SERT RÜZGARLAR FIRTINAYA DÖNÜYOR, BAROMETRE DEĞERLERİ DÜŞÜYOR
Babür Hüseyin Özbek
Barometre değerleri beklenenden daha hızlı, daha kötü düşüyor. Biz denizcilere göre açık denizlerde barometre değerleri hızla düşüyor veya yükseliyorsa hava bozacak, açık deniz seyrinde gemide işler zorlaşacak, hiç istenmese de intikal rotalarında bir tashih yapmak mecburiyeti söz konusu olacaktır, diye düşünür ve değerlendiririz.
Şu günlerde Türk – ABD ilişkilerinde de hızlı bir tekleme, kötüye gidiş, telâfisi zor, yarınları krizle kesişen bir fırtınaya doğru ilerliyor. Göstergelerde(geyçlerde) basınç düşüyor, sert – kötü bir fırtınaya işaret eden belirtiler ekranlarda boy gösteriyor.
Biz kendimizi savunurken “Sam Amca’nın) insiyatifine, menfaatlerine ve insafına göre mi davranacağız? Rusya’dan alınması kesinleşen S – 400 Hava Savunma Sistemlerini almayıp da ne yapacağız? Siz onları Suudi Arabistan’a bile satarken bize satmıyorsunuz, alımına da mani olup engelleyici, tehdit edici başka kartları masaya sürüyorsunuz.
Ola ki yarın fırtına koptu, yeni nesil F – 35 alımı durdu, Türkiye kısmen eş değer kabul edilen Rus savaş uçağı SU – 54’ün alımına yöneldi, bu sefer ne ile tehdit edeceksiniz?
Türkiye olarak elimizde güçlü olduğunu düşündüğümüz birkaç kart var. İlk akla gelen “İncirlik Amerikan Üssü” Ancak bu kart dikkatli kullanılmalı. Çünkü daha önce 1975’te de kullanıldı. ABD böyle bir tehdide karşı Erbil civarında bir hava alanını hazırlıyor, kullanma planları yapıyor.
İncirlik’ten kuş uçuşu yaklaşık 130 deniz mili ( 240 km.) güneyde, Suriye’de Tartus’ta Rusların Akdeniz’deki (Karadeniz Filosu destekli ) en güvendikleri deniz üssü Tartus ve Hyumma Hava üsleri var. Asırlar süren Türk – Rus sürtüşmesinden – savaşlarından sonra bugün oluşan bahar havası istemeden de olsa bir gün kışa dönerse, Türk – Rus dalaşması Batıdaki problemlere pek benzemez. 74 sene önce 1945’te J.V.Stalin’in Türk Boğazları için verdiği soğuk – korkutucu notaları da bir göz önüne getirmeli ve de hiç mi hiç unutmamalı.
O günleri yaşamış yaşlılar geriye dönmek istemezler, dönseler de “Kuzey Tehdidi’ni” hep sıkıntılı ve korkulu sözlerle anlatırlarmış.
KIBRIS TÜRK DENİZ ÜSSÜ KURULMALI
Sıkışma sadece bizde değil bütün dünyada birkaç bölgede devam ediyor. Doğu Akdeniz’deki muhtemel petrol ve doğal gaz sahalarını Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve KKTC kendilerine göre parselledi. Rumlar ise güçlü zannettikleri ortaklarına sanki “Yağma Hasan’ın böreğini dağıtır gibi” peşkeş çekmek, pazarlamak istiyor.
Rum Yönetimi 5 Haziran 2019’da Lefkoşa’da: ABD’den Noble’a 12’inci parselde, Exxon Mobil’e 10’uncu parselde, Fransız Total’e 11’inci parselde, İtalyan Eni – Kogas ortaklığı ile 03 ve 13’üncü parsellerde iddialı ve kendince sürdürülebilir işletim – ortaklık antlaşmaları yaptı. Bunlar kendi konularında dünyada güçlü ve söz sahibi enerji şirketleri. ( Arama sahaları ve parsellerle ilgili haritaya 08.02.2019 tarihli ‘Alexsis Çipras’ın Türkiye Gezisi ve Kıbrıs’da ki Doğalgaz ve Petrol Sahaları’ başlıklı yazımdan ulaşabilirsiniz.)
Nikos Anastasiyadis 14 Haziran 2019’da Malta Valetta’da, Avrupa Birliği’nin (AB) Akdeniz’de kıyısı bulunan 7 (MED – 7 ) üyesi ülke ile yaptığı 6’ıncı zirve toplantısında konuşurken yağdı gürledi. Bizi ve KKTC’yi sanki yok farz etti. Sondaj çalışmalarımızı kınadı, kabul etmediğini sonuç bildirgesine yazdırırken, Yavuz ve Fatih sondaj gemileri personelinin tutuklanmasını talep etti. Kendisini ne zannetti ise, pes vallahi!
Sayın bakan Kudret Özersoy, siz Yannakis’in verdiği yemekte Nikos’la bunları mı konuştunuz?
Hangi Avrupa ülkesi – AB, ABD, Rusya, Çin, Yunanistan, İsrail, Mısır…ne der, hangi tehditleri savurur, önceden bilmek mümkün değil. Ancak, Kıbrıs’ta aşağıda sıralanan Türk menfaatlerinin süratle hayata geçirilmesi için gerekenler yapılmalı ve bedeli ne olursa olsun T.C olarak karşılamaya hazır olmalıyız…
A – Kıbrıs Türk Devletinin bağımsızlığı uluslararası platformlarda tanınmalı.
B – Maraş, Birleşmiş Milletlerin değilsadece Türkiye’nin kontrolünde iskana açılmalı.
C – Çok gecikmiş olan Akdeniz TürkMünhasır Ekonomik Bölge’si (MEB) ilan edilmeli.
D – Geçitkale Havaalanı genişletilip güçlendirilerek, Karpas Bölgesinin Anadolu’ya bakan cephesi (veya uygun görülen başka bir yere) Kıbrıs Türk Deniz Üssü kurulmalı. Ve bunun için geçen zamanın da aleyhimize işlediği unutulmamalı.
NORMALE DÖNEMİYORUZ, BAROMETRE DEĞERLERİ HEP OLAĞAN DIŞI DEĞERLER GÖSTERİYOR
Güney ve Güneydoğu’daki açık, iç ve dış destekli saldırılara (savaşa) stratejik ortağımız halâ binlerce TIR’la silah cephane yığmaya PKK’nın yan kolu PYD/YPG’ye tam destek vermeye devam ediyor. Güney Doğu’da Suriye – Türkiye hududunu cephanelik haline getirdi.
Şimdilerde her konuda bahar havası yaşadığımız kuzey komşumuz Rusya ise PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor. Ona ve Onun yan kolları, Moskova’daki büroları ve diğer destekçileri ise şirretliklerine devam ediyorlar.
İkisi de hapiste, biri İmralı Adası’ndan diğeri Edirne’den veryansın ediyorlar. Dışarıya yansıyan şekli ile bir dargın bir barışıklar. Kendi içlerinde bir zafiyet – liderlik mücadelesi ve Kandil’le uyum çıkmazı yaşıyorlar. Ama silahlar ABD’den TIR’larla ve PKK’nın Moskova Bürosu ile temin ediliyor, orada mesele yok.
Selahattin Demirtaş terör örgütünün akıl hocalığı yanında kültür, edebiyat ve sanat çalışmaları da yapıyor. Avanesi bütün gücü ile onun yanında. Son yazdığı kitap birkaç aydır, yazar-çizerlerinin propagandası ile D&R’ın raflarında, satış listelerinde hep ilk onda gösterilme (zoraki) gayreti mevcut. Hiç de etik değil. Bazı gazetelerin kitap eklerine bakıyorum, burada barometre değer göstermiyor. Tarafgir ve kötü.
Ne ülkemiz ne dünya bir türlü normale dönemiyor. Barometre değerleri hep olağan dışı zorlamalara maruz.
Sıkıntının kaynağında , “Ben ne dersem o olur” diyen bir adam var; D. Trump. Kendisi ve/veya kadroları sürekli tehdit ediyor. Sadece bizi değil, bütün dünyayı. Geçtiğimiz günlerde Hindistan, Rusya ile S – 400 füze savunma sistemi alımı için antlaşma yapar yapmaz Washington’da, dışişlerinde, üst düzey bir yetkiliden : “Hindistan bu sistemi alırsa Türkiye ile aynı şeyleri yaşayacaktır” tehdidi geldi.
Bu adam ters, gözü kara bir poker oyuncusu gibi. Yaşamında 7 defa iflas etmiş, bitmiş, tekrar, tekrar düşmüş – kalkmış, görünen o ki hiç tırsmamış, hiç geri çekilmemiş. Masaya hakim, oyunu yüksek potla açıyor, karşısındaki rakibine kaybederse biteceği hissini taraflı yayında, o masada veriyor. Mesela: Çin’e konan 150 milyar dolarlık vergi kararı sonrası tehdidine; “Bu daha başlangıç 500 milyara da çıkabilir.” Diyerek gözdağı vermeye devam edebiliyor.
Bilmiyorum haberleri seyrederken veya okurken çekindiğiniz, acaba ne olur, diye endişeye kapıldığınız anlar oldu mu?
Dünyanın “Ana Enerji Koridoru” olarak da adlandırılan krizli hattan, Basra Körfezi’ne, Hint Okyanusu’na,her gün dev petrol tankerleri ile 17.2 milyon varil ham petrol geçiyor. Dünya tüketimi günlük yaklaşık 100 milyon varil. Bölgede o ham petrol yüklü tankerlere yapılan saldırılar ve devamında ABD’ye ait bir İHA’nın (insansız hava aracı) İran hava sahasında düşürülmesi D.Trump’u öfkelendirdi, önce saldırı emri verdi, icraata on dakika kala 150 kişinin öleceğini öğrenip /düşünüp, (Hint Okyanusu, Basra Körfezi, Kızıl Deniz ve Umman Körfezi’ne aynı anda kumanda eden ) 5’inci Filo’ya verdiği İran’a saldırı emrini durdurdu.
Bu saldırmaktan, yakıp yıkmaktan daha kötü, rest çekmiyor ama sürekli o yönde işaretlerle kendince korku dağları yaratıyor.
EŞKIYA DÜNYANIN EŞKIYALARI
GÜNEY ÇİN DENİZİ’NDE AMERİKAN USS.Chancellorville İLE RUS Amiral Vinorgardov’un DALAŞMASI
Haziran ayının ilk haftası. Yaz ayları, Kuzey Yarım Küre’de dünyanın en güzel denizi dediğim Ege’de, Edremit Körfezi’nde, Altınoluk’ta denizden çıktım, sakin güzel bir havada güneşleniyorum. Yanıma gelen tanıdık bir sima: “Efendim Güney Çin Denizi’nde dünyanın en güçlü filosu,Amerikan 1’inci Filo’sundan (Pasifikte 7’inci Filo destekli ) bir güdümlü füze destroyeri ile Rus Pasifik Filosu’ndan diğer bir muhrip dünyanın yüreğini ağzına getirdi, birbirlerine giriyorlardı (7 Haziran 2019). Bunlar Güney Çin Denizi’nde ne arıyorlar, dalaşacak başka yer mi bulamadılar? Siz ne düşünüyorsunuz?” diye fikrimi sordu. Ben de:
-Görüyorsun, onlar bizdeki ünlü türküyü çağrıştırıyorlar. Eşkıya dünyanın eşkıyaları. Halen yeryüzünün en krizli bölgesi Pasifik’tir. Zira geçen asırda bütün çağların en büyük 3 – 4 deniz savaşı bu bölgede, Pasifik’te yaşandı. İsterseniz buna Rus Parlamentosu Duma’da iade-i itibarına set çekilen, 1905’teki Japon – Rus Deniz Savaşı ve Türk kökenli Rus Amiral Kolchak’la başlayabilirsiniz, dedim.
İşin aslı, tarihte barometre değerlerinin normal seyrettiği ve barışın hakim olduğu uzun devirler hiç olmadı ve de olmayacak gibi.
Not – Arap kökenli, Hıristiyan azınlık Maroni temsilci Yannakis Musa’nın Kıbrıs Rum Kesimindeki evinde, 4 Haziran 2019’da açık mı, gizli mi pek de belli olmayan bir yemek vardı.Yannakis’in bu yemeğine, KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ve eşi Aliye Hanım, Rum lider Nikos Anastasiadis ve eşi Andrei eşlik ettiler.
Sayın bakan böyle bir görüşme öncesi neden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müsaadesini / olurunu almıyorsunuz? Lütfen Siz kim olduğunuzu, neyi temsil ettiğinizi unutmamalısınız. Bir de SayınAkıncı’ya : “… Rumlara mülkiyet paylaşımı haritasını verirken haberimiz olmadı…” gibi cümleler kurarak sataşıyorsunuz, bu sakat ifadeler neyin nesi? Belki niyetiniz iyi de olabilir, ama umarım Rumların kayığına binmemişsinizdir.
Nikos Anastasiadis, Japonya – Osaka’daki G – 20 zirvesi, İran’a konan Amerikan ambargosu ve Akdeniz’de ki Yavuz ve Fatih sondaj gemilerinden gelecek elini güçlendirmeye yönelik bir çıkış arıyor ki rest çekebilsin, MED -7’de kendini gösterebilsin.
Sayın Kudret Özersoy, Ada’da neden güçlü bir çizgi oluşturamıyor ve Rum Kesimi gibi sesinizi dünyaya duyuramıyorsunuz?