Ali BADEMCİ
Her fikir, her düşünce, her şahsiyet tartışılabilir; lâkin bu işin tam bir bilgi ortamında konuşulması gerekiyor! Bizler abilerimizden böyle öğrendik! Makaleler bir hazine değildir, ancak ufkumuzu açar ve sağlam bilgilere ulaşmamızı sağlar! Esas olan kitap okuma çalışmasıdır ve kitap okumayı da belli bir program dahilinde yapmamız gerekiyor! Programsız okumalar insanın kafasında bir yer işgâl etmez; o sebeble yıllar önce okuduğumuz kitapları şimdi bir daha okuyoruz ve çok şeyler atladığımızı anlıyoruz! Moralimizi bozmamıza gerek yoktur; dünya kadar adam yetişiyor; birçok insan doğru yolu buluyor! Türk milleti her zaman bütünleşen bir millettir; asla sahneden çekilmeyen dünyanın ana unsurudur! Türksüz bir dünya düşünmek mümkün değildir! Zeki Velidi Hoca der ki, “Türkler ayrık otu gibidir, kökünü kurutamazsınız”; bir yerden batarsa bir yerden çıkar! Milletimizi sevmenin hududu yoktur; şöyle bir nefes alarak kafalarınızı temizleyin; ırkım, milletim canım benim!
HASBİHÂL
Yaz mevsimini ortaladık; sosyal hayatımızda yeni bir yıla giriyoruz; Eylül’de okullar açılıyor; demek 50 gün gibi bir zaman kaldı! “Hayır vardır” diye bendeniz mekân değiştirdim ve Hatay-Belen’e yerleştim; baba ocağı da yakın, daha huzurluyum! Demek ki insan belli bir yaştan sonra daha durgun bir hayat istiyor! 50 yıl Adana’ya ve burası merkez olmak üzere ülkemin kültür hayatına hizmet ettim; en büyük tesellimiz fikir ve düşüncelerimizi yarınki nesillere aktaracak öğrencilerin yetişmelerine yardımcı olmaktır! Demek 23 yıldan beri emekliyim ve evimde çalışırım; güzel Adana’da arkamda 11 eser bıraktım; inşallah “Baba Ocağı”nda da böyle bir performans göstereceğim! Yeditepe Yayınevi’nde üç adet hacimli kitabım yayın aşamasında; ben de sizler gibi bekliyorum! Eylül’den itibaren başladığım iki çalışmayı bitireceğim; kütüphanem Adana’da elbette buraya getirmeden olmaz!
Hayat dediğiniz nedir ki, hızlı geçiyor; dolu dolu veya bomboş, ne fark eder! Bizim gibi adamlara sağlık, sıhhat ve hepsinden önemlisi zaman lâzım! Yaz mevsimlerini hep okuma ile geçiririm; yerli çalışma okumuyorum; çünkü kültür sahasında çok gerideyiz! Ruslar, Çinliler ve Avrupalılar’ın %25’i kadar çalışma yok; demek ki milletler gerileyince her alana aynı kâbus çöküyor! Ne yazık ki 1970’den sonra kültür hayatımızda “Âlimler”den mahrumuz; o sebeble belli istasyonlarda durup kalıyoruz; çalışamıyoruz! Çalışmalarımız yaz-boz tahtasına dönüyor ve belli bir safhada birdahaki baharda çalışmak üzere rafa kaldırıyoruz! Meselâ “Yasa ve Tüzükât” böyle oldu; 1977’de çalışmıştım, fakat ancak 2008’de bitti! Zor iş vesselâm!
Canım zor dedim de gözünüz korkmasın, bizim yaptığımız çalışmaları herkes yapabilir; yeter ki biraz altyapı ve gayret olsun! Çok okumak ve çok çalışmak gerekiyor; başka bir şart yok! Akademisyen olmanız gerekmiyor; hatta serbest çalışanların daha avantajlı olduklarını söyleyebilirim! Bazı fetva çavuşları gibi okumadan ve bilmeden ne konuşmak ne de yazmak mümkün değildir! Maşallah milliyetçilerin hepsi “Âlim” olduğu için ilimden çok uzağız! O sebeble donanımlı adamlar yetişmiyor! Daha dikkatli ve itinalı olmak gerekiyor; şu sosyal medya cidden çöplük; akademik tezlerin çoğunun okunacak hâli yok; hep kopyala-yapıştırma; ilim adamımızın fikri yok ki, siyasetçi bundan faydalansın! O sebeble siyasette de fukaralık devam ediyor!
Bir akademisyen kardeşimiz, bizim “Çarşamba” ve “Pazar” yazılarını PDF metin olarak bir araya getirmiş ve “Ne okuyalım” diye soran öğrencilerine veriyor! Bu çok güzel bir şey; çünkü haftada iki gün bu yazılarda bir hayli emek vardır; fakat bakıyorum da, bazıları 5000 okuyucu görürken bazıları da 1000 rakamına yaklaşmıyor! Yazı başlıkları altında okunma sayaçları var, buraya mutlaka bakmalısınız! Okumayan bir camia olduğumuz görüşlerine katılmam; iyiyiz hiç de kötü değiliz; herkes bizden geride hiç meraklanmayın! O sebeble ayaktayız ve milletimizle mahşere kadar beraberiz! Artık gündelik siyasetten de biraz sıyrılmamız gerekiyor; çünkü milliyetçilik çok geniş bir çember! Dün yanlış yapanların bugün doğru yapabileceğini kabul etmeli, öyle itici sloganlardan vazgeçmeliyiz! Ağzımızdan çıkan her cümleye dikkat etmeliyiz; çünkü milliyetçilik herşeyden evvel nezakettir! Sosyal medyayı sokak lafları ile boğmayalım; küfür ve hakaret milliyetçilere göre değildir! Asılsız haber yaymak ve iftira da öyledir! Üzerimizdeki stresi başkalarına hakaret ederek değil birşeyler okuyarak daha kolay atarız!
Şöyle bir bakıyorum da, Türkiye’nin milliyetçilere çok ihtiyacı var; zengin olmak veya fukara kalmak biraz nasip ve kısmet işidir; fakat faziletli insan olmak insanın elinde olan birşeydir! Böyle olmayı deneyin daha mutlu olacaksınız! İnsanlara ve olaylara sakin yaklaşmamız gerekiyor; sohbetlerimiz bilgiye dayanmalıdır! Şu ideolojik tartışmalara bakıyorum da toplasanız bir incir çekirdeğini doldurmaz! Emir Timur Şiî imiş; olsa ne olur olmasa ne olur; böyle tartışmanın ne faydası var? Tarihî şahsiyetlerimizin hizmetlerini değerlendirelim; varsa hatalarını bulalım ve ibret alalım; daha doğru olmaz mı?
Her fikir, her düşünce, her şahsiyet tartışılabilir; lâkin bu işin tam bir bilgi ortamında konuşulması gerekiyor! Bizler abilerimizden böyle öğrendik! Makaleler bir hazine değildir, ancak ufkumuzu açar ve sağlam bilgilere ulaşmamızı sağlar! Esas olan kitap okuma çalışmasıdır ve kitap okumayı da belli bir program dahilinde yapmamız gerekiyor! Programsız okumalar insanın kafasında bir yer işgâl etmez; o sebeble yıllar önce okuduğumuz kitapları şimdi bir daha okuyoruz ve çok şeyler atladığımızı anlıyoruz! Moralimizi bozmamıza gerek yoktur; dünya kadar adam yetişiyor; birçok insan doğru yolu buluyor! Türk milleti her zaman bütünleşen bir millettir; asla sahneden çekilmeyen dünyanın ana unsurudur! Türksüz bir dünya düşünmek mümkün değildir! Zeki Velidi Hoca der ki, “Türkler ayrık otu gibidir, kökünü kurutamazsınız”; bir yerden batarsa bir yerden çıkar! Milletimizi sevmenin hududu yoktur; şöyle bir nefes alarak kafalarınızı temizleyin; ırkım, milletim canım benim!
İyi pazarlar.