Ali Bademci
Asrımız bilgi, iletişim ve milliyetçilik asrıdır. Hatta bunun da ötesinde, küresellik ve self-determinasyon adına kendini azınlık hissedenlerin ırkçılık ve şovenlik duygularının öne çıktığı bir süreçte, dünyanın daha parçalı hale getirilmesi çok büyük destek görmektedir. Bu desteklerin en belirgin sebebi dünyada azalan tabii kaynakların küçük devletçiklerin elinden kolayca alınabilmesidir. Onun için bütün batılılar kendileri için “Ulus Devlet” modelinde ısrar ederken, federatif anlayışta ABD’nin diretmelerine boyun eğilmektedir. Aynı komünizmin “böl-parçala-yut” taktiği uygulanmaktadır. Dolayısıyla küresel güç ABD ile Marksist düşüncelerin arasında zerre kadar fark yoktur.
Millî devlet anlayışının temeli, “Üniter Devlet”e dayanır. Üniter devlet, devletin bütün parçalarının tek bir merkezden idare edilmesidir ve hemen hemen ABD hâriç bütün dünya ülkelerinin sistemi budur. Anayasamızın 3.maddesinde “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” hükmü bu hususa delâlet etmektedir. Şimdi Büyükşehir Belediyeler yasası ile bu işi sulandırmak, tamamen anayasa hükmüne aykırıdır. Her ne kadar illerde vali merkezin temsilcisi ise de, buralarda özel idareler bile kaldırılarak ödeneklerin tamamı Belediyelere tahsis edilmiştir. Bu sebeple Büyükşehir Belediyeleri keyfi idarelerin eline bırakılmış ve “Yağma Hasan’ın Böreği” durumuna gelmiştir. İhale rejimi Büyükşehirlerde sökmüyor; Devlet İhale Kanunu 21/b’ye göre âciliyet beyanı ile el altında üç teklif getirene ihale peşkeş çekiliyor. Bu ihaleler, Kamu İhale Kurumu’nun bile bilgisi dışındadır. İşte üniter devleti ortadan kaldıran en önemli husus budur.
Bir milletin bünyesinde kendini dil ve kültür olarak ayrı görenlerin, genel kültür, tarih ve devlet sistemine renk kattığı görüşlerine hiç inanmayın. Bu görüşler devleti idare edenlerin kendi kendini tesellisinden başka işe yaramaz. Hele bu unsurların birçoğu kendileri arzu etmediği halde adlarının devlet adamları tarafından zikredilmesini kesinlikle anlamak mümkün değildir. Böyle bir şey bilerek ve inanılarak yapılıyorsa hangi seviyede olursa olsun “Üniter Devlet”e ve yasalara ihanetten başka anlam taşımaz. Bu bakımdan bir zamanlar ”Türkiye bir mozaiktir” diyenlerin görüşleri de hiçbir şekilde izah edilemez.
Bütün bu açıklamalardan sonra ülkücülüğü rehber edinen “MHP nasıl câzibe merkezi olur?”, sorusunu iyice açmak lâzımdır. MHP, adı üzerinde milliyetçi bir parti olarak kurulmuştur; bu sebeple her şeyden evvel “Milli-Ulus-Üniter” devlete yemin derecesinde bağlı olmalıdır. Bu hususun belirgin olarak parti programı veya söylemlerde kalın çizgilerle ifâde edilmesi şarttır. Tabii olarak “Üniter Devlet”e karşı olanların da bunu açıkça belli etmesi lâzımdır. Bugün için hiç kimsenin tarife cesaret edemediği ve tarifinde dâhi anlaşamadığı “Cumhuriyet”, üniter devlet anlayışının temel dayanağıdır. Bu sebeple “Cumhuriyet”in ısrarla savunulması ve bu hususta öne çıkarılması gereklidir. Tabii olarak Cumhuriyeti kuran irade ve önder de çok önemlidir.
Kötü niyetlilere bakınız; evvelâ üniter devlet, sonra Cumhuriyet ve en sonunda da kurucu önderAtatürk’e karşıdırlar. Bu görüşte olanların İslâmcı veya bölücü olması çok anlam ifâde etmez; bir takım insanlar söz konusu üç umdenin suyunu çıkardıktan sonra elbette ırkçılık ve şovenizm hortlayacaktır. Bugünkü silahlı terörün de anlamı ve şümulü budur. Üç umdenin üstünü çizenler yarın bir gün kapılarının önünde yere serilirse hiç şaşmamak gereklidir. Bataklık devlet düşüncesinin hırpalanması ve organların tamamen devreden çıkarılmasıdır. Gerçekten devlet organlarının 91 yıllık aradan sonra çalışmayan yönleri olabilir, bunları ıslah edeceğim diye devleti yıpratmanın ve zafiyet yaratmanın anlamı olmadığı on iki yıllık tecrübeden sonra anlaşılması gereklidir. İşte “Üniter Devlet-Cumhuriyet-Atatürk”vurgusu yapılırkeniktidarın hataları da, çorap söküğü gibi ortaya konmalıdır. Herkesin MHP’den bildiği, fakat MHP’siz bir meclis tarafından kanunlaştırılan “İkiz Yasalar”, önce ülkücülere sonra millete teşhir edilmelidir. Şu veya bu MHP’linin bilmeden, tetkik etmeden “İkiz Yasalar”a taraftar görünmesi hiç önemli değildir; önemli olan kanuna parmak kaldırmamaktır.
Maalesef, MHP’nin çekirdeğini teşkil eden Ülkücüler, bu önemli meselelerden haberdar değildir. Dâvâya bu teferruat gibi görünen ana meselelerden başlanırsa elbette MHP câzibe merkezi olur.
Sağlıcakla kalın.