Epeydir siyasi yazı yazmıyoruz. Aslında her yazımız siyaset üzerinedir ama, devamlı Türkiye meseleleri biraz sıkıcı oluyor gibime geliyor. Çünkü ülkemiz siyasi meseleleri, artık pek stresli konular oldu. Türkiye’nin başbakanı olduğunu unutup yozlaşmış “Milli Görüş” militanı gibi hareket eden Tayyib Bey inanın başlı başına can sıkıcı bir insan durumuna gelmiştir. Bülent Arınç’ın çıkışından sonra televizyonda görüldüğü zaman başka kanallara geçen vatandaş şimdi onu arar durumdadır. Yarabbim, daha ne günlere kalacağız?
Her sokağın başında bir “Hocaefendi” konferansına dâvet afişlerine bakmayın siz! Sanıyorum bu patentin sâhibini bile Tayyib Bey’in endazeye sığmayan ve hatta derin bir kin kokan “Milliyetçilik” düşmanlığı onları bile rahatsız etmektedir. Hükümetin Suriye ile ilgili İslami referansları da karaya oturunca ABD nezdinde de itibar kaybedilmişe benziyor. Sanki kaç zamandır Obama devletlü telefonla aramaz olmuştur! Sahi Obama ile telefonda acaba bizim ki hangi dille anlaşıyor. Merak ederim doğrusu! Okuduğu yüksek okulu, arkadaşlarım şahittir ki hiç kitap almadan iyi derecede ile bitirmiş birisi olarak söylüyorum ki, biz hiç yabancı dil öğrenmedik. Sanırım rahle-i tedrisatta da böyle bir müfredat yok.. Ben de çok şükür Türkçeden başka dil bilmem ve zekâm yetmediği için öğrenemedim. İyisi mi bu işle uğraşmayıp mahareti “engin tecrübeleri”nde arayalım.
Başbakan gidecek diye günlerden beri Dıyarıbekir sallanıyor. 10 Kasım gibi devletimizi kuran abide insanın ölüm yıldönümünde, gerçi devletin maaşlı mahalli idarecileri sırra kadem bastılar ama, toprağın altındaki şühedanın kemiklerini sızlatan o tabelayı indirmenin Kürtleri sevindirdiğini falan da sanmayın. O tabelâdan yabancıların uşağı; Kürt olduğu dahi belli olmayan, şu meşhur “Tehcir”de ölmemek için “Kürt” olduğunu ilân edenlerin çocukları sevinmiştir.. Başbakan da, bir “Musevi” tarikatı mensuplarından, Osmanlı’nın “Berizan” aşireti “Peşmerge” başısı ile burada yüksek devlet politikası icra edeceklermiş.. Sahi şu “Peşmerge” ne demek? Sözüm ona belki “Kürtler” kadim millet ama “Kürtçe” kadim bir lisan olmadığından kelime köküne kadar “Farsça” olup “Arka Etek”,”Piş” ise “Ön Etek” demektir ki bizim önden alınan para anlamında “Peşin” de buradan gelmektedir. Arka ise “Kıç”ı örten çaput.. Öyle kutsiyet filân izafe edilerek “Peşmerge” ordusu komutanını Türk Ordusu mensuplarının “Selâm Dur”u ile karşılayacağız. Hoş geldiniz Marksist Mollanın oğlu Mesut!.. Ağırlamamızdan mes’ud olasın.. Talimatı önceden aldık Abicim.. Yanında “Çuvalcı”ları da getiresin..
Peki Adana’da ne var ne yok? Beni arayan çok ama maalesef yoğunluktan ve boş işlerle uğraşmaktan başımı kaldırıp geleceğimizin sahibi ülkücü gençlerle hasbihal edemiyoruz . Malum, çocukluğumuzdan beri tutturmuşuz bir ilim ve kültür diye, gidiyoruz.. Esasına bakarsanız hiçbir işe de yaramıyor. İstediğim kadarEbû Bekr-i Tihrânî’nin “Kitâb-ı Diyârbekriyye”sinden alıntılar yapıp “Uzun Hasan”ın kahramanlıklarından bahsedeyim. Tapu hayırsız evlâdın elinde olunca ben sokaklara atılmış baba gibiyim. Çünkü Allah’a şükür okuyan da yok.
Bizim “Yeni ülkücüler” de artık boş işlerle uğraşmayıp maşallah hep garantiye çalışıyorlar. Dostum Salih Sözer ta İstanbul’dan gelmiş, 3 gündür Adana MHP’de “Seçim Güvenliği ve Hilelerin Önüne Geçilmesini” anlatıyormuş. Çok anlamam ama Salih, bu işlerde donanımlı ülkücü arkadaş. İnşallah şu malum “Cemaat” oyunlarını bozarlar da MHP’ye rey verelim derken oylarımız BDP veya AKP’ye gitmez. Öyle değil mi?
Adana Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Sayın Hüseyin Sözlü ne yapıyor? Bilmeyerek “Kayseri Sarız topraklarına oy istemeye gitmiş” diyorlar ama merkez de öyle ses çıkmıyor. Ve sanki biraz rehavet görüntüsü de hissediyorum. Benim “Cürmüm” Çukurova Belediye Başkan Adayımız Ali Uğur ne yapar? Listenin başına oturmak meseleyi çözmez. Sözlü hâlâ Aytaç Abi’nin gönlünü edememiş ki, Abi’nin yakın dostları O’nun daha CHP’den umutlu olduğunu söylüyorlar. Başta Hüseyin’in yanındaydı şimdi iş ciddiye binince sanıyorum ”Ülkücü”yü yine ucuz mu sanıyor! Evet biz ısrarla genel merkezden ülkücü aday talep ettik. Hatta böyle olsun da taştan olsun demedik mi? Fert olarak alınmayalım ama su katmaya, hatta belki biraz ağır olacak ama “mızıkçılık”a da hiç gerek yok?
Daha ne duruyor Sözlü ve Ali Uğur? Şahin Bilgiç, Kadir Akgöllü, Seyfi Atmalıoğlu ve nice yaşı bana yetişmiş kahramanları davet etmiyorlar? Dar görüşlülüğün çok anlamı yok, bunlar gerçek kahramanlardır. Geçmişte değişik tavırları ve tercihleri olabilir. Lâkin Adana’ya talibiz.. Başta Sivas adaylığı, hatta bağımsız adaylığı Muhsin Bey’e de “Militan” gibi telâkkilerle bazı aptallar karşı çıkmışlardı. Ama hiç de öyle olmadı ve Muhsin Bey, Tunceli’nin Kamer’i gibi, Sivas’ın sembolü oldu. Komünist terminolojiden günlük lisanımıza geçmiş şu “Militan” lafını da artık bırakın.. 1980’den önce bu kelimenin “Ülkücü” deyimi ile birlikte ifade ettiği mana “Yiğit”dir.. ”Mücâhid” de demiyorum çünkü o mübarek kelimenin “İslâm’ı Satanlar” anlamında ırzına geçtiler.
Yüksek perde dostlarımız bana kızıyorlar. Neden bu kadar “ülkücü lâfını”nı kullanıyorsun diye.. Neden her ortamda “MHP” diyorsun diye.. Kitapların böyle değil vs. Hiç alâkası yok, kitaplarım da öyle.. Ben sâdece politikacı değilim. Ne yapalım “Ülkücüyüm ve MHP”liyim. Beni başka bir şey, başkalarının yaptıkları iyi ve kötü şeyler de pek alakadar etmiyor? Adanalıyım.. Seçimleri alacak mısınız almayacak mısınız? Siz onu söyleyin.
Muhabbetle..