Sözcü’den Veli Toprak’ın haberine göre, Atatürk’ün 1927-1938 yılları arasında çalışma ofisi olarak kullandığı ve vefat ettiği Dolmabahçe Sarayı, ana okulu ve ilkokul çocuklarına kapatılıyor.
AKP’li TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, “Çocuklar merdivenleri çıkamıyor” gerekçesi ile Dolmabahçe’ye çocuk ziyaretçi alınmamasını önerdi. CHP’li Akif Hamzaçebi ve Ali Haydar Hakverdi ise, “Sizin derdiniz başka, çocukların Atatürk’le bağlarını koparmak istiyorsunuz. Amaç Atatürk’ü unutturmak” dediler.
TBMM Başkanlık Divanı toplantısında bu yasak önerisi tartışıldı. Meclis’e bağlı Milli Saraylar Daire Başkanlığı “Dolmabahçe Sarayı’na anaokulu ve ilkokul öğrencileri, toplu olarak alınmaz” şeklinde yönetmelik değişikliği hazırladı.
“MERDİVEN ÇIKAMIYORLARMIŞ!”
Yasak için gerekçe olarak yürüme mesafesinin çok olması, merdivenlerin yüksek oluşu ve çocukların merdivenleri çıkamaması gösterildi. Bu öneriye CHP’li divan üyeleri karşı çıktı. Katip üye CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
“11 yaşındaki bir çocuğun merdivenleri çıkamıyor, yürüyemiyor diye yasak kapsamına alınmaya çalışılması anlaşılır bir şey değil. Anne-baba ile gelirse sorun yok, topluca, okul olarak gelince yasak. Çocukken gezdiğimiz müzeler bizde iz bırakmıştır. Atatürk’ü küçük yaştakilere unutturmak için bu uygulamaya gidiyorlar. Bürokratlar yapıyor, TBMM başkanının haberi yok.”
HER 10 KASIM’DA DOLUP DOLUP TAŞIYOR
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk, Sultan Abdülmecid’in emriyle inşa edilen Dolmabahçe Sarayı’na Cumhurbaşkanı olarak ilk 1 Temmuz 1927’de ayak basmıştır… Ulu Önder Atatürk, 1928 ve 1937 yılları arasında, sarayda bizzat iştirakiyle Türk dili ve tarihi ile ilgili kurultaylar toplanmıştır. Sarayı, Cumhurbaşkanlığı makamı olarak da değerlendiren Atatürk, hastalığının ilerlemesi üzerine 24 Temmuz 1938 gecesi Dolmabahçe Sarayı’na geçmiştir. 5 Eylül 1938’de vasiyetnamesini yazdıran Atatürk, 10 Kasım 1938’de, saat 09:05’te Dolmabahçe Sarayı’nda vefat etmiştir. 9 gün sonra naaşı, top arabasıyla saraydan alınmış, Yavuz zırhlısıyla İzmit’e, oradan da tren yolculuğuyla Ankara Etnografya Müzesi’ne sonra da Anıtkabir’e nakledilmiştir.
YENİÇAĞ