Ali BADEMCİ
Bakınız bizim bu söylediklerimizi kimse telâffuz etmez de herkes halis-muhlis Türk olduğunu sanır! Sanki bir lekeymiş gibi bazı şeyleri de kamufle eder! Halbuki bizim hayatımızı anlamlandıran Türklüktür, hiçbir zaman da şüpheye düşmedik ve anlamsız kıvırmalara sığınmadık! Ülkücüler içinde böyle kompleks sahibi olanların bulunduğuna da şahsen inanmak istemeyiz! Çünkü kendini Türk hisseden herkes Türktür! Bu maksatlı tevatır bizlere göre değildir.
DOĞUŞTAN TÜRK OLMAK
Bir zamanlar bazı şeyleri düşünmek bile suçlanmak için yeterli sayılıyordu da, şimdi yazmak değil Anayasa maddesi olarak meclise sunmak da nereden çıktı? Efendim Cumhurbaşkanı seçilmek için “Doğuştan Türk olmak” gerekiyormuş! Bu husus ilk metinde yok veya en azından biz göremedik! Gazeteler “Son dakika rötuşu” diyorlar; düşünce MHP’lilere aitmiş de teklif sahibi AKP imiş! Düşünce veya teklif azıcık sert görülünce medya hemen sulandırmış ve ”Türk vatandaşı olmak” gibi kıvırma yoluna gitmiş! Bunu hatırlatlamaya gerek yok, zaten vatandaş olmayanın hiçbir şekilde seçilme hakkı yok! O zaman bu işten ne anladınız? Şimdi mesele Milli Mücadele dönemi ve Mustafa Kemal Paşa için mandacıların düşüncesi ile örtüşmedi mi? Hatırlanacağı üzere Atatürk’ü istemeyenler Selânik doğumlu olduğu için böyle bir bahaneye sığınmışlardı! Yani şimdi yine başa mı döndük? Bir yandan yaraları kapatalım derken diğer yandan geçmişi bu kadar kaşımanın ne anlamı var? Amaç yeni bir tartışma yaratmak ise bu derece zekâdan mahrum olmanın mânâsı nedir? Anlaşılan bir FETÖCÜLÜK şekli de bu değil mi?
Elbette belli bir yerde doğmanın anlamı vardır ve bu husus tartışılabilir! Lâkin “Doğuştan Türk olmak” sorgulanıyorsa adama Türk olmanın ölçüsünü sormazlar mı? Mustafa Kemal de dâhil devlete baş olmuş veya siyasette öne çıkmış birçok zevata, yine birçok söylenmiştir! Hattâ bu iş gayet süfli ölçülerde ifade edilmiş ve iddia sahiplerinin sıradan provokatörler olduğu ortaya çıkmıştır. Meselâ İzmir Sui’kastı’ında îdam edilen Maliyeci Cavid’in torunu, Hüseyin Cahid Yalçın’ın mânevi torunu Soner Yalçın bu işlere pek meraklı! Maşaallah onu sadece milliyetçilerin şeceresi çok ilgilendirmiştir ki Atsız’dan Türkeş’e, hattâ Bahçeli’ye kadar soy sop açıklamaları yapmıştır! Hâlbuki ister gerçek isterse evlâtlık soyağacına bakılacak olursa kendisi Türk değildir; çünkü bir taraf Musevî diğer taraf Arnavut’tur! Netice olarak birer imparatorluk nesliyiz, neyi nasıl ayırt edeceğiz, ki geçmiş devirlerde bu derece ilmi gelişmişlik de bulunmuyordu! Kimin ana ve babasını seçme imkânı vardır? Soner gibi düşünürsek bırakın Osmanlı devrini Cumhuriyet devrinde bile devlette bulunanların, ölçüsü bilinmemekle birlikte Türk olanı nereden bulacağız?
Bakınız şu meşhur Türkistan’dan söz edelim; Özbekistan’da uzantıları Bolşevizm devrine kadar sarkan milliyetçilik devrinde öne çıkan devlet adamlarının tamamı, düşünce adamlarının çoğu Tacik’tir! Bu sene kaybettiğimiz İslam Kerimov, uzun yıllar devlet başkanlığı yapan Feyzullah Hoca da öyle! Zeki Velidi Togan’a göre Türkiye’de Türkçülük yapan ve Atsız Bey’in çok beğendiği Osman Hocaoğlu da Tacik’dir! Türkistan menşeyli yaşayan arkadaşlarımızı da bu yönü ile tanırız! Türkistan milliyetçilik devrinin en büyük ismi Musata Çokay’ın eşi Rus, İdeolog Baymirza Hayit’in muhterem eşi de Alman’dır! Yanlış anlaşılmasın diye Türkiye ve Türkistan listesini artırmaya gerek var mı? Sayın Cumhurbaşkanımız ve eşi, evvelki Cumhurbaşkanımız Gül için de birçok şey yazıldı ve söylendi; bu iddiaların akılla ilgisi var mıdır? Fakat söylendiği kadarı ile teklif sahibi AKP’liler olduğuna göre artık Tayyip Erdoğan hakkında ileri geri konuşmanın anlamı yoktur; çünkü bu tartışmalar onun şu anda oturduğu makam için yapılıyor!
Bizler Suriye Türkmenleri’nin çoban çocuklarıyız; soyumuzda geçmiş zamanda okuyan yazan yoktu; Hicaz’a gitmek hatta camide beş vakit rahat namaz kılmak da çobana göre değildi! Bizler tecvidi yakın olduğu zaman her Arapça metni Kur’an sanarak büyüdük, ki ecdadımız da öyledir! Fakat iş evlenmeye gelince ve keçilerin geliri cepleri doldurmuşsa, bizim çobanlar kız aramaya çıkarmış! Etrafında, emmi ve dayı kızı Türkmene bakmaz, çünkü garibim kara, kuru ve cilvesizdir! ”Kara Sevda”yı bilir de kırışmadan anlamaz! İşte Türkülere bakın, hep öyle değil mi? Bakarsınız ki bizim Çoban Recep şöyle mavi gözlü, beyaz tenli, kara saçlı ama Arapça konuşan bir dilberi koluna takmış keçi kışlasının üstündeki sıcak olan bir odacığına atmış! Suriye’de şu mavi gözlülere Araplar bile Arap demez! Peki ne bunlar? İşte bunlar bizlerin anaları! Zaten bir ay sonra bülbül gibi Türkçe öğrenmişlerdir!
Bakınız bizim bu söylediklerimizi kimse telâffuz etmez de herkes halis-muhlis Türk olduğunu sanır! Sanki bir lekeymiş gibi bazı şeyleri de kamufle eder! Halbuki bizim hayatımızı anlamlandıran Türklüktür, hiçbir zaman da şüpheye düşmedik ve anlamsız kıvırmalara sığınmadık! Ülkücüler içinde böyle kompleks sahibi olanların bulunduğuna da şahsen inanmak istemeyiz! Çünkü kendini Türk hisseden herkes Türktür! Bu maksatlı tevatır bizlere göre değildir!
Tanrı Türkü Korusun.