Fevzi Çakmak
Barış zamanında, halkı belirli hedeflere yönlendirecek bir programa ihtiyaç vardır. Fransızların Alsas Loren’i geri almaları, bizim Misak-ı Milli gibi bütün millet tarafından iyi niyetle kabul edilen vatanla ilgili bir ideale doğru yürümek gerekir.
Osmanlı Devleti’nin ideali ve siyaseti İslami gelenekti. 1908 inkılabıyla elde edilen Meşrutiyet; mutlak bir hedef üzerinde yürüyemiyordu. İdeal karmakarışık, hatta vatanın bağımsızlığı fikri, vicdan hürriyeti, mal ve can emniyeti, dini ve milli kutsallara, kurumlara saygı ve riayet kavramlarının en seçkin kısmıdır.
Anadolu istiklâl mücadelelerinde bu fikir, bir erden başkomutana kadar herkes tarafından çok içten hissedilmiş, anlaşılmıştı. Uğursuz mütareke günlerinde mukaddesatımıza ve çıkarlarımıza yavaş yavaş gerçekleşen saldırılar, bütün milletin gönlünde istiklal ateşini alevlendirmişti.
Bir milletin ölümü göze alması için inanç sahibi olması lazımdır. Balkan muharebesinde ne yazık ki bunlar yoktu. Türklük fikri meydana çıkmamıştı. Çeşitli milletlerden asker alıyorduk. Müslüman olmayanları saflarımıza kattığımızdan dolayı eski geleneğimizdeki gibi -bir din uğruna- harp etmek söz konusu değildi. Osmanlı siyaseti iflasa mahkûmdu. Osmanlı karışımındaki her milletin din ve vatanla ilgili ideali tam anlamıyla çeşit çeşitti ve birbiri ne zittı.
Bir millette birlik olmazsa, oluşturacağı ordunun moral gücü zayıflar. Milletlerin ve devletlerin yenilgilerinin sebepleri iç zayıflıklarında aranmalıdır.
(*) Batı Rumeli’yi Nasıl Kaybettik? adlı eserden..