
Doç. Dr. Osman Yıldız[1]
15 Temmuz darbe girişimi, niteliği itibariyle Türk toplumunda derin bir nefret duygusu yaratmıştır. Bu kalkışma, özellikle dindar çevrelerde, hiç kuşku duymadan çocuklarını emanet ettiği Fetullahçı örgütlenmenin başrol oynaması, büyük bir tedirginlik ve aldatılmışlık duygusu yaratırken; diğer çevrelerde bu kadar büyük bir kalkışmayı yapabilecek bir organizasyonu küçümsemiş olmanın şaşkınlığı vardır. Maklube yiyen, sohbet toplantılarında kırıtarak konuşan bu masum görünüşlü kibar insanlar, nasıl bir anda ölüm makinasına dönüşebilmiştir. Kurdukları kumpaslarla, can acıtan, can alan bu kibar görünümlü insanlar, nasıl olmuş da komitacılığın en üst düzey örneğini verebilmiştir?
İşte bu şaşkınlık, FETÖ örgütüyle mücadelenin en zayıf konumu olarak güncelliğini korumaktadır.
Fetullahçı yapılanma toplumda kaybetmiş olduğu itibarını kazanmak için bu zayıf noktadan ustaca yararlandığını gözlemlemekteyim.
Şöyle ki;
Fetullah Gülen ve onu destekleyen uzantılar, yaptıkları başarısız girişimi tersine çevirmek için, faturayı Tayip Erdoğan’a kesmek zorunda olduklarını çok iyi bilmektedirler. Nitekim bu doğrultuda birçok faaliyetin de yürütüldüğü gözden kaçmamaktadır. En başından beri, yurt içindeki ve yurt dışındaki bazı çevreler, en etkili propaganda aracı olan fısıltı yoluyla bu darbe girişiminin mimarının Tayip Erdoğan olduğu konusunda bir imaj oluşturma çabası içerisindedir. Özellikle sosyal medya aracılığı ile yürütülen bu çalışmaların sonuç verdiği ortadadır. Ayrıca Muharrem İnce’nin “beni Amerikalılar aradı, Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili dosya eksikmiş” demesi, toplumda oluşmuş böylesi bir imajdan yararlanma gayretidir. Böylesi bir imajı, daha da derinleştirmek ve kökleştirmek için ellerinde kullanabilecekleri oldukça fazla malzeme ve hikâye mevcuttur. Fakat ben, bu yazımda başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
24 Haziran 2018 seçimlerinde FETÖ kimi destekleyecek sorusu bugünlerde sıkça sorulmaktadır. Ve bu soruyu soran çevreler bilinçli veya bilinçsiz olarak Fetöcülerin kümelendiği cezaevlerinde kullanılacak oy oranlarına gözlerini çevirmiştir.
Fetullahçı örgüt bu seçimde iki yol izleyecektir.
Bunlardan birincisini, Doğu Perinçek dikkatlere sunmuştur. Fetullah Gülen, kendi tabanına asıl destek vereceği partiyi dikte edecektir. Bu noktada Doğu Perinçek’e katılıyorum. HDP’nin barajın altında kalmaması için ellerinden gelen gayreti göstereceklerdir.
Burada ben, ikinci hususu dikkatlere sunmak istiyorum:
Fetullah Gülen, cezaevlerindeki yandaşlarına nasıl bir talimat verecektir?
Sanırım Fetullah Gülen asıl oyununu buralarda oynayacaktır. Toplumda kaybettiği imajını düzeltmek ve darbe kalkışmasının Tayip Erdoğan’ın bir eseri olduğu fikrini yaygınlaştırmak için cezaevindeki oylarını bir araç olarak kullanacaktır.
Bu şeytan müsveddesinin cezaevindeki tabanına “oylarınızı AKP’ye ve Tayip Erdoğan’a veriniz” talimatın doğrultusunda bir sonuç çıkarsa hiç kimse şaşırmasın.
Fetullahçı organizasyonun ikinci darbe girişimi bu olabilir mi… Saygılarımla…
[1] osmanyildiz36@hotmail.com Kıbrıs İlim Üniversitesi