Ali BADEMCİ
Bizim “Ülkücü Camiâ” nedense bazı durumlar karşısında alıngan, fakat o nisbette duyarlı ve kuralcı değildir. Yoktan düşman yaratmayı ve görünenlere, bazı şeyleri de ilâve etmek sûretiyle yaymayı pek seviyoruz. Bazı şeylerin doğru olmadığı şüphesiz ki âşikar; fakat bunlara inanıyor, sonra da ipin ucunu kaçırıyoruz. Bir siyasi harekette mutlaka dalgalanmalar olacaktır; sosyal hareketlerde herkesi aynı şekilde disipline etmek mümkün değildir. Elbette gelene “Hoş Geldiniz” diyeceğiz ama, gidenlere “Güle Güle” demek hakkımız yoktur.
Şimdi bir süre önce “Merkez Parti” adı ile yeni bir parti kurulmuştur. Bu partinin MHP’ye karşı olan ülkücüler tarafından kuruluduğu, hatta Sadi Somuncuoğlu, Yılma Durak gibi şahsiyetlerin de Anadolu’da teşkilât kurmak için kolları sıvadığı, Ramiz Ongun’un teklifi kabul etmediği gibi ülkücü mahreçli tevâtür ortalıkta dolaşmaktadır. Şu anda hastahanede yatan Sevgi Kafalı’nın bile teşkilâtla uğraştığı uydurulmaktadır.
Elbette her vatandaş gibi eskiden MHP saflarında bulunmuş, hâlen MHP’li olan, şöyle veya böyle parti ile kırgınlıkları bulunan arkadaşlarımızın da yeni bir siyasî tercihde bulunmaya hakları vardır. Buna kimsenin diyeceği bir şey yoktur. Yalnız haberlerin doğru olması gereklidir. Bu hususun doğruluğunu kimse onaylamayor; demek ki tamamen uydurma ve yakıştırmadır. Adı çok geçen sayın Somuncuoğlu “Milli Merkez” adlı bir çatı altında dernekçilik yapıyor. Öncülük ettikleri Cumhuriyet-Aydınlar Bildirisi’ni yüzlerce insan imzalamıştır; fakat bunların çoğu politika ile uğraşan kimseler olmadığı gibi sıkı-sıkıya MHP’lidir. Diğer arkadaşlarmız da kendi hâlinde, kalan ömürlerini, tamamlamaktan başka meşgûliyetleri yoktur.
Merkez Parti kaynakları hiçbir şekilde adı geçen kişileri sahiplenmemiş ve bunlarla ilgili bir açıklama da yapmamıştır. Aksine Anadolu’daki faaliyetleri bildiğimiz kadarı ile hiç partili olmayan kişilere yöneliktir. Tüzükleri de diğer partilerden farklı olmadığı gibi özellikle Merkez’de olmak vurgulanmıştır. Genel Merkez’de de 16 Genel Başkan Yardımcısı’ndan sadece Ömer Haluk Primoğlu’nun ülkücü geçmişi olduğunu biliyoruz. Kısa aralıklarla il teşkilâtları açtıkları doğrudur. Meselâ bunlardan Adana’da, Genel Başkan Yardımcısı Uğur Aksöz teşkilât kurdurmuştur. Kendisi geçmişte ANAP ve DYP’de görev yapmış aynı zamanda eski bir vekildir. Üstelik Adana’nın sadece bir kesimine, Arap tabana hitab etmektedir. Dolayısiyle seçtiği İl Başkanı Av. Adil Paşa da böyledir. İşte Merkez Parti budur; ne eleştirmeye ne de dedikodu yapmaya elbette gerek yoktur.
Fakat önemli olan şudur; elbette dostumuz ve uzun yıllar birlikte mücâdele ettiğimiz Halûk Primoğlu mutlaka enine boyuna düşünmüştür, hattâ kendine göre mutlaka haklı sebebleri de vardır. Dillere destan olan Sayın Somuncuoğlu’na geçmişte yapılan saygısız davranışı tasvip edecek bir ülkücü de elbette bulamayız. Böyle davranışları kesinlikle “Pire”ye benzetip “Yorgan Yakılmaz” da dememizin imkânı yoktur. Fakat netice itibariyle biz bir büyük âileyiz ve büyüklüğümüz her kurumun, partinin bile üzerindedeir. Ülkenin ve milletin Ülkücüler’e en fazla ihtiyacı olduğu bir dönemde geçmişe takılarak yeni bir yanlış yapmamız gerekmiyor. Herkes yanlış yapsa, hatta ihânet içerisinde bile olsa artık yaşını başını bulmuş bizim gibi insanların dik durması bir mecbûriyettir. Çünkü inanıyoruz ki yetmiş yaşından sonra ne zengin olunur, ne siyaset içinde siyaset başarılır, ne de bazı hataları birey olarak düzeltmemiz imkânı vardır. Bu elimizi kolumuzu bağlayarak oturmamız anlamına gelmez; şükür ki kitap okuma ve ibadet etme gibi ağabeylerimizden gelen alışkanlıklarımız ve sağlam inançlarımız vardır. Bizim dünyamızı, emellerimizi, dâvâmızı, kavgamızı, beyinlerimizi parti kalıpları içine hapsetmemiz mümkün değildir. Böyle bir kab, zâten olsa da biz bu kalıba sığmayız. Mağdur da olsak sabırlı, metin, cesur ve birleştirici görüntü sergileyip yani nesillere örnek olmaya devâm etmemiz şarttır. Yüce Tanrı alnımıza MHP’li olmayı, her şartta böyle kalmayı, yılmamayı yazmıştır. MHP bizim milliyetimiz, ırkımız, dünyamız, hayat yönümüz, servetimiz, oyuncağımız, dilimiz, dinimiz, kültürümüzdür. O o delikanlı huysuz da olsa bizim evlâdımızdır.
Kalın sağlıcakla.