
Ali BADEMCİ
Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı’nda öne çıkmışken en azından Bayır-Bucak’da Türkmenler’in yurtlarına dönmeleri sağlanmalıdır, ki şehidlerimize hesap verelim! Suriye’de 5000 km.karelik yer temizledik, “Çekileceğiz” diyoruz da gitmemizin faydalarını görmeyelim mi? 400’e yakın Halep köyleri de âciliyet arzediyor; gerisini de masada tartışalım! Acaba Türkiye Suriye Türkleri’nin gözyaşlarını dindirebileçek mi?
SURİYE’DE TÜRK’ÜN GÖZYAŞLARI
Türkiye 20 Ağustos 2016’dan beri Suriye bataklığında kan veriyor; Fırat Kalkanı Harekatı birkaç gün sonra altı ayını dolduruyor; şehid gelmeye devam ediyor ve gözyaşları arasında toprağa veriliyor. Biz Türkler sağ olanımızın da, bize ebedi olarak veda edenlerimizin de hesabını çok iyi yapmayız, askerlik tarihimizde ancak ölüm vukuattan sayılır; yaralanmak, sakat kalmak katiyyen hadise değildir! Devlet adamlarımız yeni Amerika’ya güvenerek harekâtın yeni hedefinin Rakka ve Mümbiç olduğunu açıklaya dursun el-Bab’da sokak çarpışmaları sürüyor; işin en kötü sahneleri de burada! Bayır-Bucak ve geniş Halep Ovası bir yıldan beri bomboş; Carablus’a dönenlerin sayısı devede kulak; üç milyon Suriyeli Türkiye’de sanki hayatından memnun!
Hadi savaş sahasından biraz uzaklaşalım da yoğun Türkmen yerleşmi Bayır-Bucak’dan ne haber var? Türkiye’nin temizlik için hedeflediği alanın yarısı kadar bomboş bir saha; Türkmenler sıkı bir mücadele verdiler ama av tüfehleri ile rejim karşısında tutunamadılar, hemhudut Türkiye Bayırı’na göçtüler! Şu anda sıfır sınırda birçok köyde mücadele devam etmiyor değil! İnsanlar ellerinden geleni yapıyor ama herhangi bir canlılık alâmeti yok! Türkiye Ruslar, dolayısiyle rejimle anlaşmış; nasıl bir anlaşma ki Bayır Bucak’da tehcir sürüyor ve Bayır’ın dahil olduğu Lazkiye Vilâyeti Şamn’a kadar rejimin sıkı kontrolü altında! Dolayısiyle ovada herhangi bir canlılık sezilmiyor!!
Suriye’de daha baştan beri ülkenin bölünmesini ve parçalanmasını istemeyen tek unsur Türkmenler’dir; Baas devrinde mezhep hadiseleri dışında ne Araplar ne de Kürtler’le herhangi bir gerilim de görüşmüş olaylardan değildir! Halep ve Bayır Bucak’ın dışında Türkler bir zamanlar ülkenin sahibi olarak dağınık durumdadır; lâkin Türk’ün olmadığı ve ağırlığının hissedilmediği bir avuç toprak parçası bile bulamazsınız! Herşeyden evvel bu dağınık tablo içinde Türkler ve Türkmenler kendilerini tanımaktan aciz; Türkiye’de ise milliyetçiler yetersiz! O zaman Türkçe konuşanları Türk saymak gibi bir gaflet dâvâ sahiplerinde bile hakim kanaat! Böyle olunca atı alan Üsküdar’ı geçiyor’
Anlaşılabilmiş değildir ki bugünkü kanaatlere göre bir avuç küsürat olarak görülen Suriye Türklüğü nasıl olmuş da 1000 yıl bu ülkeyi idare etmiş; demek oluyor ki Türkler bu coğrafyada gerçekten emperyal bir güçmüş! O Suriye Türküleri, kültür ve gelenek gibi yaşayan sosyolojik öğretiler de hikâye imiş! Elbette insanlar kendilerini tanımazsa tarih bir masaldan ibaret kalır, insanlar için hiçbir anlam ifâde etmez! Bugün kan ve can verdiğimiz Suriye’yi böyle tanıyınca devletin de sağlam hedefleri olmaz! Maalesef devletin akıl hocaları da bu bilgisiz insanlar tarafından oluşturulmuştur! Dünyanın hiçbir yerinde bir azınlık ilelebet diktatörlüğünü sürdüremez; azınlıkların daima etki sahaları da az olur! Bir devletin toprakları üzerinde başka emellerin ortaya çıkması ve”Azınlık” mefhumu siyasileştirir! Azınlığın etnisitizme dönüşmesi bu sebeble asrımızın en önemli rahatsızlığıdır! Demokrasilerde bir köyde bile azınlığın çoğunluğunu engelleyemezsiniz! Fakat Suriye’de “Emevi” ve “Baas” diktatörlüğünde böyle bir jenosidin yaşandığını kimse inkâr edemez!
Görünen o ki Suriye bölünüp parçalara ayrılacak ve dağınık durumda yaşayan Türkler’in göz yaşları devam edecek! Kürtler Suriye içlerinden Türkiye’nin Güneydoğu sınırlarına yığıldılar; Araplar iç bölgelere çekildiler; fakat herşeye rağmen asırların ortaya koyduğu “Türk Arablığı-Arap Türklüğü” büyük şehirlerde olduğu yerde durmaktadır. Bunlara ne ad vereceğiz; anket yapmıyoruz ki “Çekimserler” deyip geçelim! İşte bu sebeble en fazla göç Türkiye’ye oldu! Suriye jeopolitiği “Köktendinci” olmaz, Kürtler gibi “Irkçılık”a da müsait değildir! O sebeble kana doymayan Suriye bataklığını sağduyulu Türk-Arap aklı çözecektir! Suriye’nin mezhep başkenti Lazkiye içinde Nusayri kadar Sünni, taşrasında da yine Sünni Türkmenler yaşarken hangi mezhepten bahsedebilirsiniz? Başkend Şam da öyledir ve “Nusayrilik”den ziyade “Sünnilik”in borusu öter!
Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı’nda öne çıkmışken en azından Bayır-Bucak’da Türkmenler’in yurtlarına dönmeleri sağlanmalıdır, ki şehidlerimize hesap verelim! Suriye’de 5000 km.karelik yer temizledik, “Çekileceğiz” diyoruz da gitmemizin faydalarını görmeyelim mi? 400’e yakın Halep köyleri de âciliyet arzediyor; gerisini de masada tartışalım! Acaba Türkiye Suriye TürKleri’nin gözyaşlarını dindirebileCek mi?
Hoşçakalın.