Ali BADEMCİ
Ve nihâyet Hükümet’in Kürt politikası kayaya oturdu; İmralı’daki, adamın işlediği cinayetler yetmiyormuş gibi bir beyanı ile çıkan olaylar ve kargaşalıklar, 29 vatandaş ve Emniyet görevlisi hayatını kaybetti; 100’ün üzerinde yaralı, belki de milyar dolara baliğ olan yakma – yıkma – yağma gibi maddî hasar ortaya çıktı. Sanki buralardan elektrik – su – vergi tahsil ediliyormuş gibi zararlar hazine tarafından karşılanacak. Kılıçdaroğlu da, cebinden veriyormuş gibi hasarların bedelini ödemek gerektiğine dair geç kalmış bir talimat veriyor.
Elbette olayların sorumlusu “Sayın” diye hitap edilen canavar ruhlu o insandır. Sanki memlekette hiç kanun yokmuş gibi ürkek devlet anlayışımızdan kaynaklanan korkaklıkla, hukuk tamamen devre dışı… Şimdi ben randevu evinde yakalanan bir valiye “Namussuz” desem üç gün içinde Savcı karşısındayım. Kendi insanına karşı aslan kesilip de, zalim karşısında kuzu postuna bürünen böyle bir hukuk ve devlet anlayışı dünyanın neresinde vardır? Bu konuda hala konuşmaya devam eden o partinin sözcüleri ile medyada yorum yapan insanlar da, o derece suçludur. Ahh, bir hafta savcılık yapsam, hukukun ne olduğunu herkese öğretirim!
“Besle Kargayı Oysun Gözünü” işte buna denir; belki bin defa, her seviyede, Hükümetlere, “Bu adamları çok şımartıyorsunuz” diye feryat ettiler! Neden duymamazlıktan gelerek artistli – şarkıcılı – islâmcılı – keçi sakallı sözde aydınlarla Anadolu turlarında caka sattınız da, şimdi Davutoğlu ile birlikte devlet olduğunuz aklınıza geldi! İnşallah suçlular yerine, müdahale eden Emniyetçileri yargılayıp da, kamu vicdanını sızlatmazsınız! Kaç yıldan beri “Tüfek Çat” komutu ile kışlalarına çekilen askerlerin gözleri önünde, dağlarda silâhlı insanlar dolaşmıyor mu? Ve bu silâhlı insanlar sürekli olarak “Süreç bitti, bitecek, anlamsız” gibi tehditlerle şimdiki hedeflere çok evvelden nişan almamışlar mıydı? Kimsenin günah çıkarmasına gerek yok; şimdi neden Hükümet’in politikası olumlu görülüyor? Kasıt olmadıktan sonra kimsenin, devletinin zafiyetine razı olacağını sanmıyoruz!
“Takke Düşmüş Kel Görünmüştür”, bu memlekette son olayları tezgâhlayanlar, İmralı’nın emrindedir. Bugün söylediği yarın söyleyeceğini tutmayacak kadar kafası karışık ve gönlü kararmışlarla artık özel görüşmelere de müsaade edilmemeli, müebbet hapis cezası yiyen her hükümlü gibi yasal haklarının dışında hak tanınmamalıdır! Bakın o zaman sokaklar nasıl sükût buluyor! Politika yapmayı devleti tanımamak olarak anlayan Kürt siyasetçilere de, kanun ve nizam gösterilmeli, vatandaşı tahriklerinin önüne geçilmelidir! Demirtaş’ın Kobani’de ne işi var? Elbette ben de yarın beş otobüsle Yayladağı’na gidip Bayır-Bucak’a gitmek isteyeceğim! Bana gücünüz yeter! İran sınırına gidip Güney Azerbaycan’a selâm göndereceğim; bu ülkenin bütün sokaklarında Turan diye haykıracağım, ne yapacaksınız? Devlet Bahçeli, ”Ülkücüler sokağa inmesin” diyor! İnerse ne olacak? Bunlardan mı intikam alacaksınız!
Bu rezillik artık Gaziantep’e gelmiş, on can almış, adım adım Anadolu’ya giriyor, İstanbul sokakları bunlarla dolu! Ne güzel olmuş, Esenyurt’ta Alevilerin tükürükleri, ile boğulmuşlar! Hiç merak etmeyin, ülkücüler Tanrı emri ile milli görev olarak sokaklara inerse bunu hiçbir talimat engelleyemez!
“Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe”; devlet görevini yapmalı, bir takım insanları görmemezlikten gelerek şımartmamalıdır! PKK milletvekilleri ve parti yöneticileri, sürekli olarak Diyarbakır’da ve bölgede cirit atıyorlar! Diyarbakır’da Kürt yaşıyorsa Türk yaşamıyor mu? Veya Kürt yaşaması, buranın vatan toprağı olmadığını ispat eder mi? Kanun çalışmaz, yasa işlemez, sokaklarda yüzü maskeli yağmacılar! Böyle gerilla mı olur? Market soyacaksın, sigara çalacaksın, ondan sonra millet ve milliyetten bahsedeceksin!
Sultan Tuğrul Diyarbakır’a girdiğinde, bir asker bir kadına ters bakmış diye şikâyet üzerine kellesini almıştır! Cihan Savaşı’nda bütün maddi yokluklara rağmen Arapların çok olduğu ülkelerde, askerin iaşesi Arap tedarikçilerden altın para ile mubayaa edilmiştir. Sultan Tuğrul da, İlhanlı Hülagu da Bağdat’a girmeden şehir dışında ordugah kudurarak, eratın ihtiyacını para ile karşılamışlardır. Bunlar nasıl insan ki, market soyuyor sigara – kibrit – yumurta – sakız soygunculuğu yapıyor! İmralı talimat veriyor, şehirlerde yağma yapılıyor, Kandil’de efendiler, bunlarla beslenerek kaçırdıkları körpe Kürt kızları ile gününü gün ediyor. Bunları tahmin etmeyen, bilmeyen Allah’ın kulu var mı? Kandildekiler kimin köpeği!
Artık Türk Devleti ne yarsa yapsın, insanlarını bu haydutlardan korusun! Dünya kadar Kürt ülkücü var! Onlar neye böyle kansız değil? Önüne altın da dizseniz memnun edemezsiniz; siz namuslu Kürtlere bakın, gerekirse hepsini maaşa bağlayın; rahat duranlara, çocuklarını okullara gönderenlere, PKK’dan korkmayan cesur insanlara madalya takın!
Muhabbetle.