Yabancıların “Ilımlı İslâm” diye Türkiye’ye yutturduğu,içi çürük dışı şeker bulamacına batırılmış “Elmalı Şeker”, somurula somurula çürüğe yaklaşılmaya başlamış pis kokular evreni bile kirletecek hâle gelmiştir. Ömründe bir defa iktidar görmüş acemliklerin koaliasyon devri yolsuzlukları bunların yanında solda sıfır kalmıştır.Başta bunları dinli imanlı sanıp “Herhalde haram yemezler” diyerek reylerini veren zavallı inanç sahibi insanların umutları da böylece suya düşmüştür.Gerçi bütün bağırtı ve çağırtılara rağmen hâlâ muhalefetin dişe dokunur derecede başkaldırmaması milletin büyük bir kesimini teddüddde bırakmaktadır.Bu sebeble anketler yeterince yolsuzluklara yansımamıştır.Evet itiraf ermek lâzımdır ki muhalefet iktidar çağırtkanları ve imkanlarına karşı pek zayıf durmaktadır.Bir kere bu skandal hırsızlıkları ortaya çıkaranlar muhalefet olması lâzım gelirken bu işleri görünmiyen ellerin ortaya sürmesi ile beceriksizliğin,belki de imkânsızlığın ta kendisidir.
Muhalefet ifâde ediyor ki,şu işlerin milyarda biri başka bir demokrat ülkede olsa iktidar bırakır gider ve yer yerinden oynardı.Ama muhatapların tam bir pişkinlik içerisinde hâlâ yolsuzluk ve hırsızlıkların üstünü kapatmak için yasal düzenlemeler yapması hukukta suç denen mehfumu eski deyimle “Şeddeli” hâle getirmektedir.Tek kelime ile işlerin üstünün örtülecek hâli kalmamıştır. Suçlular ve hırsızlar yanıbaşımızda dolaşmakta ve hattâ yeni dümenler çevirmektedir.Bu bakımdan iktidar güvenirliğini kaybetmiştir. Bu sebeble muhalefetin küçük büyük demeden çaplı tedbirler alması ve iktidarı felç edecek çalışma yapmaları şarttır.
Vatandaş işi anlamıştır; lâkin muhalefete de güvenmiyor, ki şu kamuoyu yoklamaları moral bozmağa devam ediyor.Demek ki muhalefetin önce kendine çeki-düzen vermesi ve millet nezdinde inandırıcılık kazanması gerekiyor.İşte böyle bir şeyi de eline iktidar fırsatı geçmeden ortaya koymak mümkün değil.Ilımlı İslâmcılar koalisyonlardan iktidar devraldılar.Memleket uçrumun kenarına getirilmiş olsa halk yığınları teorilerden ziyade pritikleri ancak değerlendirebiliyor.Evini,tarlasını,bağını,bağçesini satarak kiraya çıkan miras yediler gibi ülkede rehavetin getirdiği kısmi bir rahatlık var.Yani şu hastahaneler filan..Döviz tırmanıyor ama ağır ağır hissettirmeden vücuda işliyor.Herkes emekli..Kimse çalışmıyor, ama seyyar satıcıların bile altında sıfır araba var..Çok entresandır ki istihdam yaratan insanlar eğer sırtını develete dayamamışsa acından ölüyor.Ayın hergünü devlete ödeme var:Peşin verdi,stopaj,kdv,ssk, kurumlar,gelir vergisi,emlak vergileri,elektirik-telefon-su faturalrının devlet kalemleri,özel tüketim vergisi gibi dolaylı vergiler vs…vs…Mecburi vergilerin altında özel şahıs ve kurumlar,dolaylı vergilerden ise halk farkında olmadan küçülen ekmeğini görmüyor.İşte bütün bunları muhalefetin teşkil etmesi gereken ihtisas komisyonları ciddi olarak incelemeli ve çareler ortaya koymalıdır.
Sevindiricidir ki ana muhalefet partisi lideri çok tutarlı beyanlarda bulunuyor. Özellikle kısır ve partisel çekişmelerin gerilerde bırakılarak ülkedeki rejim meselesine odaklanmak gerektiğini ustaca ortaya koyuyor.Ankara ve Antakya Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının “Ülkücü” kökenli olmasından hiç rahatsızlık duymadığını açık seçik belirtiyor.Aday olan arkadaşlar da başlangıçta Tayyip Bey gibi “Değiştim” demiyorlar.Bu durum olması gerekeni önümüze koyuyor ve rejim meselesinde kim ne derse desin muhalefetin aynı fikir olduğunu gösteriyor.Lakin özellikle sağ seçmen hâlâ CHP teşkilâtlarına güvenmiyor.Onların genel başkanlarından çok farklı düşündüğü izlenimi içindeler..MHP kadroları biraz bu psikolojiyi aşmış durumda.Yani partisindan memnun olmayan CHP’li seçmen rahatlıkla MHP’ye oy vereceğini beyan ediyor.Bu da ileriye dönük rejim kaygıları açısından önemli bir merhaledir.
MHP hususunda da çekinceler yok değil.Sağ seçmenlerde tereddüd yok.Yalnız soldan gelecekler eski MHP’lilerin aşırılıklarından korkuyor.Gerçi bu konuda Devlet Bahçeli teminat gibi gözükse de bu hususun bir daha sabitlenmesinde çok faydalar vardır.Artık gelinen noktada halk taşkınlık istemiyor.Özellikle mahalli idareler kadrolarında akılı başında insanlar ve nazik karşılanmayı umud ediyor.Yani tek kelime ile milliyetçliğin ve milliyetçilerin olağanüstü ölçülerde çağdaşlaşması şarttır.Şu bıyık ve yumurta topuk gelenekleri yerine traşlı,kibar ve temiz giyimli insanları “Ülkücü”olarak tanımak ve rajim kaygılarını onlarla paylaşmak istiyor.
Bu çetin yolların başka türlü aşılması mümkün görünmüyor.Ortaya reçete koymak lâzım;bir an önce teknisyenlerin halkın güven ve huzurunu sağlayacak projeler üretip en kısa zamanda bunları kamu oyuna açıklamaları bekleniyor.İslâmiyet hepimizin inancıdır.Bu sebeble bu inançlara istismara kaçmadan ve cumhuriyetin tesbit ettiği “laiklik”ilkelerine uygun olarak sahip çıkmak zorundayız.Yoksa CHP’nin yıllardan beri gömüldüğü sağ iktidarların istimarının önüne geçilemez.AKP kendinden öncekilerin sâdece bu yönününü kopyalarak abartılı ölçülerde sahte ve yüzsüz bir sahiplenme gerçekleştirmiştir.İşte ipin öteki ucu bu yüzden kopmuştur.Daha önemli ifşaat olacağı haberleri kamuoyunda dolaşıyor ve “Tanrı”dan “Vahiy” de gelse bu olgun adam ve kadroların tınmıyacağı inancı hâkimdir.Hırsızlıkların tesbiti için kiminle işbirbirliği yapılacaksa behamahal bunu gerçekleştirmek ve milli menfaatlarda millet ile el-ele olmak şarttır.
Ve artık hangi yolla olursa olsun,yani seçimle mi yoksa istifa ile mi, meşruiyetini kaybetmiş olan bu kadroların devletten tasfiye edilemesi şarttır.Bu sebeble muhalefete düşen görevlerin hakkıyle yerine getirilmesi ve gerekiyorsa açık görüşmelerle birlikte mücadelenin yollarının aranması şarttır.
Sağlıcakla kalın.