Ali BADEMCİ
Skandal bir şekilde Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Suûdi hapishanesinde katledilmesi cidden çok düşündürücüdür. İlk savaş sonunda imzalanan mütarekenameye rağmen Fahrettin Paşa’nın Peygamberimizin mezarını terketmemesini hâfızalarda tazeliyor. Paşa’nın son sözü “Vallâhi terketmem ama zorla çıkarıyorlar Ya Resulullah” çığırışları kulaklarımızdadır. Türkiye 400 yıl halifelik makamını elinde tuttu; İslâm tarihinde bu derece uzun hilâfet dönemi yoktur. Devletimiz olayı iyi takip etmektedir, elbette müeyyideden önce siyaseten olaya müdahil olmamız şarttır. ABD bu işi para için yapıyorsa biz tarihten gelen geleneklerimizle Allah için yapmalıyız! Şüphesiz ki Amerika Arabistan’dan elini çekerse süperliği de süpersizliği de biter! Kaşıkçı olayı bizi çok düşündürmelidir!
KAŞIKÇI
Dostum ve kardeşim Gazeteci Murat Bardakçı, 15 Ekim günü Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinde ” Cemal Kaşıkçı Olayı” ile ilgili enfes bir yazı yazdı. Siyaset sosyolojisinde tarihten ders almayanlar eminiz ki bu yazıyı görmemiş ve görmemezlikten gelmişlerdir. Bu yazıda kullanacağımız bilgiler Sayın Bardakçı’ya aittir. Anlıyoruz “Kaşıkçı” adı ve âilesi Türk umûmî efkârı ile çok ilgili. Âilenin Türk kökenli olduğu yıllardan beri söylenir durur da, cidden soyunun Cengiz Han’a kadar dayandığını ilk olarak duyuyoruz ve öğreniyoruz ki Avrupa’da yıllar önce âile ile ilgili böyle çalışmalar yapılmıştır.
Asrın en büyük siyasî cinayeti dolayısiyla Cemal âilenin en tanınmışı olarak öne çıktı ama esas tanınmış adam silâh tâciri amca Adnan Kaşıkçı’dır. Adnan Kaşıkçı 1935 Mekke doğumlu ve 70-80’li yıllarda silâh ticareti ile dünyanın en büyük iş adamları arasında yer almıştır.O yıllarda Kaşıkçı’nın 4 milyar dolar serveti varmış. Şu tamamen Türkçe olan “Kaşıkçı” adı da ilginç, Arapça’ya “Kaşşugi” olarak geçmiş, Avrupalılar “Khaashoggi” diyor. Âilenin Arabistan’a Kayseri’nin Germir köyünden gittiği biliniyor! Germir şu anda Kayseri-Sivas Yolu üzerinde büyükçe bir mahalle! Geçen asrın başında âilenin büyüğü tüccar Adnan’ın babası Muhammed Halid Kaşıkçı Avrupa’da tahsil görmüş bir tıp doktoru, aynı yıllarda ve zamanda İttihat Terakki’nin faal üyelerinden. Savaş sonunda Suûdi Krallığı kurulunca ilk kral Abdülaziz’in doktoru olmuş amma, Osmanlı idaresinde görevi “Medine Muhtesipliği”.(Vergi Toplayıcısı). Bardakçı daha aşağıda âile kökenlerinin bilinmediğini ancak Karadeniz’in kuzeyinden Kayseri’ye geldikleri ve “Çerkez” olacağına dair batılı çalışmalar bulunduğunu ifâde ediyor.
Cemal Kaşıkçı Dr. Muhammed’in torunu ve tam onun gibi bir İstanbullu, zaten orada da katledildi. Cemal 1997’de Prenses Diana’nın sevgili olan ve Paris’de bir trafik kazasında can veren Dodi Fayed’in de halasının oğludur. Anlayacağınız şöyle bir bakıldığında âile Mekke’li olduğu kadar Türkiyeli veya İstanbullu’dur. Zaten Cemal’in diri girip de çıkmadığı Suudi Konsolosluğu cinayeti de onun Türk sevgilisi Hatice Cengiz ile evlenmesi muamelelerini takip safhasında meydana geldi. Peki Türk hanım kız kim derseniz, işte Hürriyet Gazetesi’ndeki haber:
“Hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Hatice Cengiz, kayıp gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın evlenmek üzere olduğu nişanlısıdır. Türkiye’de 2013 yılında İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 2014 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde eğitimine devam etti ve 2017 yılında mezun oldu. Orta Doğu üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. Umman Sultanlığı konusunda akademik çalışma yapmıştır. Arapça ve İngilizce bilmektedir. “Bilgiler yeterli mi, elbette değil, araştırılması gerekli olabilir ama çok da önemli değil! Şunu bilelim Cemal 1958 doğumlu ve 61 yaşında, Hatice 2017 Üniversite mezunu olduğuna göre aralarında bir hayli yaş farkı var!
Şunu biliyoruz ki Kaşıkçı ailesi Mekke’nin hâlâ süren Türk nüfûzlu âilelerinin meskûn olduğu bir çevreden. Bardakçı’nın iddiasına göre 300 yıl evvel Kayseri’den göçmüşler; Türk kültürü âileye hâkimdir. Adnan Kaşıkçı hiçbir zaman Türkiye’ye giremedi, vakî teşebbüsü 12 Eylül cuntabaşı Evren tarafından da reddedildi. Gazete haberlerine göre Süha Özgermi, Ali Şen, Coşkun Sabah, Alaeddin Yazıcı, İranlı aktör Cihangir Gaffari Nazan Saatçı hatta Haydar Paşa’nın torunu diye tanınan Christine Haydar’ın yakın dostları imiş.
Görüldüğü gibi Kaşıkçı âilesi Arap oluğu kadar tam bir “Osmanlı”dır; İstanbul daima âilenin ikinci belki de birinci mekânıdır. Amca yolunu seçmeyen Cemal Kaşıkçı dünyaca tanınmış bir gazeteci olarak bir Türk hanımla yapacağı evlilik için İstanbul’dan daire satın almıştır. Suudiya’nın Müslümanlar’ın kutsal mekânlarında nasıl bir işgâl ve talan uyguladıkları herkesçe malum. ABD’de istendiği an paraya çevrilebilecek bir trilyon dolar servet varmış! Tabiî bu meblâğ sadece bilineni, yani bilinmeyenler! Suudiler bedevi Araptır ve Kutsal Topraklar’da işgâlcidir, sadece Osmanlı devrinde 400 yıl burayı Tanrı ve Peygamberi’in emirlerine göre idare eden Türkler’in de kadim düşmanıdır; malum Vahhabi isyanlarını hatırlatalım. Önce Türk idaresini sonra da peygamber soyunu buradan Ürdün-Suriye-Irak’a göndererek kutsal mekânları cebren işgâl ettiler.
Skandal bir şekilde Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Suûdi hapishanesinde katledilmesi cidden çok düşündürücüdür. İlk savaş sonunda imzalanan mütarekenameye rağmen Fahrettin Paşa’nın Peygamberimizin mezarını terketmemesini hâfızalarda tazeliyor. Paşa’nın son sözü “Vallâhi terketmem ama zorla çıkarıyorlar Ya Resulullah” çığırışları kulaklarımızdadır. Türkiye 400 yıl halifelik makamını elinde tuttu; İslâm tarihinde bu derece uzun hilâfet dönemi yoktur. Devletimiz olayı iyi takip etmektedir, elbette müeyyideden önce siyaseten olaya müdahil olmamız şarttır. ABD bu işi para için yapıyorsa biz tarihten gelen geleneklerimizle Allah için yapmalıyız! Şüphesiz ki Amerika Arabistan’dan elini çekerse süperliği de süpersizliği de biter! Kaşıkçı olayı bizi çok düşündürmelidir!
Allah’a Emanet Olun.