Ali BADEMCİ
Akademi milliyetçileri bunları bilmez; bilse de söyleyemez, hocalarına ters düşerler! Şunu kesin olarak biliniz ki batıda bütün Türk devletleri Suriye insanı orijinlidir! Akademi kafasına bakarsanız üç günlük “Irak Kürt Baharı” bir Kürt İmparatorluğuna gidiyordu da, ne oldu? Devletimizin tırmanışları size bir şey ifâde etmiyor mu? İslâm dünyasında İmparatorluk olgusunun kimlere ait olduğu bilinmiyor mu? Bilhassa ülkücü şahıslar çok yanlış düşünüyor, Suriyeli bizim insanımızdır; Arabı, Türk’ü ve hattâ Ermenisi ile! Şöyle bir Suriye gezebilirseniz özellikle Halep’de en iyi dostlarınızın Anadolu Ermenileri olduğunu göreceksiniz! “Turan Turan” diyorsunuz da, “Mısır” Turan, Moskova “Kızıl Elma” değil mi?
SURİYELİ ÖFKESİ
Sayın Ümit Özdağ’ın vakî açıklamaları üzerine bu sütûnlarda yazdığımız “Suriyeli Düşmanlığı” başlıklı yazı ne yazık ki en fazla ülkücü şahıslar tarafından tenkit gördü. Baştan beri karşı duruş sergileyen sol ulusalcılar bu konuda tıpkı bizim gibi düşündülerini ortaya koydular. Almanya’dan M.K. Çelikkıran’a teşekkür etmeliyim. İtiraf ve teslim edelim ki demek bu ülkenin alternatif değil de mihenk zekâsı onlarmış! Lâkin bizler hâlâ onları o Amerikan algısı ile görmeye ve değerlendirmeye çalışıyoruz: Marksistler!
Osmanlı’nın son devir nimetlerini Kafkasyalılar’ın, Cumhuriyet dönemini ise “Suyun öte yanı” diye adlandırılan Avrupalı muhacir Türkler’in yediğini çok iyi biliyoruz! Bilmesine biliyoruz da devâsa imparatorluk Türklüğüne “Ana” olan Anadolu nerede? Millî Mücadele iskeletinde sayılı Anadolulu lider var ki bizim ülkücüler de onları çok sevmez; meselâ yüzde yüz Anadolulu olan İsmet Paşa, sanki yabancı bir “el” miş gibi “Karabağlı” diye ötelenir! “Çanakkale Şehitleri”ne bakın o ulu mekânda en fazla Halepli yatıyor! Acaba kaç Kafkasyalı var diye hiç düşündünüz mü? Azdır, neden acaba? Çünkü onlar Osmanlı’nın “Saraylıları”dır! Şöyle sadece Şâir Nazım Hikmet’in soyuna bakın! Elbette kınamıyoruz, çünkü “Osmanlı” olgusu bu idi! Başka türlü değerlendiremeyiz, hatâ yaparız!
Bugün Suriye Türkleri veya Türkiye’nin Suriye parçasına Türk etnolojisinde genel olarak “Şamlular” veya “Halep Türkmenleri” denilmiştir. Konya’da ne kadar “Karamanî” varsa konuştuğumuz Bayır-Bucak’da fazlası ile mevcut! Yakın örnek vereyim, bugünkü Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş! Âilesi hâlâ tıpkı Karamanîler gibi Türkiye Bayırı’nda “Kömürcü”dür! Bir gazeteci Lütfi Doğan vardı, bizlerin ağabeyi, Allah uzun ömürler versin, o da Karamanî bir anadan doğmadır, hani şu bizim İskenderun’un Eski Efsane Belediye Başkanlarından Mete Aslan’nın dayısı!
İlginçtir 15.yüzyılda Şeyh Cüneyd’in toparladığı ve torunu Şah İsmail’in devletleştirdiği Şamlular (Halep Türkmenleri) ve Karamanîler’in başı çektiği büyük Türkmen muhaceretini düşünün! Akkoyunlu Hasan’ın bacısı Begüm ile evli olan Şeyh Cüneyd’in devlet düşüncesi nerede doğdu? Faruk Sümer Hoca’yı lütfen okuyun da bugün herşeyi ile yerli yerinde duran Suriye’yi öğrenin! “Suriyeli” diye öfke ile baktığımız, bugün içimizde bulunan ve çoğu zaman aşağıladığımız insanların dedeleri nerede yatıyor? Bu algı ile tarihe ve şühedamıza hakaret etmiyor muyuz? Anadolu’da onların da Orta Anadolular kadar hakkı ve hattâ hukuku yok mu? Nasıl onları ülkenin dilencileri, hattâ daha hayasız ifâde ile “Fahişe” olarak görürüz! Bu ülkenin her bakımdan başkenti İstanbul’dur, o mütareke günleri fahişelerini hatırlamak varken bu ifrat nedir? Yazık çok yazık!
Biz o toprakların çocuğuyuz; zamanına göre doğru görülebilen, fakat yanlış olan Cumhuriyet algısı ile bizde milliyetçilik duyguları “Arap nefreti” ile başladı, ki öyle bir kritik zamanda ve bilhassa Hatay’da “Mezhepçilik”e dönüştü. Bu algı doğru muydu? Bugün anlamış olmalıyız ki herşeyden evvel o “Mezhep” telâkkileri yanlıştı! Bize öğretilen “Hâin Aleviler”in artık vatansever olduğunu pekala öğrendik iyi ki varlarmış! O görüşler Suriye’de %10 tabana dayanan “Baas”ın yıllarca iktidar olmasını sağladı! Bugün Esad’ın yanında olan aydınların yarısı İTÜ mezunudur, ki bilenler şu “Muhaberat”ın analizini yapsın!
Tarih boyunca Türkler birilerinin arkasında gitmek yerine arkalarında her halktan insan sürüklemişlerdir, ki kültürel süreçte bunlar “Türk” diye adlandırılmıştır! Ortadoğu’da imparatorluklar öncesi Türk asılı “Hanedan” veya “Asker” devletlerinin başka türlü îzahını yapamayız! Suriye’ye Yesevî ruhu İran iklimi veya Fars Müslümanlığı ile gelmiştir! Yani şimdi öfkelendiğimiz “Arap Müslümanlığı” Türkler’in ne ilk ne de sonuç karakteri değildir!
Bizi tanımayan bazı bilgisiz gençler “Arapçı” olduğumuzu ifâde ediyor! Bu gibilerde hakkım varsa katiyen helal etmem, Cumhuriyet tarihinin sabıkaya dönüşmemiş “Irkçı “diye nitelendirilen mahkeme kararı elimdedir, bilenler bilir de bilmeyen veya bilmek istemeyene ne diyeyim! Allah akıl ve fikir, her şeyden önce bilgi nasip etsin! Ben onlara kızamıyorum bile!
Akademi milliyetçileri bunları bilmez; bilse de söyleyemez, hocalarına ters düşerler! Şunu kesin olarak biliniz ki batıda bütün Türk devletleri Suriye insanı orijinlidir! Akademi kafasına bakarsanız üç günlük “Irak Kürt Baharı” bir Kürt İmparatorluğuna gidiyordu da, ne oldu? Devletimizin tırmanışları size bir şey ifâde etmiyor mu? İslâm dünyasında İmparatorluk olgusunun kimlere ait olduğu bilinmiyor mu? Bilhassa ülkücü şahıslar çok yanlış düşünüyor, Suriyeli bizim insanımızdır; Arabı, Türk’ü ve hattâ Ermenisi ile! Şöyle bir Suriye gezebilirseniz özellikle Halep’de en iyi dostlarınızın Anadolu Ermenileri olduğunu göreceksiniz! “Turan Turan” diyorsunuz da, “Mısır” Turan, Moskova “Kızıl Elma” değil mi?
Muhabbetle.