MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sürekli ‘Başbakan’ diyeceği yerde ‘Başben’ demiştir. ‘Her şeyi ben planlarım, her şeye ben karar veririm’ gibi bir kibre ve gurura kapılmıştır. Tabi bu Güce sahip olan yeni güç alanları arzulamakta” dedi.
Bahçeli, Ula ilçesinin Akyaka beldesindeki bir restoranda partililerle kahvaltı yaptı. Daha sonra Akyaka Belediyesini ziyaret eden Bahçeli, CHP’den istifa ederek MHP’ye geçen Belediye Başkanı Ahmet Çalça’ya parti rozetini taktı. Belediye bahçesinde bekleyen vatandaşlara hitaben kısa bir konuşma yapan Bahçeli, daha sonra il merkezine geçerek Akyol Pazarı’nı gezdi.
Ardından MHP seçim bürosunun açılışını gerçekleştiren Bahçeli, burada yaptığı konuşmada, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her yerde kurtuluşun 30 Mart’ta başlaması gerektiğini anlattıklarını söyledi.
Yasama ve yürütme gücünün bir partinin elinde bulunmasının Türkiye’de vaat edilen her şeyin yerine getirilmesi anlamına geldiğini dile getiren Bahçeli, bu iktidar gücünün ülkeyi sosyal ve ekonomik olarak huzur içerisinde yönetmesi gerektiğini kaydetti.
Başbakanın bu gücü yanlış anlayarak, gücün tek sebebinin kendisi olduğuna inandığını iddia eden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan sürekli ‘Başbakan’ diyeceği yerde ‘Başben’ demiştir. ‘Her şeyi ben planlarım, her şeye ben karar veririm’ gibi bir kibre ve gurura kapılmıştır. Tabi bu Güce sahip olan yeni güç alanları arzulamakta. Bu güç alanlarından birisi demokrasilerin dördüncü gücü olarak kabul edilen basın. Oraya el atmıştır ve ‘yandaş basın’ sahibi olmuştur. Dolayısıyla yasama, yürütme ve medyada etkili olan Sayın Başbakan, bir yanlışa düşerse kendisi koruyacak bir zırha ihtiyaç duydu. Bu üçüncü kuvvet olan bağımsız ve tarafsız yargıdır. Bunu ortadan kaldırması veya kendisine bağlaması gerekiyordu. Bunu yargıyı siyasallaşma sürecine dahil ederek yapabilirdi. Bu, 2010 yılındaki Anayasa Değişikliği referandumuyla başladı.”
Bu gidişatın sağlıklı olmadığını ifade eden Bahçeli, kuvvetler ayrılığı olması gereken yasama, yürütme, yargı ve medyanın bir kişinin yetkisinde toplanır gibi bir kanaat olgunlaşırsa, bu durumun o kişiyi rahatsız edeceğini, yoldan çıkaracağını ve kendisinin dinlemeyenleri hainlikle suçlayacağını söyledi. Bahçeli, Türkiye’nin bu yolda olduğunu ileri sürdü.
17 Aralık süreci
Başbakanın bu kadar her şey ortadayken yanlış hareket etmemesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Yanlış bataklık gibidir, çırpındıkça batarsınız. Doğruluk ise deniz suyu gibidir, çırpındıkça yukarı çıkarsınız. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan bir bataklığa düşmüş, çırpındıkça batıyor. Şu an dışarıda sadece kafası kaldı. Yakında halkımız kalan kısmı da demokratik yollardan sandığa gömecek. Başka kurtuluş yok” diye konuştu.
Başbakanın tek çıkış yolunun bütün savcı ve polisleri göreve davet ederek rüşvet ile yolsuzluk iddialarını sonuna kadar araştırmasını istemesi olduğunu anlatan Bahçeli, benzer sözleri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ağzından da duyduğunu dile getirdi. Arınç’ın, “Akın üzerine bir kara leke düşmüşse temizlememiz lazım” ifadesini kullandığına değinen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bülent Bey, herhalde tarihi sorumluluktan kaynaklanan bir şuurla bazen doğru söylüyor. Söylediği doğru şey Yüce Divanı, adaleti çalıştırın demektir. Bülent Arınç ağabeyini bir kez olsun dinle Recep Tayyip Erdoğan. Bülent Arınç ağabeyin ilk defa Sana doğru bir yol gösteriyor. Bu yoldan git. Akın üzerine bir leke düşmüşse temizle. ‘Benim partimin adı AKP değil, AK’ diyordu. AKP diyenleri yasaklıyordu. Akı mı kalmış? Bu savcılar, kolluk kuvvetleri gereğini yapmaz, adalet, yargı çalışmazsa Ak öyle bir hale gelecek ki kazan dibinin karası gibi görünecek.”
MHP lideri Bahçeli, daha sonra Yatağan ilçesine gitti