Ergun KAFTANCI
Bugün mübarek Kurban Bayramı‘nın ilk günü; Allah, İslam Âlemi’nin bayramını mübarek eylesin ve hayırlara vesile olsun inşallah…
Dünya Barış Günü de her yıl bütün ülkelerde 1 Eylül’de kutlanır…
Güzel bir tesadüf, bu tarih aynı zamanda büyük oğlumun da doğum günü…
Üç güzellik bir arada…
* * *
Dün de ikiz torunum Mete ile Naz‘ın da doğum günüydü.
Ahir ömrümüzde çok şükür torunu da üçledik, Berrak ikizin ablası…
Saklayacak değilim, eşim de, ben de mutluluktan uçuyoruz!
* * *
Eylül sevdiğim bir aydır. Ne sıcak, ne soğuk… Sonbaharın en güzel günlerini yaşarsınız.
Okulların açıldığı ay olduğu için eylül bazıları tarafından masraflı ve sıkıntılı bir ay sayılabilir. Ama o kadar; genelde eylül ayı insanı, doğanın güzellikleriyle baş başa bırakarak dinlendirir…
* * *
Eylül kimi sevindirici, kimi üzücü ve endişe verici değişik olaylara sahne olmuş bir aydır…
Faşist Almanya Polonya’ya 1 Eylül 1939 günü girdi ve Hitler‘in emri üzerine daha ilk adımda binlerce masum insan katledildi. Keza Libya’da da Kaddafi 1 Eylül 1969’da kral El Sunusi‘yi darbeyle devirdi…
Bunlar, yaşanmış üzücü olaylar; sevindirici olaylar da var…
Ankara’da Musiki Muallim Mektebi kuruldu; tam bir yıl sonra yine 1 eylül günü Türkiye’de ilk kez bir Tıp Kongresi toplandı…
1 eylül, yenilmez dünya şampiyonumuz Yaşar Doğu‘nun da dünyaya geldiği tarihtir.
Kısacası eylül ayı denildi mi, hemen merhum Zeki Müren‘in şarkısı geliyor dilimin ucuna:
–Sen baharsan mevsim benim/Sen muratsan yeşil benim/Sen mızrapsan nağme benim/Seviyorum işte var mı diyeceğin…
Evet, eylülü seviyorum!
Bu siyaset değil ki
Isparta, acemi erlerin eğitim gördüğü bir kentimiz. General İhsan Alper Kışlası‘nda her dönem yüzlerce er acemilikten kurtulup usta er olur ve yeni birliklerine oradan dağıtılırlar…
Gül gibi asker de kentin ekonomisine canlılık verir…
* * *
Bayramdan önceki hafta sonunda asker çarşı iznine çıkarken bir erin sivil kıyafeti nöbetçi subayın dikkatini çekmiş. Yanına çağırmış, neden böyle giyindiğini sormuş, F.T adındaki asker de “Cemaat üyesiyim, İsmailağa Cemaati’ne mensubum, biz böyle giyiniriz” cevabı vermiş. Nöbetçi subay “Bu kılıkla dışarı çıkamazsın, git sırtına adam gibi bir şeyler giy” demiş…
Küstah cesareti işte, komutanına “Başka kıyafet giyemem” diye karşılık vermiş…
Tabii kışladan çıkamamış…
Üzerindeki kıyafete gelince; başında fese benzer bir takke, sırtında uzunca bir beyaz gömlek, onun da üzerinde siyah bir cübbe, kıçında şalvar, ayaklarında lastik ayakkabı…
Tipik dinci kıyafeti…
İslam’ı şekilcilikle boğmaya kalkan densizler ordusundan ifsat edilmiş bir çocuk…
***
Bir süreden beri değişik cemaatlere mensup tipler Atatürk‘ü ve onun üzerinden cumhuriyeti hedef alıyorlar.
Kudurmuş haldeler, bir yandan heykellere saldırıyorlar, bir yandan da Ata’nın aziz hatırasını kirletmeye çalışıyorlar. Bu ortamın mimarı, din üzerinden siyaset yapan, “Bizden-onlardan” diyerek bölücülük dolu konuşmalarla insanları kutuplaştıran AKP…
Başkanları, sözcüleri, partiyi sarmış olan laf ebeleri…
***
Cemaatlere hayat veren siyasal yapı dinciliği tırmandırarak oylarını muhafazaya çalışıyor….
Yapılan siyaset değil hainliktir!
Emsali namevcut
Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu‘na lâf yetiştirirken nerede, hangi çizgide ve nasıl bir siyasal anlayışta olduğunu açıklamış oldu…
“Bunlar” diyerek işaret ettiği Kılıçdaroğlu ve CHP’liler hakkında “Demokratik parlamenter sisteme alıştıkları için yeni rejimi özümseyemezler” mealindeki cümlesiyle Türkiye’yi, demokratik parlamenter sistemden söküp dünya yüzünde emsali namevcut bir sisteme sürüklediğinin ifade etti…
İkrar diye ben buna derim!
ANLAMLI SÖZLER
İnsan, Allah’ı anmakla huzura ve saadete kavuşabilir. (MEVLÂNÂ),