Ali BADEMCİ
Bu sütunlarda birçok İdlip yazısı yazdık ve iddia ettik ki Arapça konuşan çoğunluk halk esasında Kıpçak ve Karluk Türkü olup yıllarca Halep ve Şam merkezli, Mısır’a bağlı devletlerin bürokratı ve kumandanları olmuşlardır. Tıpkı, Bayır Bucak gibi İdlib’in de bir kısmı Türkiye’dir ve bu bölgeye “Kuseyr” derler; şimdiki adı ise Altınözü’dür! Bizim yeteri kadar saha çalışmamız bulunmaktadır ama genç ünüversitelilerin bu konuya ziyadesiyle eğilmesi gerekiyor! İdlip kuzeyden Haleb, güneyden Hama ve Hums, güney batıdan da Bayır Bucak’ın kapısıdır! Devletimiz bu işin de şuurundadır! İnşaallah iyi olacaktır; en azından gelecekteki huzurlu Suriye için dua edelim!
AFRİN
Afrin Suriye’nin Haleb’e bağlı büyükçe bir ilçesi; Osmanlı devrinde daha küçük bir yerdi! Kilis ilimizin güneyi, Hatay ilimizin kuzey doğusunda yer alır. Suriye idarî taksimatına göre Haleb’ın kuzeybatısı, İdlib ilinin tam kuzeyidir. “Suriye’de Türklük Afrin bölgesi ile başlamıştır” dersek hatâ yapmayız! Çünkü bölgeye adını veren Afrin Çayı 150 km. uzunluğu ile Gaziantep Dağları’ndan çıkmakta ve Fırat’ın aksine Reyhanlı ilçemizde Asi Nehri’ne kavuşmaktır. Afrin bir miktar Amik Ovası’nı sulamaktadır ama esas Suriye dolaşımı aynı adlı ovaya hayat vermektedir; üzerinde Suriye’nin bir barajı da vardır. Dünya’da en kaliteli Meyankökü Türkiye Afrin havzasında bulunmaktadır! O sebeble yazları Reyhanlılılar Adana’ya kadar Meyan Şerbeti satmaya giderler!
Türkler Anadolu ve Suriye’ye Afrin’den nüfuz etmişler, Selçuklular’dan sonra Emir Timur Halep ve Şam’a buradan geçmiş, Karakayoyunlu Yusuf bu coğrafyada cirit atmıştır! Hepsinden önemlisi Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nı buradan başlatmış; Yıldırım Orduları bakiyesi Anadolu’yu kurtarmıştır! Bütün bunların ötesinde kitaplarımızda da gördüğünüz üzere Suriye’nin omurgası Afirin Çayı-Asi Nehri havzasıdır; nüfusun çoğu burada yaşar! İşte Afrin bizim çin bu derece önemli ve tarihi hâtıralarla dolu önemli bir coğrafyadır!
Kürtler buraya ne zaman gelmiş, o da ayrı mesele; lâkin tarihi o kadar eskilere dayanmamaktadır. Hatay ve Suriye’yi ayıran, Selçuklular’ın “Qurd Dağı,” Osmanlı devrinde “Kürt Dağı” oluvermiş ama, kasdedilen etnik bir aidiyet değildir. “Suriye Dağları” da denen bu leçelikler aslında eşkıya ve kanun kaçağı yatağı olduğu için öyle adlandırılmıştır! Güney folklorumuzda “Suriye Dağları” bir istılâhtır ve meşhur “Ezo Gelin”in bile mekânıdır! Suriye valilerimizden Cevdet Paşa’nın “Tezakir”inde bu gerçeği görürsünüz!
Bizim belâlılarımıza bakarsanız burası Arapça “Afrin” değil, güya Kürtçe “Efrin”dir; bunun gibi leçelikler de Dede Korkut’da bile “Qurd” iken ayrılıkçı kafada “Kürt”tür. Bugün İslâhiye ve Kırıkhan’nın Afrin köylerinde Kürtçe konuşanlar bile “Kürdüm” demez! Çünkü “Kürt” “Eşkıya” veya “Kanun tanımayan” olarak anlaşılır! “Ekrad-ı Etrak” veya “Ekrad-ı Türkman” deyimleri resmî yazışmalarda bile geçmektedir!
Araplar’ın “Afrin” Kürtler’in “Efrin” dediği bölge bizim Mercidabık Ovası’ından başka bir yer değildir. Ne yazık ki bu isim büyük bir savaşın adı olmasına rağmen bugün unutulmuştur; Mustafa Kemal’in Yıldırım Orduları’nı ağırlıkları ile birlikte buraya çekilmesine hatırlayan yoktur! Bir misal olmak üzere Diyarbakır’daki Arap asıllı bir kumandanın inisiyatifi ile ağırlıkları olduğu yerde bırakarak tam bir ihanet manzarası ile çekilme yapmıştır!
PKK-PYD denen gürüh ortaya çıkana kadar Afrin’de huzur vardı; çünkü köylerin çoğu Türkmen’dir! Şartlar ne olursa olsun Türkmenler her zaman Suriye’nin medenî vatandaşları olmuşlardır ve devleti kendilerinin hesab etmişlerdir! Buna karşılık PKK ortaya çıkmadan Kürtler Kamışlı’yı kaç defa kana boyamışlardı! O günlerde Kamışlı’nın dışında Suriye’de Kürtlüğü bilen yoktu! Elbette “Baas” devrinde onlar da Türkmenler gibi haksızlığa uğramışlardı; fakat Türkmenler hiçbir şekilde onlar gibi yapmadılar! Dolayısıyle Kürtler’in ayrılıkçılar olarak ortaya çıkışları ülkemizden farklı değildir!
Şimdi Suriye’de Kamışlı’nın Kürtlüğünden kimse bahsetmiyor; çünkü burada 30’a yakın gurup ve siyasi parti var! Kürtçülük Öcalan’ın “Kantonlar” siyaseti üzerinde oynuyor! Almanlar’ın demiryolu şantiyesini “Kanton” yaptılar ve bizimkiler de güya sırtını bu oluşuma dayadı! Kürtler’in Suriye nüfusunun%10’nunu oluşturduğu siyaset bilimciler tarafından ifâde edilirken fiilen bu ülke topraklarının %30’unu işgal etmiş durumdadırlar! Bu da yetmiyormuş gibi asırlık müttefikimiz, güya stratejik ortağımız sürekli bu bir avuç insana alan açıyor! Türk Devleti fevkâlede bir şuurla bu durumu biliyor ve sıkı takip ediyor! Kesinlikle Afrin Türkiye’nin güvenliği için en az Kıbrıs kadar önemlidir!
Bu sütunlarda birçok İdlip yazısı yazdık ve iddia ettik ki Arapça konuşan çoğunluk halk esasında Kıpçak ve Karluk Türkü olup yıllarca Halep ve Şam merkezli, Mısır’a bağlı devletlerin bürokratı ve kumandanları olmuşlardır. Tıpkı, Bayır Bucak gibi İdlib’in de bir kısmı Türkiye’dir ve bu bölgeye “Kuseyr” derler; şimdiki adı ise Altınözü’dür! Bizim yeteri kadar saha çalışmamız bulunmaktadır ama genç ünüversitelilerin bu konuya ziyadesiyle eğilmesi gerekiyor! İdlip kuzeyden Haleb, güneyden Hama ve Hums, güney batıdan da Bayır Bucak’ın kapısıdır! Devletimiz bu işin de şuurundadır! İnşaallah iyi olacaktır; en azından gelecekteki huzurlu Suriye için dua edelim!
Hoşçakalın.