Ekmeleddin Bey’in daha adı açıklanır açıklanmaz evvelâ iktidar cephesinde bir suskunluk başladı. Böyle yarasız-beresiz bir ismin, CHP-MHP tarafından açıklanacağı akıllara gelmiyor değildi ama Ekmeleddin Hoca adı etrafında birleşileceğine de, sanırım fazla ihtimal vermiyorlardı. İlk birkaç günlük suskunluğun sebebi budur. Şimdi karşı taktik oluşturuldu ve her şeyden evvel yandaş medya ile CHP ve MHP’nin bir avuçtan fazla olmayan güya kendi görüşlerinin radikallerine mesaj veriliyor. Bu gece ülkenin sayılı düşünürlerinden “Âlim Abaza Efendi” programına iyice bakın; yarınlarda da herhalde “Abazaoğlu Efendi” başka açıdan yüklendikleri görevleri şenlendireceklerdir. Ve bir kaç gün içinde bu fetvaları yazılı ve görsel medyada daha renkli olarak göreceğiz.
Ekmeleddin Bey adı, MHP-DP-BBP-SP gibi eski ve yeni milliyetçi tabanda itici değildir. Belki milliyetçi kesimin aile veya fert seviyesinde İslâmi görüşleri ağır basan, bilerek bilmeyerek “Siyasi İslâm”a âlet olan veya etki alında kalan bazıları, bunu “Cumhuriyetçi-Atatürkçü” hatta Prof. Emin Bilgiç adından ötürü ”Türkçü” düşünüp bir takım değerlendirmeler yapabilir; MHP’de, kendini Orta Asya’da sanan fakat gerçekte Orta Asya ile hiçbir ilgisi bulunmayan, endamını “Brakisefal Irkın”numunesi sayan akıl fukaraları da bulunabilir. Bunun tersine CHP tabanında uzun yıllar pembeden kızıla kadar sol guruplarla iç içe yaşama, ateistlikten din düşmanlığına kadar çıkan geniş bir perspektif içinde, hiç de “Atatürkçü” olmayan düşüncelere saplananlar da benzer şekilde düşünebilir.
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adı açıklandığı gün, CHP kanadında benzer değerlendirmeler yapılmasına rağmen ertesi gün sanki böyle eğilimler engellenmiş gibi görünüyor. MHP’de ise sosyal medyada kıymeti kendinden menkul güya “Türkçü” şahlanmalar tek tük gözetleniyor. Bunlarla aynı fikirde olan yol arkadaşları, “Ulusalcı Maocular” zaten ilk günden aldıkları talimat gereği “Çatı Aday”a karşı çıktılar. Bütün bunların ötesinde esas merak edilen “AKP-Yandaş Medya-Akil Adamlar-Enderuncular-Kafkas Âlimleri-Selefi Müftüleri” gibi iktidarın toplum mühendisliği yan kuruluşlarının fikirleri, yapacağı çalışmalar ve yaratacağı kamuoyudur. ”Çatı İttifakı”nın yapacağı en önemli iş, içe dönük mücadeleden ziyâde, tamamen ilmi usullerle çalışan karşı atağın nefes alışlarını bile dinlemesidir. Çünkü bunlar amaca ulaşmak için her türlü yolu mubah göreceklerdir.
Sayın İhsanoğlu’nun şahsı ile uğraşacaklarını sanmıyorum. Çünkü “Güneş Balçıkla Sıvanmaz”. İtina ile “İslâmcı” olduğunu vurgulayarak, Cumhuriyet ve Atatürk’e karşı imiş gibi gösterecekler ve yukarıda anlatılan insanları tahrik edeceklerdir. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun şahsı ile ilgili böyle yollarda ısrarlı olmayabilirler de..
Çünkü o zaman kendi seçmenlerini kaybedeceklerdir. Bu sebeple bu duruş ve davranış biçimi çok akıllıca dizayn edilecektir. Önümüzdeki günlerde bu hususları daha yakından görebileceğiz. Muhtemelen CHP’li seçmeni bölsün diye BDP’ye bir aday çıkarılacak, fakat ikinci turda bu oyları AKP’ye kaydırmak mümkün olmayacaktır. Esasında aklı başında hiçbir Kürt aydınının AKP adayına rey vermesi hiç de kolay değildir. Bütün bunlara karşılık Ekmeleddin İhsanoğlu’nun durumu nedir ve ülke siyasetinde nasıl karşılanmış ve nasıl bir sonuç yaratacaktır, şimdi bu hususları maddeleyerek inceleyelim:
1-Ekmeleddin İhsanoğlu, bir din âlimi değil, her şeyden evvel “tarihçi”dir ve doktorasını da, Ankara Dil-Tarih’te yapmıştır. Babasının da sırf ilim tahsil etmek sebebiyle, bizim Cumhuriyet’in eşkâli dahi belli olmadan Mısır’a gitmesinin hiç de yadırganacak yanı yoktur. Burada Mehmet Akif ile birlikte bulunması da, ailenin Cumhuriyet ve Atatürk ile hesaplaşmak için Mısır’da ikameti tercih etmesi şeklinde yorumlanamaz. Çünkü Milli Şairimiz Atatürk ve Cumhuriyet’e karşı birisi değildir. Son yüz yıllık zihnimizde El-Ezher’in müspet çağrışımları bulunmayabilir; lâkin burada ilim tahsil eden insanların tamamını aynı şekilde değerlendirmek çok yanlıştır.
2-1980’den sonra Türkiye’nin çarkı değişmiştir; sağ yelpazenin İslâmcı kanadının artık ulaşılamayacak kadar mesafe kat ettiği gerçeğini mutlaka görmek lâzımdır. Özellikle Tayyib Bey döneminde adını bile telaffuz edemeyeceğiniz görüşlerin öbek öbek taraftarı oluşturulmuştur. El Kaide’den-Nusra’ya, Hizbullah’dan Selefiye’ye, IŞİD’den Taliban’a kadar yüzlerce beynelmilel “Siyasi İslâm” amaçlı ve “Fundamentalist” inançlı örgütlerin ülkemizde taraftarı vardır. Buna karşılık Cumhuriyet-Atatürkçülük-Milliyetçilik-Millet tamamen sahipsiz ve kanunlarla eli- kolu bağlanmıştır.
3-Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin “Çatı İttifakı”, kesinlikle Türk devletinin varoluş felsefesinin tabii refleksi olacaktır. Çünkü Atatürk’ten sonra bir türlü kendini kabul ettiremeyerek devletten uzaklaştırılan CHP ile bu sebepten dolayı ortaya çıkan ve 50 yıldan beri bütün şer güçlerin uğraşarak ellerinin yer tutması engellenen MHP’nin dik duruşu, milleti ve devleti kurtaracak son çaredir. Belki bir daha böyle bir fırsat da ele geçmeyecektir. Bugüne kadar ipe gönderdiği ve sokaklarda açlığa, yokluğa mahkûm ettiği ülkücülere bir şefkati bile engellenen MHP ile 75 yılda tarifinde bile mutabık kalınamayan “Atatükçülük”ün geldiği ve getirildiği durum ortadadır. Atatürkçülüğe ve Ülkücülüğe karşı dünya seferber edilmiştir. Karşınızdaki, düşman bu kadar büyük-dağınık ve güçlüdür. Her seçimde %15 ve %25 oy durumu kurtarmaz, sadece göstermelik bir muhalefet olarak ayakta tutulursunuz. En azından, karşı tarafın devasa imkânlarına sahip olmadığınız için hiçbir şekilde seçim kazanamazsınız ve ülke de böyle parsel parsel satılır. İlk iktidarda durduğun yerde “İkiz Yasalar”ı meclisten geçirir Sevr’i hortlatırsın, ikinci de Ermeniler, üçüncü de Kürtlerden özür dilersin, dördüncü ve beşincide veya en geç 2023’de “Mustafa Kemal” adına İslâm’ı böldüğü için Araplardan özür diler, çok karılı Şeyhleri Boğaziçi’nde edindiği konaklara oturtursun. Böylece filimi yeniden başa sarmış olursun; fakat unutmayın ki yeni bir “Mustafa Kemal” bulamazsın!
4- Kendileri AKP ve adayına şiddetle karşı olmakla beraber, İhsanoğlu için “İslâmi Yüzü Hoş değil” diyenleri anlamak kesinlikle mümkün değildir. Eğer böyle bir sonuca AKP tarafından İslâm İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreterliği’ne seçtirilmesinden dolayı varılıyorsa, gerçekte bu işi yapan ve başaran Türkiye Devleti’dir. İhsanoğlu’nun böyle bir görevi yapmasını istemiyorsanız, bu işi Hocaefendi veya Vanizade Hüseyin Berizan Efendi’ye neden teklif etmediniz? Sonra İslâm’la sürekli kavganın sebebi nedir? Bir an evvel “Nutuk”un dinle ilgili 40 sayfayı aşan bölümünü okuyun ve ondan sonra dindar olmayı insanların başına kakın! Mustafa Kemal’in “Cumhuriyeti” getireceğini yakın arkadaşlarından kaç kişi biliyordu! Ama Atatürk dediğini yaptı; çünkü özellikle Sakarya’dan sonra oluşan Meclis’te alt edilemeyecek bir gücü vardı! Şimdi muhalefetin seçtireceği bir Cumhurbaşkanı’nın böyle bir imkânı var mı? Ama karşıdakiler isterlerse ülkenin varlığına bile son verebilir; yavaş yavaş değil, birden bire!..
5-Aklıllı olma zamanıdır. Şahsen çocukluğumuzdan beri MHP’liyiz ve 1967’den beri de okur ve yazarız. Belki Atatürk dönemi sonrası CHP ve kurulduğundan beri MHP’nin tarihinde “Kılıçdaroğlu-Bahçeli” ittifakı gibi sağlam, şuurlu, akıllı bir iş yapılmamıştır. Sosyal Medya’da yaşayan en kıdemli Türkçü Prof. Dr. Mustafa Kafalı da aynı şeyleri ifâde etmiştir. Ekmeleddin Bey’in kayınbabası Prof. Dr. Emin Bilgiç’ten dolayı onları ve kariyerini en iyi tanıyan kişinin de, Mustafa-Sevgi Kafalı olduğu kanaatindeyim.
Sağlıcakla kalın.