Bu Tarih Bizim Canlar…
Şükrü Alnıaçık
Sembolü Osmanlı sancağı olan bir siyasi hareketin mensuplarıyız. Bu tarih, günahıyla sevabıyla bizimdir.
Geçmişte Türk Milletini tarihten kopararak yabancı ideolojilere kültürel zemin açmaya çalışan Marksistlerden sonra şimdi de mesleği İlahiyat olsun olmasın pek çok Kürt-İslamcı kurnaz, geçmişteki siyaset ve diyanethatalarından hareketle Osmanlı’ya saldırmaktadır.
Buradaki amaç, Türkleri, Kürtler, Çerkezler, Arnavutlar, Boşnaklar gibi etnik grupların da ortak olduğu “tarihimefahir” den yoksun bırakarak hem bu gruplar arasındaki milli-tarihi bağları zayıflatmak hem de Kürtlere ayrı, uyduruk “Med’li cezir’li” bir tarih yazarak onları uluslaştırmaktır.
Aklı başında Türk Milliyetçilerinin bu tuzağa düşmeyeceğinden eminiz.
Sosyal medyada Yaşar Nuri Hoca adına açılmış bir sayfada (Bu isimde tam 18 tane sayfa var) Kürtçü mürted Edip Yüksel, Elfaz-ı Küfür Listesi başlıklı bir videoda, Osmanlı’da, Peygamberimizin kabak sevdiğini duyduğu halde “ben kabak sevmem” diyen birinin “küfre düştüğü ve öldürüldüğü” zehrini akıtıyor. Altında da İlk cumhuriyetçi Atatürk’ün “ecdadım” dediği Fatih’e Kanuni’ye söven “ademlerle havvalar” ın yorumları…
Bellli ki bu şeytani telkinlerle “yasak meyvayı” dişlemişler. Sayfaya galiba “Yaşar Nuri Atatürkçü aydın bir din adamı” diye girmişler; ama kimi dinlediklerinin farkında bile değiller. Tabii ki, Yaşar Nuri hocanın da sayfasına çöreklenmiş bu yılandan haberi yok.
Edip Yüksel, bizzat babası tarafından mürted (dinden dönmüş) ilan edilen bir garip adamdır. Hulki Cevizoğlu’nun programında biraz sıkışınca kendi kitabındaki iddiaları inkar ederek “çöpe at” diyen bu sivri akıllı Kürt-İslamcı, 12 Eylül öncesinde Fatih’te Ülkücüler tarafından vurulduğu iddia edilen tek Akıncı olan Humeynici, Cumhuriyet düşmanı Metin Yüksel’in kardeşidir. Gerek ideolojik arka plan, gerekse bu özel sarsıntılı geçmiş ve etnik asabiyyet, bu şahsın Türklere ne kadar samimi din bilgisi verebileceği konusundaki kuşkularımızın haklı nedenleridir.
Çoktan gündemden kalkmış olan “Elfaz-ı Küfr” (küfre düşüren sözler) listesiyle dalga geçilmesindeki amaç bellidir. İnsanlar, bir süre sonra “Bu işlerle uğraşmış Türklerin kısmen aptal, kısmen de cani olduğuna” inanacaktır. Böylece, “Said-i Nursi ve adamları da olmasa, kimsecikler karanlıktan aydınlığa çıkamayacak” tir.
Oysa Anadolu’nun her köşesine biraz ilmin ışığı yansıdıysa bu aydınlanma, Araplardan, İranlılardan ve onların kültür etkisini almış bölgelerimizdeki fanatiklerden farklı olarak Türklerin, tarihi hoşgörüleri üzerine bir de Laikliği benimseme ferasetinden kaynaklanmıştır.
Türkler, geçmişiyle ve bugünüyle dünyanın en munis, en yüksek takvalı, en fedakar, en disiplinli Müslümanlarıdır. Bunu teyid eden pek çok gözlem raporu değerinde ecnebilere ait seyahatnameler vardır. “Osmanlı Ülkesini baştan sona gezdim, kimse bana din propagandası yapmadı, İran sınırından girer girmez konakladığım ilk köyde neden hala Hıristiyan olduğumu sordular ve beni Müslüman yapmaya çalıştılar.” Sözü batılı bir seyyaha aittir.
Yavuz’un Şii politikasındaki Milliyetçilikle çelişen mezhep odaklı tavrı eleştirsek de, Ebussuud Efendi’nin fetvalarındaki sertliğe yabancı olsak da Tarihi olayları, yaşandıkları dönemin şartlarına göre yorumlamaya, kahramanların fanatiği olmak yerine olaylardan dersler çıkarmaya mecburuz.
Osmanlı Devleti, yüzyıllar boyunca “çağının en insani monarşisi” olmuştur. Mesela Osmanlı padişahlarının cani gibi gösterilmesine sebep olan “siyaseten kardeş katli” izahı mümkün bir konudur. Ayrı bir yazıda değerlendireceğiz.
Osmanlı Tarihi, bizim milli tarihimizin 623 yıllık bir dönemidir ve aldığımız derslerle birlikte bu emsalsiz tarih bizim milli iftihar kaynaklarımızdan biridir. Bu çakma akıncılardaki Osmanlı merakına kızarak kendi tarihimize yabancılaşmak, bizi bir kaç nesil sonra “Tarihsiz ve tarifsiz” bırakacaktır.
Gerçek bir demokratın teorisiyle pratiğiyle saltanatı savunması, modern Türk Milliyetçilerinin Sultanlar arası siyasi rekabete malzeme yapılan mezhep çatısmasını onaylaması mümkün değildir.
Onu da ayrı bir yazıda değerlendirelim. Milletler, İtalyanlar gibi mağlubiyetlerle, İspanyollar, İngilizler, Fransızlar gibi katliamlarla dolu bir tarihle de yaşayabilirler ama tarihsiz yaşayamazlar.
Aman canlar!.. Bu geçmiş, günahıyla sevabıyla bizimdir. Samimi eleştirilere açıktır; buna ihtiyaç da vardır. Ancak bunun mesela “Erivan Üniversitesi” tarafından yapılmasına izin vermeyiniz.
Milli bahçemizin çitlerini aşarak, ortak mazimizi ucundan kenarından kemirmeye çalışan “tarihsiz mahluklara” kısaca “Höst!” deyiniz.
Hüsn-ü Hat’a – Nakkaş ‘a , Tezhibe – Tezyinata gerek yoktur. Onların anladığı dil budur!..