Kenan EROĞLU
Odgurmuş: Türkiye’miz çok zor ve bir o kadar da önemli günler yaşamaktadır. Geleceğimiz tehlikededir. Milli güvenliğimiz tehdit altındadır. Ülke çıkarları şer kuvvetlerin hedefindedir. Terör saldırıları ad, şekil ve yer değiştirerek hız kazanmıştır. Milli birliğimiz sarsılmakta, birliğimizin temelleri dinamitlenmektedir. Milli direncimiz kırılmak istenmektedir. İhanet pusuda beklemektedir. İçerden ve dışarıdan kuşatılan, her cepheden dost gibi görünenlerce küresel saldırı altında olan Türkiye, çok ciddi bir beka mücadelesi vermektedir. Türkiye diz çöktürülmek istenmektedir. Bu hain kuşatmaları kırmak ve Türkiye’yi aydınlık bir geleceğe taşımak; büyük geçmişimize, kahraman ecdadımıza, bu vatanı bizlere emanet eden aziz şehitlerimize, elbette büyük Türk milletine borcumuzdur. Bu irade, bu kararlılık, bu iman, bu heyecan ve cesaret şükürler olsun ki Türk Milletinin vicdanında vücut bulmuştur. Türk milliyetçileri Türkiye’nin bekasına sahip çıkmak için şuurla ayağa kalkmak zorundadır. Devletine ve milletine sahip çıkmak ve ordusunun ardında durmak zorundadır.
Herkes çok iyi bilmelidir ki; Bu kutsal vatan sahipsiz değildir. Şanlı al bayrağımız öksüz ve rüzgârsız değildir. Kendilerini milliyetçi olarak vasıflandıran ve “geçmişte ben şöyle yapmıştım, böyle yapmıştım teraneleri” arasına “AMA FAKAT LAKİN”diyerek Türk Milletinin verdiği Beka mücadelesini görmezden gelenlere ve önemsizleştirmeye çalışanlara inat Büyük Türk Milleti yalnız ve çaresiz değildir.
Monşer-Usta: Hangi bekadan bahsediyorsunuz siz. Hükümetin bekası mı, yoksa Devlet Bahçeli ve ekibinin bekası mı? Ülkenin bekası kurtuluşu bir kişinin iki dudağı arasına kaldıysa yandık demektir. Memleket son on beş yıldır çok kötü yönetiliyor. Her seferinde yanıldık, kandırıldık, hadi bir kez daha bir ve beraber olalım masalı okunuyor. Korku imparatorluğu kuruluyor. Meclis devre dışı. Hâkimler ve savcılar emir kulu. Üniversiteler oldu yüksek lise. Ahlak sıfır. Eğitim yerlerde sürünüyor. İssizlik Hat safhada. Gemisini yürüten kaptan. Hak hukuk, adalet kalmamış. Beka sorunu bizim içimizde. Her şey yalan dolan. Bir milletin kaderi nasıl olur da tek kişiye teslim edilir. MHP gibi bir partinin kaderi nasıl olur da tek kişiye teslim edilir. Koca ülkücü camiada nasıl olur da ikinci bir genel başkan adayı çıkmaz. O zaman bizler üç beş çapulcuymuşuz demek ki. Birilerinin emir eri gibi….
Odgurmuş: Hangi korku imparatorluğundan bahsediyorsunuz. 1979 Ecevit iktidarı zamanında evlerimizin pencerelerinin kenarına, balkonlarımıza çıkıp oturamazdık. Hangi akşam hangi kapının çalınacağı ve kapıyı açanlara ateş edileceğini bilme imkânımız var mıydı? Kahvehanede oturanın da, otobüs durağında bekleyenin de can güvenliği var mıydı? Sonra Demirel iktidarları zamanında anarşi ve Terör diz boyuydu. Daha sonra gelen Kenan Evren zamanında korkusuzca mı yaşıyorduk. Her akşam kimin kapısının çalınıp alınıp götürüleceğinden emin bir şekilde mi yataklarımızda yatıyorduk. ABD Başkanının karşısında süklüm püklüm el pençe duran devri iktidarında beceriksizliği. Yüzünden 50 küsur bankayı batıran Bülent Ecevit ne çabuk unutuldu. Ülkeyi idare ederken, AB ve ABD’den direktif ve tavsiye alırsanız mesele yok, size kimse dokunmuyor. Yok, bölgede biz de söz sahibi olalım derseniz, Nasrettin Hocanın işi “Fincancı Katırlarını” ürkütürsünüz.
Şurası bir gerçektir ki, İktidarda şu parti bu parti olabilir, fakat yaklaşık 100 yıldır süren “Fetret Dönemi” giderek değişiyor. Bakar mısınız Ordumuz zafer üzerine zafer kazanıyor. Ordumuzun başarılarına dünya parmak ısırırken siz önemseniyorsunuz. Hani siz “bu vatanı karşılıksız sevmiştiniz”. Hani “vatanım ha ekmeğini yemişim, ha uğrunda kurşun”diyordunuz. Siz vatanı ve milleti şu parti veya bu parti için mi seviyordunuz. Kendi partiniz veya sizin görüşlerinizi savunanlar hükümette olursa siz vatanı seveceksiniz, aynı görüşleri paylaşmadığınız bir siyasi parti iktidarda olursa o zaman vatanı ve milleti sevmeyeceksiniz. Böyle sakat bir mantık olabilir mi? Yani sizin milliyetçiliğiniz zamana ve zemine göre değişiyor öyle mi?.
Milliyetçiyim diyen insan vatanını ve milletini her halükarda, her ortamda ve her şart altında sever. Lütfen Türk Milletinin büyüklüğüne inanın. Kendi milletimiz ve kendi değerlerimize “oryantalist” bir bakış açısıyla bakmayınız.
Monşer-Usta: Hangi beka, Siz asla beka konusundan bahsedemezsiniz. Bu Milleti içinde bulunduğumuz zillete düşürenlerin mi bekası. Beka o kadar basite indirgendi ki artık bekayı bu Millet umursamaz hale geldi. Ülkücü hareket içteki cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarıyla mı birlikte olup bu vatana yeniden bedel ödeyecek, sizi tenzih ederim ne kadar akıl dışı bir yaklaşım. Devleti bütün kurumlarıyla ortadan kaldırmış, Eğitim, Adalet bitmiş, devletin bütün işletmeleri peşkeş çekilmiş hatta toprağımız satılmış, adalar yunana, şeker yabancıya terk edilmiş, devlet bitmiş bunu bitirene, tek kişiye devleti teslim etmek beka şuada dursun düpedüz ihanettir. Bırakın Ülkücüyü Türk’üm diyen bir kişi bu dış kaynaklı projeye evet demez der ise beka değil kurtuluş mücadelesi başlatması gerekir…
Odgurmuş: Sizi ve sizleri anlamıyorum, Yanlışlara ağıt yakmaktan, ne gerçeği görebiliyor ne de doğruları inşa edemiyorsunuz. Geviş getirir gibi dün yapılan bazı hataları abartarak ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorsunuz. Eğer hata arayacak olursak ülkede bulunan siyasi partileri bırakın, Ta Tanzimat’tan beri gelmiş geçmiş yöneticilerin de hataları ve eksikleri vardır. Şimdi; Hata ve yanlışları sürekli sayıp dökmenin ne gibi bir faydası ve anlamı var söyler misiniz? Cumhuriyeti kuranların hiç mi hatası yoktu Misak-ı milli sınırları neden olduğu gibi kabul ettirilemedi vs. vs. Her şey konuşulacaksa Bunların da konuşulması lazımdır.
Diyelim ki aile reisiniz olan babanız veya dedeniz aileyi idare ederken bir yanlışa düşmüş. Siz o yanlışı her akşam sofraya toplanıldığında yüzüne vurur ve onu aşağılar mısınız?
Milliyetçiyim diyorsunuz, vatanı milleti severim diyorsunuz. Siz ne biçim milliyetçisiniz ki “milleti kucaklayamıyorsunuz”, “milleti koyun ve sürü” olarak görüyorsunuz. Milletin kararlarına saygı duymuyorsunuz. Siz ne biçim milliyetçisiniz ki hala 1980’ler de yaşayıp duruyorsunuz. Dünyanın değiştiğini, Türkiye’nin değiştiğini, geliştiğini ve kabuğunu çatlatmak için çaba sarf ettiğini görmüyor, göremiyorsunuz. Türkiye’nin bu çabasına destek olmak yerine köstek oluyorsunuz.
Hatta siz Milliyetçiliğinizle övünedururken şu kadar senenin fikri oluşumu olarak neden kendinizi iktidara taşıyamadınız? Neden bir birlik oluşturamadınız? Bir marketler zinciri, bir okullar zinciri, bir kooperatif bile kuramadınız. Hangi üçünüz bir araya gelip bir iş yaptınız? Siz ona buna akıl vermek ve her durumu eleştirmek yerine önce oturun bunları düşünün. Öyle onu bunu tenkid etmekle ve ona buna akıl vermekle, karşınızda bulunan kimseleri sürekli aşağılayarak bir yere varılmıyor.
Ne diyorlar:
” Bir işi,
Bilen yapar.
Az bilen akıl verir.
Bilmeyen ise eleştirir. ”
Siz bunların hangisine giriyorsunuz diye sormayacağım. Çünkü siz: “Az bilenler” gibi sürekli akıl veriyor, “bilmeyenler” gibi da sürekli eleştiri getiriyorsunuz.
Bu huylarınızdan vaz geçmelisiniz. Devletimiz güneyde savaş verirken abesle iştigal etmenin bir anlamı yok. Fakat siz beğenseniz de, beğenmeseniz de, önemseseniz de, önemsemeseniz de Türk Silahlı kuvvetlerimiz “Zaferlere hasret” Büyük Türk Milletinin zafer hasretini gideriyorlar.
Öyle sanıyorum ki siz: Askere çağırılsanız “onaylamadığınız bir iktidarın işine yarıyor” diye demek ki savaşa gitmeyeceksiniz.
Not: Monşer-Usta’nın görüşleri sosyal medyadan alınmıştır.