Birlik Beraberlik Nutku Atan Ayrıştırıcılar
Kenan EROĞLU
Hep duyarız:
“İç ve dış düşmanların el ele verip üzerimize yoğunlaştığı şu günlerde“ (şu günler denilen günler, belirli bir zaman diliminden çok her zaman hazır ve nazır olan şu günlerdir.)
“Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bu günde“ (Bu günde denilen gün de belirli bir gün olmayıp belirli olmayan ama her zaman olabilen bu gündedir.)
“Bizi bölüp parçalamak isteyenlerin hedeflerine varmak istediği bu günlerde“ (Bizi bölüp parçalamak isteyenler de pek o kadar bilinen müşahhas değildir. Onlar her zaman, her yerde vardır)
“Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu sırada“ (Şu sıra ne zamansa bütün zaman ve mekânlarda şu sıra diye bir zaman dilimi vardır.)
“İktidar alternatifi olduğumuzun anlaşıldığı bir zamanda” (İktidar alternatifi olma konusu da müphem bir konudur. Bu iktidar alternatifi olma ihtimali her zaman ya vardır ya yoktur, ya da hem vardır hem de yoktur.)
“Tam hedefe ulaşıyorduk ki, son noktaya gelmiştik ki, tüm problemlerimizi halletmiştik ki“ (Hedefe varmak konusu nasıl bir şey ise hedefe varmanın ihtimali hem hep vardır ve hem de bazen çok uzaktır. Problemlerin halli meselesi de çok afakî bir meseledir. Ama lider öyle diyorsa mutlaka bir bildiği vardır.)
“Birlik beraberliğimizi bozdular, ayrıştırıcı dil kullanıyorlar” (Birlik ve beraberliği bozanlar, birlik beraberliğin aleyhine çalışanlar hep rakiplerdir, hep başkalarıdır. Kendimiz ayrıştırıcı bir dil kullansak bile bu ancak birlik beraberlik içindir.)
Bu tarz şikâyet ve serzenişler uzar gider.
Siyasi partiler, Fikri akımlar, sosyal hareketler bu gibi fikirleri/mazeretleri çok sık kullanırlar. Özellikle başarısız olmuş fikir hareketleri ve insanlar kendi, beceriksizlik ve başarısızlıklarını dışarıdaki bir güce, iç ve dış düşmanlara yükleme eğilimindedirler.
Öyle ya, suçu kendilerinde ve kendi yönetimlerinde arayacak değiller, kendileri suçu kabul etikleri takdirde aynı zamanda kendilerini de inkar etmiş olurlar.
Bir fikir hareketinin tüm suçu, kabahati ve başarısızlığını yüklediği bu iç ve dış düşmanlar kimlerdir, nerededir, nasıldır hiçbir şekilde açıklamaz, göstermez ve mutlaka teğet geçerler.
Bu iç ve dış düşmanlar nasıl bir şey ise, ne elle tutulur ne de müşahhas olarak gösterilebilir. Ayrıca bu iç ve dış düşmanlar yeni mi doğmuşlardır? Yoksa eskiden de var mıdır? Bu düşman bazen durur, bazen harekete geçer. Bazı dönemler uykuya dalar, bazı dönemler uyanır harekete geçerek iktidarları, hükümetleri, siyasi partileri, Milli ve manevi değerlere sahip çıkanları, fikir akımlarını bölmeye ve parçalamaya çalışıyorlar herhalde bu durumu da bilme ve görme imkânınız asla yoktur.
Peki, iç ve dış düşmanlar neden? Durup durup ta siyasi iktidarın tökezlediği sırada, siyasi parti içinde bazı problemler olduğunda, fikir hareketi faaliyete giriştiğinde, genel kurul yaptığı zamanlarda mı harekete geçerler. Bunu da asla bilme imkânı yoktur.
Bu iç düşmanlar seçim ve toplantılar dışında ne iş yaparlar, nerede oturur dururlar, hangi meslekle işle iştigal ederler bu da asla bilinmez, bilen birisi varsa bile o da izah etmez.
Bu iç düşmanlar sizin dışınızda ki diğer guruplarla, kongrelerle, toplantılarla hiç mi ilgilenmez. Onların toplantı ve gösterilerine seçim ve kongrelerine hiç müdahale etmezler mi?
Ya da, bu iç ve dış düşmanların işi sadece ve sadece sizin gibilerle uğraşmak mı? Başka bir işleri yok mu?
Yoksa bu iç ve dış düşmanlar çeşitli guruplara ayrılıyorlar da, bir bölümü size bakıyor ve sizi izliyor, siz ne yapmaya teşebbüs etseniz aksatıyorlar, engel koyuyorlar. Diğer bir bölümü de başka gruplarla mı ilgileniyorlar?.
Pekiyi. Şimdi soralım.
Bu iç ve dış düşmanlar dün de var mıydı?
Vardı.
Önceki gün var mıydı?
Vardı.
Daha önceki gün var mıydı? Önceki hafta, önceki ay, önceki yıl, elli yıl önce var mıydı? İçinde bulunduğumuz fikir hareketinin mantığına göre hep vardı.
Bu iç ve dış düşmanlar yüz yıllardır vardı ve yine yüzyıllarca var olmaya devam edeceklerdir.
Ve o düşmanlar hep sizin toplantı günlerinizi, genel kurul saatlerini, birlik ve beraberliği tam sağlayacağınız zamanı beklerler demek daha doğru olur. Ve onlar hep fikir hareketinin içinden de birilerini bulup kullanarak birlik ve beraberlikleri bozdular.
Vs. vs.
Bu birlik ve beraberliğe ihtiyacı olan grup sadece sizin içinde bulunduğunuz fikir hareketi mi? Sizin dışınızda bulunan diğer guruplarında birlik ve beraberlik ihtiyacı var mı?
Birlik ve beraberlik bozanlar, bu birlik ve beraberliği neden bozmak isterler. Ve sadece sizin birlik ve beraberliğinizi mi bozmaya çalışırlar. Ülkenin birlik ve beraberliğini de bozmaya çalışırlar mı?
Bu birlik ve beraberlik bozucular, bu işi sürekli bir şekilde mi yaparlar, yoksa ara sıra mı? Yaparlar veya bu birlik beraberlik ihtiyacı sadece siz yönetimde bulunduğunuz veya sizin içinde bulunduğunuz fikir hareketi yönetimde olunca daha çok artar, ya da sizin yönetime gelmenizi beklerler, genel kurul toplantısını beklerler ve harekete geçiverirler.
Bu birlik ve beraberlik “ne menem” bir şeydir ki? Siz onu kontrol altına alamaz, tutamaz, getiremez, yakalayıp bulup perçinleyemezsiniz. Bu bozguncular bu zayıf noktanızdan yüzyıllardır sürekli saldırırlar.
Sizin Birlik ve beraberlik ihtiyacınız da hiç bitmez.
Esasında bu birlik ve beraberlik konusu o kadar izafi bir konudur ki, bir siyasi partinin, bir fikir hareketinin ona ekmek gibi su gibi her zaman ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç aslında hareketin etrafında bütünleşmeyi sağlamak için sürekli kullanılan bir can simidinden başka bir şey değildir.
Birlik ve beraberliği kendi içinde sağlayamayan, insanlarını aynı hedefe yöneltemeyen fikir hareketleri, suçluyu dışarıda arayıp hayali düşmanlara yüklerler. Bu durum gerçeklerden kaçmaktan başka bir şey değildir. Gerçeklerle yüzleşmek istemeyenler hayali düşmanlar meydana getirirler.
Siyasi partilerimiz, iktidarda olanlarımız, bir fikir hareketinin içinde olanlarımız bu birlik ve beraberlik ihtiyacını belirte dursunlar. Sık sık bu ihtiyacı dile getirsinler.
Fakat şöyle de bir gerçek var ki: Birlik ve beraberlik içerisinde, oraya buraya ayrı baş çekmeden hareket etmesi gereken ve kendilerini Milliyetçi olarak gören insanlar. Ne kendi guruplarının birlik ve beraberliği için ne de ülkenin gerçekte ihtiyacı olan birlik ve beraberliği konusunda hiçbir gayret sarf etmemeleri büyük ve yaman bir çelişkidir.
Birlik ve beraberlikten yana görünmek yerine birlik ve beraberlikten yana olmak, söz ve hareketlerimizle de bunu ispat etmek gerekir, Aksi takdirde güvenilmez insan oluruz.
Hem sürekli ayrıştırıcı dil kullanmak. Hem mensubu oldukları siyası partinin görüşleri doğrultusundan dışarıya çıkmamak. Hem bu açıdan bakarak kimseyi beğenmemek, kendileri dışında kimseyi kabul etmemek, karşıda bulunan ya da daha doğru deyimle kendi fikirleri yanında olmayan herkesi yanlış ve hatalı görmek yaklaşımı içerisinde olmanın ne vatana, ne de milletimize bir faydası yoktur.