Fikir Düşünce Hak Getire
Kenan EROĞLU
Odgurmuş; Bugün biraz düşünceli ve üzgünüm. Fikir yazıları ve ilmi makaleler pek okunmuyor. Bunun sebepleri üzerinde durabilir miyiz?
Ögdülmüş: İnsanoğlunun yaradılışı itibariyle, kolaycılığa, boş işlere, şerre meyletme gibi bir durumu vardır. Bu yüzden çok meraklıları dışında pek çok kimse böylesine zahmet gerektiren işlere bakmazlar. Hele de bilimsel bir yazıyı, bir fikir makalesini pek okuma zahmetine katlanmıyor, ya da katlanamıyor.
Fakat buna karşı gazetelerin dedikodu sayfaları belki daha çok okunuyor. Sosyal medyada da buna benzer haberler daha çok ilgi görüyor, daha çok okunuyor. Böyle paylaşım yapanlar da daha çok takip ediliyor.
Odgurmuş: Okuyucular bu gibi konulardan pek memnun olmuyorlar. Böyle yazılara da pek itibar etmiyorlar.
Ögdülmüş: Evet maalesef öyle o tür yazıları pek fazla kişi okumuyor. Dedim ya insanlar dedikodu türü yazıları daha çok seviyor ve ilgi ile takip ediyorlar. Bazı basın mensuplarının ilke olarak benimsedikleri “olay çıksın haber olsun” mantığı sanki burada da işliyor. Özellikle sosyal medyada “olay olsun izleyelim”, “olay olsun lehinde ve aleyhinde konuşup yorumlar yapalım” gibi bir mantık var. Hal böyle olunca bir fikir yazısının okunma oranı da o oranda düşüyor. Bir fikir yazısının okunabilmesi için ister istemez bir alt yapı lazımdır. Bazı bilgiler edinilmemiş, bir hayli kitap karıştırılmamışsa elbette fikir yazısı o kişilere zor gelecektir..
Odgurmuş: Ülke ile ilgili bazı meseleleri ele aldığımızda ve netice itibariyle pek çok konuya eleştiri getirmediğiniz için bazen taraflılık gibi değerlendiriliyor. Buna ne dersiniz?
Ögdülmüş: Türkiye’nin geçmişten beri gelen meselelerini fikri bakımdan ele aldığımızda ve Türk aydınının içinde bulunduğu tutarsızlıkları dile getiririp kendilerine ayna tuttuğumuzda aydın geçinenlerimizin her zaman yaptıkları gibi esaslı bir cevap vermek yerine kestirmeden itham edildiğimiz de doğrudur. Şimdi fikir fukara olunca genellikle bu yola başvuruluyor. Sizi hemen bir siyasi partiye yamama yolunu seçiyorlar. Bu konuda bazıları da dolaylı yollardan birilerini övüyorsunuz gibi çok sığ bir düşünce ileri sürüyorlar.
Her Türk insanı üzerinde yaşadığı toprakları, bu topraklar üzerinde yaşayan milleti hiçbir şekilde ayırt etmeden sevmelidir. Veya seviyor olmalıdır. Biz bu ve bunun gibi düşüncelerimizi milletimizi sevdiğimiz için dile getiriyoruz. Yoksa herhangi birisi, herhangi bir siyasi memnun olsun diye dile getirmiyoruz.
Odgurmuş: Peki; o zaman demek oluyor ki biraz dikkatli konuşmak gerekiyor. Çünkü her dile getirilen bir cümle, bir kelime istenen yöne çekilebiliyor.
Ögdülmüş: Burada benim anlamadığım yer şurası. Ben diğer gazetelerde, köşe yazarlarında ve Facebook da görüyorum. Ülkemizin aleyhinde ABD’de Avrupa’da ve hatta Tanzanya’da herhangi bir insan, veya bir yetkili kişi Türkiye aleyhine, ülkemiz ekonomisi aleyhine ve yöneticilerimiz aleyhine bırakın konuşup nutuk çekmeyi küçük bir imada bulunsa, bizim anlı şanlı köşe yazarlarımızla birlikte her türlü bilim dalında uzman olan “Facebook kalemşorları” alıyorlar o cümleyi veya sözü, çıkıyorlar yola, söyleyen kimdir, kim değildir, Türk dostu mudur?, Türk düşmanım mıdır? Demeden sarılıyor ve sanki önemli bir buluş yapmışlar gibi köşelerine taşıyorlar. Sonra söylenen sözler, sarf edilen cümleler Türkiye’mizin lehine dahi olsa yine de karşı çıkıyorlar. Bir insan herhangi bir iktidara, bir hükümete veya bir siyasi partiye karşı olabilir. Mesele memleket meselesi olduğu zaman siyasi mülahazaları, ideolojik gözlükleri bir kenara bırakarak durumu ele almak lazım gelir diye düşünüyorum.
Benim anladığım, bizim arkadaşlar hükümet ve iktidar karşıtlığı ile memleket meselesini biraz karıştırıyorlar. “Balkan Savaşı” sırasında Edirne’nin Bulgarların eline geçmesi üzerine “eğer Edirne’nin kurtarılması sonucu Enver’in (Enver Paşa) adı gidecekse bırakın Edirne Bulgar’da kalsın” düşüncesinde olanlarımız var.
Bu ne biçim mantıktır. Diyelim bu gibi şeyleri ülke düşmanı olarak bilinenler yapıyorlar. Yabancıların aleyhimize olan sözlerini alıp manşet yapıyorlar. Fakat görüyoruz ki kendilerini Milliyetçi olarak vasıflandıran köşe yazarlarımız ile yine “Facebook kalemşorları” de bu koroya katılıyorlar da ben buna bir mana veremiyorum. Milliyetçi olarak bilinen insanların bu konuda biraz hassas olmaları gerekmez mi? Memleketimizin aleyhine olan bir konuşmayı bir sözü ciddiye almamaları gerekmez mi. Neden böyle yapıyorlar acaba diyorum, kendi içlerinde bulundukları olumsuzluk duygularını bu şekilde mi dile getiriyorlar.
Aslında; Milliyetçi olarak bilinen kişilerin ve gurupların kendilerine göre görüş ve düşünceleri olmalıdır. Herhangi bir yabancı Türkiye lehine veya aleyhinde bir konuşma yaptığı, beyanat verdiği takdirde bu konuyu ulusalcı, laik ve sizin gibi sol görüşlü kimselerin görüş ve düşünceleri dışında kendilerine has görüş, düşünce ve daha değişik gerekçeleri olması lazımdır diye düşünüyorum ama gerçek hayatta bu böyle olmuyor. Herhangi bir şey-konu ne olursa olsun balıklama atlıyorlar ve netice itibariyle de o olumsuz ve aleyhimize serdedilen fikirlere inanıyorlar. O olumsuz düşünceleri her halde kendi olumsuzlukları ile birleştiriyorlar ve onlarda başlıyorlar eleştirmeye. Acaba yanlış mı düşünüyorum?
Efendim ayrıca Milliyetçi olduğunu söyleyen pek çok kişi; Bilinmeyen, kaynağı pek belli olmayan ve kendilerine “Atatürk” ile başlayan isimler takan “bazı mahfiller” tarafından üretilen görüş ve düşünceleri kendi düşünceleri gibi paylaşıp yayıyorlar. Bazen de solcu olarak bilinen ve Türk Milleti lehine hiçbir görüş ve düşünce üretemeyen sol görüşlülerin ortalığa savurdukları küfürbaz görüş ve düşünceleri de hiç düşünmeden paylaşıyorlar. Ben bunlara da bir mana veremiyorum.