Türk Ocakları 102 yaşında. Devletimizin en gaileli zamanında kurulmuş ve İmparatorluk şuuru ile yoğrulmuş sağlam bir mayaya sahiptir. Bu yönü ile bu kutsal Ocağın Cumhuriyeti kuran sağlam iradenin sahibi olduğunu söylemek hiç de yanlış değildir. Ne yazık ki İmparatorluk gibi bir unsurlar oluşumunda hangi menşeden gelirse gelsin o günün şartları içinde hiç kimsenin dikkatini çekmeyen ırkçılık imaları 1950’li yıllardan sonra “Siz Türk Ocağı dersiniz başkaları da başka ocak der” gibi yanlış bir görüşe saplanmışlardır. Hâlbuki Türk Ocakları devasa bir İmparatorluğun vaki görüşlerle dağıtılmak istenmesi gibi bir düşmanlar kumpanyasında birleştirici bir amaç taşıyordu. Çünkü hiçbir Osmanlı “Türk Olmak” gibi bir duygudan alınmıyor ve kendini aşağılanmış saymıyordu. Doğrusu da bu idi ve hiçbir şekilde ne o zamanki ricâlde ne de “Cumhuriyeti kuran yüce irade” mensuplarında böyle bir eğilim bulunmuyordu. Bu sebeple “Kan”dan bahseden “İstiklâl Marşımız”ın yazarını kimse kimlik sebebiyle sorgulama gibi aşağılık bir duyguya kapılmamıştı.
Türk Ocaklılar, 9 yıl süren Türk Devleti’nin varlık-yokluk savaşlarında bu bakımdan çok büyük görevler icra etmişlerdir. Cumhuriyetin 10.yılında, Gazi Mustafa Kemal’in kendi kurucusu ve yegâne sahibi olduğu CHP ile Türk Ocakları’nı birleştirmesi, onun Ocağa ne kadar büyük bir kıymet verdiğinin göstergesiydi. Öyle uydurulan hayali hikâyeler ve Cumhuriyet’in fikir değiştirmesi gibi muğlak eğilimlerle hiç mi hiç ilgisi yoktur. Mustafa Kemal; 2.Dünya Savaşı ortamında, yani çok daha sonraları icat edilen bühtanı, hayatında duysaydı belki partisinin adını bile “Türk Ocağı Partisi” olarak değiştirirdi. Çünkü Mustafa Kemal, bu dünyadan göçene kadar ve hiçbir şekilde Türk Ocaklıları yanından ve çevresinden uzaklaştırmamıştır. Halkevleri de bu Ocağın alternatifi değil şubesi amacıyla teşkil edilmiştir. Yani Türk Ocakları, Devlet ve CHP’nin sahibi konumuna getirilirken Halkevleri bu görüşün “Gençlik Kolları” görünümünü aşamamıştır. İşte bu sebeple 102 yaşında ihtiyar bir genç olan Türk Ocakları 100’ü aşkın şubesi ile dimdik ayakta dururken gençlik kollarının yerinde yeller esmektedir.
İyi tespit etmek lâzımdır ki, Mustafa Kemal’in ölümünden sonra onun fikirlerinin taşınmasında acizlik gösteren miras yedilerine karşı Türk Ocakları fikri ve zikri ile sıkı-sıkıya “Cumhuriyet ve Atatürk”e yapışmış, hiçbir şekilde “Cumhuriyet İdeolojisi”nin “Ortanın Solu-Sosyal Demokrasi” gibi arayışlarına iştirak etmemiştir. Çünkü Mustafa Kemal, bu kabil görüşlere meyyal olsa idi zaten hayatta iken böyle bir yola koyulması ve onu ihdas etmesi hiç de müşkül değildi.
Türk Ocakları üç kuşağın ideoloji yuvası olmuştur: İttihat Terakki-Cumhuriyet-Cumhuriyet sonrası. Bizler gibi son kuşağın temsilcileri üzerinde bu bakımdan Türk Ocakları’nın derin izleri vardır. Bugün Dünya’da “Türklük” varsa gerçek sahibi Ocak kültürüdür. 2000 öncesi 50 yılda Türk Ocakları dışında “Dış Türkler”den bahseden olmadığı halde, bugün bu görüşlerin ihya ettiği 5 Türk Devleti gözler önündedir ve istemeyenleri hançerleyecek kadar bir gelişme göstermektedir. Ayrılıkçı görüşlerle koca bir İmparatorluğu dağıtan başını Arapların çektiği “Müslim Unsurlar”ın tamamının bugün Azerbaycan Türk Devleti kadar dünya siyasasında yerleri yoktur.
Bugünkü Türkiye’de Cumhuriyet İdeolojisini ileri kuşaklara taşımayı kendine en önemli görev edinmiş her Türk insanı üzerinde Ocaklar’ın büyük bir tesiri olduğunu inkâr edemeyiz. Hepimizin bir miktar “Ocaklılığı” vardır. O güzel yuvalarda yıllarca kendimizi ifâde ettik ve yine kendimizi bulduk. Birçok şey aldık; Ocaklılığın bitmez ve eksilmez servetini kullandık. Bugün hiçbir Türk Milliyetçisi bunu inkar edemez. Elbette Türk Ocakları, her türlü günlük politikalardan uzak ve onların çok üzerinde bir görev ifa etmeye devam ediyor. Fikir çizgisinde en küçük bir sapma yoktur. Bütün kurallar Cumhuriyet izlerini taşımaktadır. Türk olmanın, bu adı bir cemiyete vermenin hiç kimseye zararı yoktur. Çünkü anayasamızın da ifade ettiği gibi “Türk” bir ırkın değil, bir kültürün, bir milletin adıdır. İmparatorluk görüşlerinin bile itici bulmadığı bu isim hiç kimsenin kendini ifâdesine engel değildir.
İşte bu duygularla Türk Ocakları’nın 19 Nisan 2014 Cumartesi günü 103’ncü yaşında, yeni Genel Kurulu, yani Kurultayı yapılacaktır. Şimdiden hayırlı olması dilekleriyle Türkçüleri kutluyoruz. Mübarek olsun.