemaat İran ile işbirliği yapıyor gibi bir sonuç ortaya çıkıyor!
Rıza aslında şarkı ve Türkü güftesi yazan ve siyasetten anlamayan tam bir Tebriz çocuğu! İran’da yine Azeri bir sevgilisi varmış ama mekân değişikliğinden sonra E. Gündeş’e kafayı takmış ve onunla evlenmişler, işte bildiğiniz gibi bir de kızları olmuş! Esas iştigal konuları “Sarraflık” olan aile geleneğinde her Azerbaycanlı gibi heyecanlı bir siyaset olabilir! Aile 1996’dan beri Dubai’de yaşıyormuş ama işte kader yollarını Türkiye’ye çıkarmış ve Baba Sarraf ile Kardeş Sarraf da Türkiyeli olmuşlar! İran’da suçları esasında siyasi, fakat dünyaya ilân edilen “Kara para aklamak ve altın ticaretinde suiistimaller yapmak, ABD’ye göre en gülün taraf da ambargoyu delmek! Bana ne ambargodan, kuralı ben mi koydum ben koruyacağım! Bunlar ne anlama geliyor! Kimin parasını aklamaya çalışıyorlar, bunları anlayabilmiş değiliz! Elimizde beynelmilel siyasetin “Cemaat” ifşaatından başka bir şey yok! Elbette ülkeler ve devletler arasında ekonomik rekabet siyaset ortaya çıktığından beri daima olagelmiştir! Bu durumda bizler İran ve Cemaat değil, ülkemiz kaynaklarına inanmak ve varsa devlet siyasetinin yanında yer almak zorundayız. Öyle anlaşılıyor ki bu mesele 17-25 Aralık İhtilâli’nden farklı sebeplere dayanmaktadır. Tarih çoğu zaman suçlu ilân ettiği insanları bir süre sonra kahraman yapabilmektedir.
Elimizdeki bilgilere göre Rıza Sarraf hiç de günah keçisi yapılacak bir adam değildir; en ağır isnat Türkiye’de rüşvet verdiğidir! Bütün işadamları devlet ile iç içedir; çünkü ekonominin patronu devlettir! Normal mi elbette doğru değil ama bunları da tam olarak bilmiyoruz! İran’ın kuyruk acısı fazla olduğuna göre demek onların kayıpları çok fazla; bundan bize ne, biz İran ekonomisi ve siyasetinin bekçisi miyiz? İran’da 40 milyon Azerbaycan Türkü’nün tamamı potansiyel suçludur; bunu yeni mi öğreniyoruz! Ülkeler arasında iç yasalara sığınmak ve bu yasalara göre kararlar vermek başkaları için uyulması gereken bir husus değildir! Her ülkenin vatandaşları ancak bu yasalara bağlı kalabilir! Rıza ve âilesi İran’da suçlu ise bizi neden bu kadar ilgilendiriyor! Benzer işler çok yakın zamanda dünya siyasetinde görülmüştür; üstelik devletler birçok zamanlarda kendi iç yasaları ile bunları korumaktadır! Elbette bu işin aslı da ekonomik çıkarlara dayanıyor! Avrupa ve ABD’de dünya kadar gizli hesaplar vardır ve buralarda dünyanın gizli serveti ilgili ülkeler tarafından kullanılmaktadır!
Türkiye Rıza Zarrab ve âilesini adam gibi korumak zorundadır; bizim yasalarımıza göre suçu varsa elbette yargılanmalıdır ve bu iş bizim iç meselemizdir. Bu hususta “Cemaat” gibi ABD’den talimat almaya ve onların siyasetini uygulamaya gerek var mıdır! Ecevit haşhaş ekimini ABD’ye uyarak ve üç kuruş da para alarak yasakladı; fakat aynı sözü veren İran, Afganistan, Hindistan, Pakistan ve terör örgütleri bu işe devam ediyor! Bu yönü ile Ecevit ABD’nin kıymetlisidir; o namerdin bağımlıları da bizler değil batılı veya ABD’lilerdi! Devletlerarası münasebetlerde asabiyet olmaz, daima öfke ile kalkan zararla oturur, daha sakin düşünmeliyiz’
Muhabbetle.