
Dr. A. Yılmaz Soyyer
Yazımın başında tarafımı îlân edeyim ki sosyologluğumuzun tereddütlü bakışından dolayı insanlar söylediklerimizi anlamakta zorlanmasınlar.
Ben her şeyden önce Devlet Bahçeli’yi başarısız ve yetersiz bulanlardan biriyim. MHP’nin girmiş bulunduğu son kurultay sürecinde de “kurultaydan yana” olanlardanım. Bu yüzden de kurultay sürecinin belirginleşmesini sevinçle karşılıyor, buradan ülkücü harekete lâyık bir lider çıkmasını dualarla arzuluyorum. MHP’nin dışlanmışları ve küskünlerinin Devlet Bahçeli’ye karşı kıyam denilebilecek çaptaki “kurultay isteriz” sesleriyle sokaklara taşan hareketini de hep takdirle destekledim. Bu çerçevede Meral Akşener hanımı ve Sinan Oğan beyi takdir ediyorum. Lâkin onların da oylarıyla “Yanılmaz Bilge (Kağan) Lider”in “genel başkanı kongre seçemez” şeklinde onaylanan kararını da -ki bu gün başlarına bela olmuştur-, unutmadığımı belirtmek istiyorum. Bu iki mümtaz şahsiyet hakkında geçmiş zamanlarda gösterdikleri bu lüzumsuz itaat refleksi kendileri hakkında küçük bir mim koymama vesile olmaktadır. Fakat Meral Akşener isminin MHP’yi tanıyan, ona oy veren, ona kızan, onu seven bir kitle üzerinde muhteşem bir rüzgâr oluşturduğunun farkındayım. Bu sebeple de kendilerinden MHP’nin geleceği için ümitvar olmak istiyorum.
Meral Akşener hanımefendiyi tanımıyorum. Biz tanıyoruz, şunu, şunu, şunu yapmıştı şeklindeki cümleleri olumlu ya da olumsuz kelimelerle doldurarak kuranlardan değilim. Yalnızca, genel başkan olarak seçilen kişinin neler yapacağını öğrenmek arzusundayım. Öncelikle MHP’yi çağdaş demokratik ülkelerin partileri hâline getirecek midir? Mahalle teşkilatlarından itibaren yeni bir yapılanmaya gidilecek midir? Benim yıllardır ifade ettiğim “üye aidatları” meselesi yürürlüğe konulacak mıdır? Yoksa yine partinin masraflarını birkaç partili zengin mi karşılayacaktır? Çağdaş Batılı partilerde üye aidat öder, bu aidatları parti harcar ve üyeye hesap verir.
İkinci mesele gençlik kollarının olmayışıdır. Bu hususta gençlere yönelik parti okulu dahil, gençlik uygulamaları organize edilecek midir? Ülkü Ocakları, bir kültür, bilim ve sanat kurumu hâlinde yeniden yapılandırılacak mıdır? Ülkü Ocakları hepimizin içinde yetiştiği kültürel yuvadır ama bu gün “Lidere sadakat şerefimizdir” ve “vur de vuralım, öl de ölelim” gibi çağ dışı sloganların peşinde koşmaktadır. Yeni liderimiz (Meral Akşener hanım) bu hususta hiçbir fikir beyan etmemektedir. Gelecekte bu yuva mensupları ne liderin korumaları hâline gelmeli ne de geçmişte bir dönem olduğu gibi Türkçesi bile olmayan fistanlı tarikat şeyhlerinin peşinde koşmalıdır. Onları Türk İslâm’ı çerçevesinde yetiştirecek ülkücü ilahiyatçı akademisyenler mevcuttur ama buna mevcut yönetim izin vermemektedir.
Bu iki husus derhal konuşulmalı ve biz ülkücülere anlatılmalıdır. Meral hanım bu feryadımızı artık duymalıdır.