Ali BADEMCİ
alibademci@gmail.com
Açık oturumlarda bol bol fetva veriliyor; bunların hiçbir doğru tarafı yoktur! Havanda su dövüyorlar; tarih bilmeyen, dini tanımayan, sosyolojiden nasibini almayan kırık-dökük görüşler! Memlekette zaten sosyolog yok; esâs lâzım olan “Din Sosyologu” hiç yok! Bizde sosyoloji ile uğraşanlar genel olareak marksist veya ateisttir! Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bizdeki kadar “Ateist” bulamazsınız! ABD elli yıldan veri “Din-Dinler Tarihi- Din Sosyolojisi” çalışıyor ve bu çalışmaların ortaya koyduğu ürünlere göre siyaset ortaya koyuyor! O sebeble ülkemizdeki son olmayacak 15 Temmuz olayınından fevkâlade ders almalıyız! Demokrasiden evvel Cumhuriyeti koruma altında bulundurmalıyız! Cumhuriyeti canlandırmadan ve lokmayı köpeklerin ağzından çıkarmadan demokrasiye kalite getiremez ve halkın huzurunu sağlayamayız.
Aydınlarımızın ve devlet adamlarımızın ağzında bir dizi etnik deyim sürekli olarak ifâde edilir, ”Bu memlekette Türk-Kürt-Arap-Çerkez-Roman-Laz vs birlikte ve eşit vatandaşlar olarak yaşıyoruz!” Allahaşkına bundan anlamsız tekerleme var mı? Bu ülkede PKK ile başlayan etnik azınlık ifâdesini şu dizedeki hangi unsur kullanmıştır? Hatay toprağında bizlere çocukken tamamen “Mezhebî” duygularla güya “Arap” düşmanlığı yapılmıştır! Fakat en ateşli “Baas” ortamında böyle bir şey olmadığı gibi, Arapça konuşan bu insanlar kendi aralarında bile “Arap” olup olmamayı tartışmaktadır! Arap olmadıklarına dâir elimizde dünya kadar tarihî belge bulunmaktadır! Hep örnek olarak veririz; Türkiye-Hatay Altınözü’nün köyü “Selkiyye” en güzel Türkçe’yi konuşurken, Suriye tarafında İdlip-Selgin Arapça konuşmaktadır! Bunların ikisi de Sünnî ve büyük ihtimalle Hanefi’dir; fakat Lazkiye’ye doğru giderseniz “Selkinler”in Alevi olduklarını görürsünüz! Maalesef hiç kimsenin soyunu ver mezhebini seçme şansı yoktur! Halbuki telâffuz şeklinden de anlaşılacağı gibi “Selkin-Selgın”, Kıpçak-Kinesari kabilesinin bir boyudur ve belli ki Oğuzlar öncesi Mısır Kıpçakları’nın bakiyyeleridir. Kuzey Suriye’de benzer şekilde çok incelenecek hususlar bulunmaktır!
Karadeniz Bölgesinde “Lazlar” Türkçe konuşur ve duygulandığımız, çok kıymetli bir musikileri ve musiki icra aletleri bulunmaktadır! Tarih kaynakları bizim Karadeniz bölgesinin Kimek-Kuman-Kıpçak unsurlardan oluştuğunu gösteriyor, kaldı ki buralar Oğuzlar gibi “Aşinalar”dan olan Hazarlar, Peçenekler, Uzlar uzun süre vatan olarak kullanmıştır! Malazgirt’de Sultan Alparslan’ın yanında yer alan ve Bizans’ın yenilmesini sağlayanlar bunlar değil miydi! Ağzımızı açıyoruz “Lazlar” diye bir millet biz icad ediyoruz! Üstelik bunların tamamı Sünnî Müslümandır! Bir Kuzey Kafkasya unsuru olarak Çerkezler’in durumu kesinleşmemişlerse de tıpkı Gürcüler gibi tarih boyunca Türk kavim ve kabileleri ile hareket etmişlerdir; üstelik Gürcistan’da Gürcüler Hristiyan oldukları halde Kafkasya’da Çerkezler Sünnî Müslümandır! Romanlar dünyanın hiçbir yerinde milliyet iddiasında bulunmazlar; Türkiye’de Arnavut ve Boşnaklar en iyi Türk’ün kendileri olduklarını ifâde ederler ve hiçbir şekilde etnik talepleri olmaz!
O zaman bizim bu aydınlar ve devlet adamlarımız ne yapmak isterler? Sayın Cumhurbaşkanımız bir ara “Anasır” sayısını 33’e çıkarmıştı; var mı böyle bir şey! Kaldı ki tarih ve kültür hayatımızda “Türk” deyimi hiçbir şekilde etniste ifâde etmemiştir; tam aksine kültür ifâde etmiştir! O sebeble Oğuz-Kıpçak-Karluk-Uygur gibi, ana kavim ve kabile adları ortaya çıkmıştır! Türk dili konuşan bu kavimler İslâmiyet’in zuhurunda bu isimlerle adlandırılıyordu! Sonraki yıllarda Tatar-Türkmen-Özbek-Kazak etnosları bir Türk kavimleri sentezi olarak ortaya çıktı! Moğollar’ı bile böyle düşünebilirsiniz!
15 Temmuz’da Türkiye’de büyük bir siyasi patlama oldu; sosyal ve kültürel hayatta sancılar devam etmektedir. Bu işi şakaya almayınız; Humeyni’den bile dev bir hareket; ileride asrın en büyük sosyal ve siyasi kalkışması olarak nitelendirilecektir! Humeyni’nin hiçbir şekilde İran’a bu hareket kadar nüfuz ettiği söylenemez! Herhalde bunun sebebinin dini kafa ile kültürel meseleleri sınflandırmamızdan ileri gelmektedir! Elbette ileri demokrasi en gelişmiş ve popüler rejimdir! Fakat gerek kötü niyet gerekse gaflet eseri bir devletin milliyet terkibini bu kadar zedelerseniz elde edeceğiniz sonuç şimdiki gibi olur! İşin esasını görmemezlikten geliyoruz; “Fethullah Gülen” ve ülkedeki dini hareketler ülkeye ileri demokrasi penceresinden girdi! Bunlar sürekli olarak ileri demokrasi istemediler mi? Buna karşılık ülke rejimini koruyamadık; hatta yıpratarak onlara yardımcı olduk! Nedir bu, elbette Cumhuriyet’dir! İster siyasi isterse gayrî siyasi boyutta olan dinî cemaatler demokrasiye değil Cumhuriyet’e karşıdır! Geçmiş yıllarda Cumhuriyet’in suyunu çıkardılar ve ikinci-üçüncü Cumhuriyet’ten bahsetmeye başladılar! Maalesef aydınlarımızın birçoğu da bunların yanında oldu! Cumhuriyet ile özdeşlemiş “ Atatürk” adını oldukça örselediler ve bu iş için devlet ve medyada bol taraftar da buldular! Şimdi bu hain veya gafiller özür diliyorlar, bu kadar kolay mı? Elbette bu işe girmeyen ve iktidarın yanında yer alan Yeni Şafak gibi medya organlarına söyleyecek fazla şey bulunmuyor; lâkin merak ediyorsanız Akit-Yeni Akit/ Vahdet gibi gazetelere bakın! Bunlar “Fethullahçı” görüntü vermiyorlar diye sütle mi yıkanmışlar! Dünyada en kolay siyasete tahvil olacak hareketler maalesef bu dini hareketlerdir!
Açık oturumlarda bol bol fetva veriliyor; bunların hiçbir doğru tarafı yoktur! Havanda su dövüyorlar; tarih bilmeyen, dini tanımyan, sosyolojiden nasibini almayan kırık-dökük görüşler! Memlekette zaten sosyolog yok; esâs lâzım olan “Din Sosyologu” hiç yok! Bizde sosyoloji ile uğraşanlar genel olareak marksist veya ateisttir! Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bizdeki kadar “Ateist” bulamazsınız! ABD elli yıldan beri “Din-Dinler Tarihi- Din Sosyolojisi” çalışıyor ve bu çalışmaların ortaya koyduğu ürünlere göre siyaset ortaya koyuyor! O sebeble ülkemizdeki son olmayacak 15 Temmuz olayınından fevkâlade ders atmalıyız! Demokrasiden evvel Cumhuriyeti koruma altında bulundurmalıyız! Cumhuriyeti canlandırmadan ve lokmayı köpeklerin ağzından çıkarmadan demokrasiye kalite getiremez ve halkın huzurunu sağlayamayız.
Hayırlı Pazarlar.