Siyonizmin “Dört Benzemez”i…
Şükrü Alnıaçık
Bir terör örgütünün başarılı “siyasi sonuçlara” ulaşabilmesi için mutlaka şu beş imkândan birine veya birkaçına sahip olması gerekir:
a)Ahlaksız ve maneviyatsız bir yandaş kitlenin bulunması,
b)Düşman olarak görülen kitlenin çaresizleştirilmesi,
c)Ülke yönetiminin acizlik ve kanıksama içinde olması,
d)Çok güçlü bir dış destek veya destekler bulunması,
e) Fikir adamları, üniversite,medya ve yazarların parayla satın alınabilir olması…
Bu şartlar oluşmadığı sürece Türkiye’de “mantıklı ve kabul edilebilir bir Kürt sorunu” olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Ancak yukarıdaki şartlardan bir kısmının bile ortaya çıkmış olması, adına ne derseniz deyin büyük biri sorunla karşı karşıya olduğunuzu göstermektedir. Marksist PKK terörünün “Kürt sorunu” olarak sunulması, başlangıçta bir solcu aydın züppeliği olarak ortaya çıkmış olsa da gerçekte psikolojik savaş kurnazlığından başka bir şey değildir. Ancak bugün ortaya çıkan çözüm stratejilerine bakınca görüyoruz ki sonuçta Türk Milliyetçiliği, teröre kurban edilmek üzeredir.
Bu onursuz çözüm arayışları, Başbakanın hareketlerinden anladığımız kadarıyla “Türk Milliyetçiliğinin ayaklar altına alınmasıyla” son bulmaktadır. Bize göre bu “zorlama“nın da kaynağı, yine Siyonizm’den başkası değildir.
Yahudilerin Fırat havzasını da içine alan Tevrat’ta tanrı tarafından vaat edilmiş topraklar için yeminli ve imanlı olduğuna dair pek çok makale kaleme alınmıştır. Fırat’ı alırlar, alamazlar… Kürdistan kurulur kurulamaz… Bunlar ideolojik temennilerdir. Ancak görülen odur ki, Siyonizm, Türk Milliyetçiliği karşısında büyük bir mevzi kazanmıştır. Siyonizm’in Milliyetçiliğe olan düşmanlığının mantığını anlamak için biraz geriye gitmek gerekir.
Yakınçağ’a egemen olan ve içinde nüfusuna oranla çok fazla miktarda Yahudi bulunan “Burjuva sınıfı,” asaleti ve diyaneti Fransız İhtilâliyle saf dışı bıraktıktan sonra “Burjuva Ulus devletleri” ortaya çıktı. Ancak Yahudilerde olmayan ve kapitalist hamlelerine engel olan bir sorun daha vardı. O sorun, Ulusal menfaatlere gönülden bağlılık yani “Milliyetçilik“ti.
Katolik taassubunun baskısından zor kurtulan Yahudiler, bu kez de “Milliyetçiliğin” pençesine düşmüşlerdi. Bu nedenle Yahudiler, “Ulus devlet“in ideolojik ve ekonomik merkeziyetçilik felsefesi olan Milliyetçiliği yenebilmek için 4 ideolojik silah ürettiler:
1-Önce sınıf ideolojisi olan “Marksizm“i, ortaya çıkardılar.
2-Sonra da “Faşizmi,” Hitleri finanse ettiler. İsrail, Hitler Faşizminin ve Stalin Sosyalizminin önünden kaçan Yahudi göçmenlerle kurulmuş bir devlettir.
3- Milliyetçiliği, tarihi kavmiyetçilikle karıştıran “Siyasal Ümmetçiler” de Milliyetçiliğe düşman olunca Siyonistlerin kullanabileceği üçüncü grup ortaya çıktı.
4- II. Dünya savaşından sonra Siyonistler, entelektüel rotayı bu kez “Açık Toplum İdeali“ne doğru çevirdiler ve dünyada Milliyetçiliğe karşı yeni bir savaş başlatıldı.
Sonuç olarak Ulusal bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti bugün, 4 silahlı bir Siyonist çapraz ateşle karşı karşıyadır.
“Ümmetçilerin” iktidarında eski “Marksistler,” paralı “Açık Toplum” mühendisleriyle kol kola, Irkçılık ve “Faşizm” edebiyatı yaparak İsrail’e hizmet ederken Milliyetçilik, çoktan başbakanın ayakları altına alınmıştır.
“Siyonizm’in dört benzemezi“nin tek ortak noktası, şu veya bu sebeplerle “Türk Milliyetçiliğine düşman” olmalarıdır.
Ümmetçiler PKK’dan, PKK, Marksistlerden, Marksistler Liberallerden, Liberaller Ümmetçilerden ve… Siyonistler bunların hepsinden yararlanarak dünyanın en mukavemetli ulus devletini çözmeye çalışmaktadırlar.
Türkiye’de oynanan ve birçok noktası bize “isyan ettirecek kadar” mantıksız gelen oyunun aslı astarı budur.
Türk Milliyetçiliği, başbakanın ayakları altına düşmez elbet… Ancak, Türk Milleti, “Siyonizm’in dört benzemezi“nin sıcak tehdidi altındadır.