ÜlkücüMilliyetçiTürkçüTürkeşÜlkü OcaklarıdövizakpchpmhpAhmet b.karabacakhasan külünk
DOLAR
27,3824
EURO
29,0085
ALTIN
1.630,05
BIST
8.334,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Parçalı Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
23°C
ÜÇ HİLAL'İN HİKAYESİ Ahmet B. Karabacak

SURİYE JİMNASTİĞİ

SURİYE JİMNASTİĞİ
08.01.2017
1.657
A+
A-

     Ali BADEMCİ

           alibademci@gmail.com

 

 

Bugün gelinen çizgide ülkemizin DEAŞ-FETÖ-PKK/PYD-DHKP militanlarının müşterek hedefleri tarafından kuşatıldığını söylemek iç politikaya yönelik iddialar  değildir. Bu örgütlerin derin bir üst akıl tarafından yönlendirildiğini artık siyaset bilimciler  kuvvetle ifade ediyor! Ülkenin devlet görüsü ve siyasetinin  büyük ölçüde muhalefet tarafından da paylaşılması  bize bu durumu daha açık ortaya koymaktadır. Siz Kılıçdaroğlu’nun eskimiş ve hiçbir kıymeti olmayan, kendi seçmeninden uzak ve sevimsiz ifâdelerine fazla bakmayın. Ülkücülerden de AKP-PKK denilmesi maalesef bilgisizlikten kaynaklanıyor! İçeride ve dışarıda şehitlerimizin kimlerden meydana geldiğine bakarsak belki aklımızı başımıza  toplayabiliriz!  Popüler gibi gözüken  ve idealistlik gibi tanımlanan  böyle iddiaları  mutlaka akıl süzgecinden geçirmeliyiz. Devlet çizgisine  bağımsızlık ve milliyetçilikten başka ne isim verebiliriz; isterse milliyetçiliği çocukluğunda   böyle yetişmeyenler yapsın, ne fark eder! Şahsen her türlü politik ve gündelik  siyaset temayüllerinin  üzerinde  devletin yanında olmayı  başka şekilde yorumlamak ve kendini daha vatansever gösterebilmek için çürük-sarkık-sakat görüşlere  sarılmanın hiçbir anlamı yoktur! Bilinmelidir ki küresel güçlerin oyunlarına karşılık en önde ve cansiperane  mücadele edenler ülkücülerdir.

 

SURİYE JİMNASTİĞİ

 

Mart ayında Suriye olayları yedinci yılına giriyor;  bu bir iç savaş mı, mezhep veya etnik kalkışma mı, yoksan gerçekten “Savaş” mı anlayan var mı? Savaş deyimimin sözlük anlamı, ”Devletlerin, aralarındaki ekonomik ve siyasal anlaşmazlıklar vb. nedeniyle, siyasal ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silâhlı eylem.” Geride bıraktığımız altı yılda  görünen olayların hangisi bu tarife girebilir? Hâlâ meydanda görülen  birbirleri ile ilişkilerini kesen devletler, ilk muhatap veya taraflar değildir! Buna nasıl savaş diyebiliriz! Savaşçı denilen unsurlar da dünyanın dört tarafından gelmiş, yerli unsurlar yarıyı bile bulmuyor! Bu adamlar ne için ve kimin adına ölüyor ve öldürüyorlar! Bir bölgesel savaş diyorsanız, bölge ülkeleri yaklaştırılmıyor ve okyanus ötesinden gelen devlet veya devletler başrolü oynuyor!  Amerika Suriye’de savaşın on yıl kadar süreceğini öngörüyor! Bu durumdan anlıyoruz ki işin içinde çok daha başka işler var! Elbette Amerika Irak’taki kadar rahat hareket edemiyor, çünkü işin içinde bütün ağırlığı ile Rusya var ve şimdi de  dört aydan beri Türkiye müdahil oldu! Amerika artık  bir avuç PKK artığı PYD’li ile  meydanlara bile çıkamıyor! Hele  Türkiye operasyonları biraz daha diğer  yerlere yönelirse  Türkiye’de ayrılıkçı terör bitecek! Sanıyoruz Amerika’nın  giderayak şahinleri şimdi bu işin hesabını yapıyor!

 

Türkiye Başbakanı Binalı Yıldırım dün Irak’taydı; devlet katının  niyetlerini tebliğ etmiş olmalıdır. Türkiye mutlaka  hazırlık yaptığı doğrultuda   Sincar’a müdahale etmek mecburiyetindedir; böyle bir operasyon Kuzey Irak’da  PKK’nın sonu olacak ve Suriye’de de PYD kabusu saman alevi gibi sönecektir. Amerika bir yandan Mümbiç’de PYD’li kalmadığını savunurken diğer yandan Türkiye’nin buraya operasyon yapmasını istememektedir! Bu nasıl bir taleptir ki aklı selim nezdinde sırıttıkça sırıtıyor ve “Çirkin Amerikalı” resimlerini  deşifre ediyor! ABD’nin, Türkiye için “Suriye’de  20 km.’den fazla  derinliğe inmeyin” şeklindeki tavsiyeleri de  dertlerinin DEAŞ olmadığını açıkça ortaya koymaktadır! FETÖ pilotlarının Kuzey Irak’a bomba atmadan dönmeleri gibi  İncirlik’den  kalkan koalisyon uçakları da IŞİD’e  karaduman göstermeden dönüyorlar! Anlayacağımız  Suriye olayları altıncı yılında tam bir komediye dönmüş durumdadır; o bakımdan  Suriye Olayları’na hâlâ  “Savaş” demek mümkün değildir ve olsa olsa burada küresel bir jimnastik yapılmaktadır.

 

Elimize kalemi aldığımızda Suriye’de iflâs eden Türkiye siyasetinin  Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ile ilgili olduğunu düşünerek yazılar yazıyoruz. Mutlaka 2002 yılında AKP iktidar olduktan sonra iç ve dış politikada   fahiş hatalar yapıldı. Eski Genel Kurmay Başkanlarımızdan İlker Başbuğ  bir AKP iç siyaset kurbanı olmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın 2012’ye kadar yalnız bırakıldığını tam bir cesaretle ifâde etmektedir. Dolayısiyle  bugün Devlet Başkanımız olan Erdoğan’ın  2012’den evvel uyandığı, fakat mevcut “Stratejik Derinlik” sloganlı  değiştiremediğini ortaya koymaktadır. Bu konuda  görüşler ve safların hareket tarzı A. Gül ile A. Davutoğlu  arasındaki kombinezonda kilitlenmektedir. Dikkat etmek gereklidir 28 Ağustos 2014’de görevi biten Gül ve 24 Mayıs 2016’da   paketlenen Davutoğlu’ndan sonra  Devlet Başkanı  önünü daha rahat görmeye başlamıştır. Elbette  bu operasyonların ileride doğru tarihini yazanlar olacaktır ama, muazzam sırrın  ABD’nin  bu kadar açık kart oynamasından sonra  gizli kalacağına ihtimal vermiyoruz.

 

Bugün gelinen çizgide ülkemizin DEAŞ-FETÖ-PKK/PYD-DHKP  militanlarının müşterek hedefleri tarafından kuşatıldığını söylemek  iç politikaya yönelik iddialar  değildir. Bu örgütlerin derin bir üst akıl tarafından yönlendirildiğini artık siyaset bilimciler  kuvvetle ifade ediyor! Ülkenin devlet görüsü ve siyasetinin  büyük ölçüde muhalefet tarafından da paylaşılması  bize bu durumu daha açık ortaya koymaktadır. Siz Kılıçdaroğlu’nun eskimiş ve hiçbir kıymeti olmayan, kendi seçmeninden uzak ve sevimsiz ifâdelerine fazla bakmayın. Ülkücülerden de AKP-PKK denilmesi maalesef bilgisizlikten kaynaklanıyor! İçeride ve dışarıda  şehitlerimizin kimlerden meydana geldiğine bakarsak  belki aklımızı başımıza  toplayabiliriz!  Popüler gibi gözüken  ve idealistlik gibi tanımlanan  böyle iddiaları  mutlaka akıl süzgecinden geçirmeliyiz. Devlet çizgisine  bağımsızlık ve milliyetçilikten başka ne isim verebiliriz; isterse milliyetçiliği çocukluğunda   böyle yetişmeyenler yapsın, ne fark eder! Şahsen her türlü politik ve gündelik  siyaset temayüllerinin  üzerinde  devletin yanında olmayı  başka şekilde yorumlamak ve kendini daha vatansever gösterebilmek için çürük-sarkık-sakat görüşlere  sarılmanın hiçbir anlamı yoktur! Bilinmelidir ki küresel güçlerin oyunlarına karşılık en önde ve cansiperane  mücadele edenler ülkücülerdir.

 

İyi pazarlar.

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.