
Kenan EROĞLU
Odgurmuş: Hiç vazgeçmeyeceksiniz, hep görmezden gelecek, hep önemli konuları önemsizleştirme yoluna gideceksiniz. Son gelişmeler üzerine yine ve yeniden Monşer’liğinizi ortaya koymaktan geri durmadınız.
Monşer: Yine ne oldu neler oldu da siz benim Monşer’liğimi gördünüz. Bölgemizde deprem oldu da benim mi haberim yok?
Odgurmuş: Suriye’de Esed devrildi bir diktatörlük sona erdi sizden ses yok. Esed Suriye’yi terk edip Rusya’ya sığındı sizde yine ses yok. Esed muhalifleri Bağdat kalesine Türk Bayrağı astılar sizden yine ses yok. Meydanlara toplanan Suriyeliler Suriye’nin yeni bayrağı ile birlikte Türk bayrağı da taşıyorlar siz de yine ses yok.
Monşer: Ne söyleyecekmişim? bana soracak olursanız Esed’ in ülkeyi terk etmesi pek de iyi olmadı. Şimdi söyleyin bakalım, Esed’ den sonra ne olacak? Ne olacak ben hemen cevap vereyim Suriye’de “Taliban” uygulaması gibi bir uygulama yapacaklar. O zaman Esed gitse mi iyi kalsa mı iyi birlikte göreceğiz. Kadınların okumasını engelleyecekler, yine kadınların başlarını hatta yüzlerinin dahi kapatılmasını isteyecekler.
Neymiş Bağdat kalesine Türk bayrağı asılmış. Eee asılmış da ne olmuş. Bayrak asıldı diye Bağdat bizim mi oldu.
Aslında sorulması gereken asıl soru şu: Bizim Suriye’de ne işimiz var. Biz kendi meselelerimizi halledemezken Suriye’nin neyine merhem olacağız anlamadım ki. Abd orada, Rusya orada, Pkk-Ypg-Pyd orada hatta İran orada bunların arasında bizim ne işimiz var. Sonra ne Abd ne de Rusya bizim Suriye’de olmamıza asla izin vermezler. (Türk aydını hep böyle düşünüz. Yabancılar ve batı güçlüdür, biz güçsüz! Yabancılar planlı ve akıllı biz hep akılsız!). Yineliyorum. Bizim Suriye’de ne işimiz var.
Odgurmuş: Yani diyorsunuz ki; sınırımızın güneyinde bir terör devleti kurulsun ve biz de buna hiçbir şekilde ses çıkarmayalım. Bölücüler oradan beslensin oradan sınırlarımızı taciz etsin, daha sonra da bizim sınırlarımız içinde bazı vilayetlerden de hak iddia etsin biz ses çıkarmayalım öyle mi?
Kuzey Suriye’den ülkemize top atışları yapıldığını, insanlarımızın şehid olduğunu görmezden gelelim öyle mi? Yani size göre bir hiçbir şeye müdahale etmeyelim, sınırlarımız boyunca bir terör odağı oluşsun teröristler bize sınır komşusu olsun biz yine hiç ses çıkarmayalım ve engelleme yoluna gitmeyelim öyle mi?
Suriye sükunete kavuşsun diye biz yardımcı olmayalım ve dolayısı ile ülkemizde bulunan Suriye göçmenleri de ülkelerine dönmesin ve siz de bu göçmen konusunu istismar etmeye devam edin öyle mi?
Zaten sizin gibi halkından kopuk Monşer’ler hep problemden ve kargaşadan ve krizden beslenirler. Problem olmasa, kriz olmasa acaba Monşerler ne yapar ne konuşurlar?
Sizi anlamıyorum diyorum da şaşıp kalıyorsunuz. Suriye’de bir diktatör rejimi vardı. Binlerce kendi vatandaşını işkencelerden geçirerek hapishanelere tıkmış işkencelerden geçirmiş bir rejim ve siz bu rejime arka çıkıyorsunuz. Siz gördüğüm kadarıyla diktatörlükten yanasınız. Sol damarınız kabarıyor herhalde. Barıştan yana, dostluktan yana, özgürlükten yana nutuklar atan Marksist yandaşlarınız iş başına geldiklerinde barışı, dostluğu ve özgürlükleri kısıtlama yoluna girdiklerini uygulamalarınızda görüyoruz. Sizin Marksist solcular hürriyeti de kardeşliği de barışı da sadece teröristler için isterler. Onların dışında zulüm gören mazlumların ahını asla duymazlar. Geçmişten beri bilinir ki nerede bir diktatör Marksist yönetim var hep onu savunurlar onları överler. Herhangi bir ülkede iktidarı ele geçirdiklerinde de kendilerinden başkasına hiçbir şekilde hayat hakkı tanımazlar. Hatta bu solcular, insan kasabı Stalin keferesini bile savunmuşlardır.
Her şey bir kenara orada milyonlarca Türk var. Her zaman söylediğimiz gibi nerede bir Türk varsa orası bizim ilgi alanımıza girer.
Monşer: Yahu Suriye’de kim ne yaparsa yapsın bize ne? bizim Mehmetçiğin kanı o kadar ucuz mu da Suriye’nin, bilmem nerenin iç işlerine karışıyoruz. Yalnız Suriye’mi? Libya’da ne işimiz var, Karabağ’da ne işimiz var, hatta Afrika’da ne işimiz var bizim. Biz “Yurtta barış, cihanda barış” prensibini canı gönülden benimsemiş laik ve de demokrat ve hatta barış yanlısı insanlarız. Orada burada ne işimiz var.
Odgurmuş: Tek parti döneminde ülke vatandaşını hizaya getirmek sindirmek ve bir başkaldırı yapmasın diye uydurulan “Yurtta sulh cihanda sulh” prensibi artık çok gerilerde kaldı. Yurtta sulh neyse de dünyada sulhu biz düşünecek değiliz. Dünya sulhünü dünya nimetlerini paylaşanlar düşünsün. Ayrıca ekonomik yönden, askeri yönden, savunma sanayii yönünden güçlüysen her türlü barışı sağlamada da güçlü olursun.
Lütfen biraz Türkiye ve dünya gerçeklerinin farkına varın.
Türk milleti büyük bir millettir. Sizin aklınız almasa da “Türkiye büyüyüp Turan olacaktır”. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.