Safter TANIK
-18-
1958-Mayıs/1960 Dönemi Önemli Sanayi Yatırımları
1958’de; Kırıkkale Dinamit Fabrikası, Adıyaman Pamuklu Dokuma Fabrikası, Balıkesir Çimento Fabrikası, Burdur Şeker Fabrikası, Aydın Kumaş Fabrikası, Antalya Ferrokrom Fabrikası, Pınarhisar Çimento Fabrikası, Dimeks Meyve Suyu Fabrikası, 1959’da; Elazığ-Altınova Çimento Fabrikası, Ford Otosan Otomobil ve Kamyon Fabrikası, 1960’ta; Rize-Taşlıdere Çay Fabrikası, Çorum Alapala Makine Sanayi işletmeye alındı.
1958’de; ATAŞ Rafinerisi, İzmit Sümerbank-Mannesmann Boru Fabrikası (tevsii yatırımı), Ankara Şeker Fabrikası, 1959’da; Çayırova Cam Fabrikası, 1960’ta; İPRAŞ Rafinerisi, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları, Bergama Dokuma Fabrikası, Manisa Dokuma Fabrikası, Denizli Dokuma Fabrikası, Eskişehir Yem Fabrikası, Eskişehir Beton Travers Fabrikası temeli atıldı.
Öne Çıkan Yerli ve Yabancı Sermaye Grupları
1958’de; Koç grubu, Siemens ile “SİMKO” şirketini kurdu. Deva İlaç ve Türk Roche, kuruldu.
Asım Kocabıyık; Borusan boru, Durmuş Yaşar; DYO Boya, Sadık Özgür; Kale Kilit ile ismini duyurdu.
1959’da, Koç grubu içinde yer alan Arçelik; “Arçelik” markası altında, çamaşır makinesi üretimine geçti.
Mazhar Zorlu; Ege Plastik, Zeki Başeskioğlu; Zeki Triko ile sektöründe bir ilk oldu.
Pfizer, Sandoz, Glaxo Smıth Kline, Bayer gibi; ilaç ve kimya alanında birer dev olan şirketler, Türkiye’ye geldi.
İlaç sektörünün duayenlerinden biri olarak kabul edilen Kaya Turgut; Fako İlaç şirketini kurdu.
1960’ta, Koç grubu içinde yer alan Arçelik; “Arçelik” markası altında buzdolabı üretimine geçerken, Ford Otosan; “Ford Consul” markasıyla otomobil, “Ford Thames” markasıyla da kamyon-kamyonet montajına başladı.
Carlo Erba, Abbott, Türk Hoechst, Wyeth, Wander-Cıba gibi küresel ilaç şirketleri; Türkiye’ye geldi, Atabay, Etem Pertev yerli ilaç şirketleri kuruldu.
Menderes’in Sanayi Karnesi
Menderes; 1950-1953, 1954-1957, 1958-Mayıs 1960 olmak üzere; üç farklı dönemde, 3 farklı ekonomi ve sanayi politikası izledi.
1950-1953 dönemi
Marshall ve ABD kredileri ile ekonomiye bir ivme kazandırdı. Tüketim-rant-borçlanmaya dayalı liberal ekonomik politikası; döviz rezervinin erimesi, kredilerin kesilmesi ile çıkmaza girdi. Devalüasyon dayatması sonucu; Dünya Bankası ile arası açıldı, bir daha da düzelmedi.
Sanayileşmeyi; yerli ve yabancı sermayeye bıraktı. Tüm teşvik ve KİT sübvansiyonuna rağmen, yerli sermaye; yetersiz, yabancı sermaye; ilgisiz kaldı, KİT’ler de verimli kuruluşlar olmaktan uzaklaştı.
1954-1957 dönemi
1953 sonu ile 1954’te ödenmeyen ithalat bedelleri için; uluslararası banka ve şirketlere devlet garantisi vererek, mali krize çözüm getirdi. Sürekli başvurulan uluslararası banka ve şirket kredileri ile ekonomiye bir canlılık kazandırdı. Bunların; “buraya kadar” demesi sonucu da Ağustos 1958 Mali Krizi yaşandı.
Sanayileşmede; KİT’leri devreye sokması ile yerli sermaye yatırımı hız kazandı. Şeker-tekstil-çimento sanayiinde; kapasite fazlası oluşurken, temel-ara ve yatırım malları sıkıntısı çekildi. Bu da; O’na, öteden beri İhmal ettiği, yassı metal-petrol rafineri yatırımını hatırlattı
1958-Mayıs 1960 dönemi
Ağustos 1958’de, Türk Lirası; % 68,9 oranında devalüe edildi, çoklu kur rejimine geçildi. Ancak; çoklu kur rejimi, IMF’nin güdümündeki OECD tarafından soğuk karşılandı.
Zira her ne kadar, ihracata ödenen prim ve ithalata uygulanan vergi ile 1 dolar = 9 TL oldu ise de; resmi kur, 1 dolar = 2,8 TL’nda kaldı. OECD ise; resmi kurun, “1 dolar = 9 TL” olmasını istiyordu. Bununla birlikte; 420 milyon dolarlık borç, yeniden yapılandırılarak takside bağlandı; 359 milyon dolarlık ilave kredi limiti de tahsis edildi.
Sanayileşmede; gıda ve tekstilden, beyaz eşya ve montaj da olsa otomotiv sanayine geçildi. Geç kalınsa bile Ereğli, ATAŞ ve İPRAŞ tesislerinin temeli atıldı.
Gündeme Damgasını Vuran Olaylar
26 Aralık 1957;
Aralarında, ihbarcı Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu olmak üzere; biri emekli, 9 subay; “darbe için örgüt kurmak” suçlaması ile tutuklandı.
Tarihe, “9 subay olayı” diye geçen dava; 66. Tümen Komutanı Tüm General Cemal Tural başkanlığında, 26 Mayıs 1958’de başladı ve 6 ay sürdü.
Dava sonucunda; Albay İbrahim Barut, Albay Naci Aşkun, Yarbay Faruk Güventürk, Binbaşı Asım Ural, Binbaşı Ata Tan, Yüzbaşı Kazım Özfırat, Yüzbaşı Hasan Sabuncu ve Emekli Subay Cemal Yıldırım’ın beraatine, muvazzaf subayların; orduya dönüşüne, İhbarcı Binbaşı
Samet Kuşçu’nun ise; asılsız ihbar nedeni ile 2 yıl hapsine karar verildi.
08 Haziran 1958
Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen Kıbrıs Mitingi’ne 300.000 kişi katıldı, İngiltere ve ABD kınandı, Taksim istendi.
14 Temmuz 1958
Irak’ta; askeri darbe oldu, Kral II. Faysal ve Başbakan Nuri Said Paşa ile aile çevresi öldürüldü, Bağdat Paktı çöktü.
20 Temmuz 1958
Kıbrıs’ta, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu.
04 Ağustos 1958
Türk Lirası; % 68,9 oranında devalüe edildi, çoklu kur rejimine geçildi.
06 Eylül 1958
Menderes, Balıkesir’de yaptığı konuşmada; muhalefeti, “halkı ihtilale kışkırtmakla” suçladı.
07 Eylül 1958
İnönü; mecliste yaptığı konuşmada, “sehpalar kurulursa, nasıl işleyeceğini kimse bilemez” dedi.
07 Ekim 1958
Muhalefet, “Güç Birliği Cephesi’ni” kurdu.
12 Ekim 1958
“Vatan Cephesi’nin” kurulduğu ilan edildi.
01 Ocak 1959
Kıbrıs konusunda, Türkiye; “Taksim”, Yunanistan; “Enosis” tezinden vazgeçti, Kıbrıs’ta; iki toplumlu bir cumhuriyetin kurulması kararlaştırıldı.
16 Ocak 1959
Darbeye teşebbüs suçlaması ile General Necati Tarcan ve Talat Aydemir grubundan, 9 subay tutuklandı.
17 Şubat 1959
Menderes’in başkanlığında Türk heyetini taşıyan Türk Hava Yolları’na ait uçak; Londra yakınındaki Gatwick Havalimanı’na inişi sırasında, sis nedeni ile kaza yaptı. Eski bakanlardan Kemal Zeytinoğlu dâhil 17 kişi hayatını kaybederken, Adnan Menderes ve 4 arkadaşı yaralı olarak kurtarıldı.
19 Şubat 1959
Kıbrıs konusunda; Londra Antlaşması imzalandı, Türkiye; garantör devlet sıfatını kazandı.
27 Şubat 1959
Memur maşlarına; % 100 oranında, zam yapıldı.
17 Temmuz 1959
Almanya Ekonomi Bakanı Ludwig Erhard, Türkiye’ye geldi.
31 Temmuz 1959
Menderes; Avrupa Ekonomik Topluluğu’na, (bugünkü AB’ye) ortaklık için ilk resmi başvuruyu yaptı.
01 Eylül 1959
OECD ile yapılan, 600 milyon dolarlık kredi görüşmesi sonuçsuz kaldı.
07 Kasım 1959
Osman Bölükbaşı’na; “Meclisin manevi şahsiyetini tahkir ettiği” ileri sürülerek, 10 ay hapis cezası verildi.
14 Mart 1960
Türkiye-SSCB ticaret anlaşması imzalandı.
07 Nisan 1960
Muhalefet ve basın aleyhinde; ileri sürülen iddia, isnat ve suçları araştırmak üzere; bir soruşturma komisyonunun kurulması, mecliste kabul edildi.
12 Nisan 1960
SSCB; Menderes’i, Temmuz ayı içinde, Moskova’ya davet etti.
16 Nisan 1960
Tahkikat Komisyonu tartışması, büyüdü. Emekli general ve amirallerden oluşan 14 kişilik bir heyet; İstanbul’da, İnönü’yü ziyaret etti.
18 Nisan 1960
“Tahkikat Komisyonu” kuruldu.
27 Nisan 1960
Tahkikat Komisyonu’nun görev ve yetkilerini tanımlayan yasa tasarısı, meclisten geçti. Tasarıyı sert bir şekilde eleştiren İnönü’ye, 12 oturum olmak üzere meclisten uzaklaştırma cezası verildi.
28 Nisan 1960
Öğrenciler; Ankara ve İstanbul’da gösteri yürüyüşleri yaptılar, her iki şehirde sıkıyönetim ilan edildi, Ankara ve İstanbul Üniversitesi’nde bir ay süre ile öğretime ara verildi.
11 Mayıs 1960
Meclis, devam eden öğrenci gösterileri ve tartışmalar nedeniyle oturumlara 10 gün ara verdi.
24 Mayıs 1960
Menderes; Yunanistan gezisini erteledi, “ülkenin içinde bulunduğu durum ve sorunları halka açıklamak üzere yurt gezisini sürdüreceğini” söyledi.
27 Mayıs 1960
Kurmay Albay Alparslan Türkeş, Ankara Radyosu’nda; sabah, saat; 4.36’da, yaptığı bir konuşma ile “ Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır” dedi.
27 Mayıs; sebep değil, sonuçtur.
Menderes, popülist ve pragmatik özellikte bir liderdi. Yani bir plan ve program dâhilinde hareket eden değil, zaman ve şartlara göre; farklı, birbirine zıt, bir tutum ve davranış sergileyen bir siyasetçi idi.
Milli hedef ve ülke gerçeklerine aykırı popülist politikalar ile kendisi için bir şans olarak kabul edilen bol kaynağı hoyratça kullandı, halkı yanına çekmeyi başardı. Ancak, 1954 ve 1958 Mali Krizi; O’na, milli hedef ve ülke gerçeklerini hatırlattı.
Her mahallede bir milyoner yaratamadı ise de; gün geçtikçe sayısı artan, güçlenen, özgüvene sahip, ayakları üzerinde durabilen bir müteşebbis grubunun ortaya çıkmasına vesile oldu.
Yolsuzluk ve adam kayırma; toplumda bölünmeye yol açarken, siyasi kutuplaşma ve gerginliği tırmandırdı.
Önceleri, kendisini bir umut olarak gören; aydın, sivil ve askeri bürokrasi çevresindeki desteği, zaman içinde kaybetti. 1959’daki % 100’lük maaş zammı bile, bunu değiştiremedi.
ABD Başkanı Eisenhower’in gaz vermesi ile üstlendiği “Bağdat Paktı Projesi’nde” başarısız oldu. SSCB’nin, Suriye ile ilişkiye girmesine yol açarken; ABD ve İngiltere’nin, Ortadoğu’daki çıkarlarına zarar verdi. İngiltere tarafından becerisizlikle suçlandı, ABD nezdindeki itibarını kaybetti.
Hem ABD, hem de küresel banka ve şirketler nezdindeki kredisini tüketti. Zira Marshall Yardımı hariç, 1950’de; 277 milyon dolar olan dış borç, 1960’ta; 1 milyar 114 milyon dolara ulaştı.
Döviz darboğazını atlatmada, SSCB’ni bir çare olarak düşündü. Sovyet kredisi ile Çayırova Cam Fabrikası yatırımını gerçekleştirerek, Batılı küresel şirketleri Türkiye’de yatırıma zorladı.
Takasa dayalı ticaret ve yatırım anlaşması ile ilgili olarak; Temmuz 1960’ta, Moskova’ya davet edilmesi ise ABD’de bir kuşku uyandırdı.
Sonuç olarak, Türkiye; ekonomik-sosyal-siyasi açıdan, bir açmazı yaşıyordu; bu da, 27 Mayıs’ı doğurdu.
DEVAM EDECEK